Köy Enstitüleri Kaç Yaşında?

2
147

‘Köy Enstitüleri’ndeki eğitimi nasıl bilirsiniz? Soru, “nasıl bilirdiniz?”  şeklinde algılanabilir.. Cevaben “iyi bilirdik!” denilebilir.. Hatta hatırasını yaşatmak için “ruhuna Fatiha” dahi okunabilir.. Ve fakat bu yazıda ben, enstitülerin bende yaşayan hatırasını, hem “geçmiş, şimdi ve gelecek” kapsamlı içerik, hem de birleşik zamanların hikâyesi bağlamında kaleme almak istiyorum..

Her yıl bahara nişanlı, nisanlı günler yeşermeye başladığında hüzünlenir yüreğim.. Sarışın gülümser çünkü takvimlerde 17 Nisan’lı yapraklar..  Türk eğitim tarihimizin, en has en hassas yürek acısı, hicranı, sevdası, hasreti olduğu için olabilir diye düşünürüm rengi sarışın tebessümün.. Ya da o tarihin altın harflerle yazılı bir sayfası olmasındandır diye belki de..

17 Nisan’ın ‘altın rengi’ yanında ‘altın ağırlığında’ olduğunu bilmek için ne yapmalı? “Bana bir dayanak noktası gösterin dünyayı yerinden oynatayım!” diyen Arşimet’e baş vurmalı.. Köy Enstitülerinde uygulanan eğitimi saf altın olarak düşünüp taşırdığı suyun ağırlığını da kendilerinin uyguladığı eğitim modelleriyle kıyaslıyor Batılı eğitimciler.. Ve sonra Arşimet örneği “buldum, buldum” çığlıklarıyla kendi özgün eğitim modellerini oluşturuyorlar.. Buradan, Köy Enstitüsü modelini dayanak noktası yapan ülkelerin, “problem çözme” odaklı bu özgün eğitim kaldıracıyla toplumlarını ayağa kaldırdıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz diye düşünüyorum ben.. “İnsanı, insanlara, insanlarla anlatma sanatının adıdır” enstitülerdeki eğitim.. Artı, “insanı, insanlığa insanca yetiştirme sanatının tadıdır” elbette..

Eğitim, “İş içinde, iş aracılığıyla, iş için” ilkesiyle tanımlanır, bilinir ve uygulanırdı Köy Enstitülerinde.. Bilgi, amaç değil üreticilikte ve yaratıcılıkta bir araçtı bu okullarda.. İş içinde eğitim bilgileriyle donanmış, yaşamı olumlu yönde etkileyebilecek niteliktedir öğretmenleri.. İnsanı yabancılaştırmayan, yaratıcı gücünü ulusal yaşama katan bu insancı-toplumcu eğitim kurumlarında, iç içedir demokrasi ile eğitim.. Demokrasi içeren eğitimle dönüştürür yetilerini yeteneğe öğrenciler.. Yetişirler çok yönlü etkinlikler birliği içerisinde..

Soralım: Çocuklarınızın “tek yönlü mü çok yönlü mü yetişmesini” istiyorsunuz? Cevabınız, “çok yönlü” ise, bu halde siz de köy enstitülerinde uygulanan “politeknik eğitim” istiyorsunuz demektir.. Grekçe, poli (çok) ile Technicos (sanat ve beceri) anlamlarından geliyor bu kavram ve şöyle tanımlanıyor eğitim literatüründe: “Politeknik eğitim ne yalnızca meslek eğitimidir ne de salt teknik eğitimidir. Politeknik eğitim mesleğe yönlendirmede genel eğitimdir. Uygulamada, her türden meslek eğitimine genel politeknik eğitimden sonra geçilmektedir.. Böylece kişi elde ettiği politeknik bütünlüklü eğitim sayesinde başka bir meslek edinme, başka bir mesleğe geçme olanağına her zaman sahip olmaktadır.”

Artı, gerçek yaşamın çok yönlü sorunlarını çözebilecek yeterlik veya yetkinlikte insan yetiştirebilmek, tek yönlü bilgi nakliyle mümkün de değil zaten.. Bilim ve teknolojinin ulaştığı evre, (mekanizasyon, otomasyon, sibernasyon, bilgisayar vd) insan yeteneklerinin çok yönlü eğitilmesini zorunlu kıldığını biliyor cümle alem.. Biliyor politeknik eğitimbilimciler, bireylerin yeterlik düzeylerinin kafa kol ilişkisi arasında organik bütünleşmiş bir kaynaşmada açığa çıktığını..

Sanat, teknik ve beceri denilince her ne kadar zihnimizde yetilerini yeteneğe dönüştürebilecek şekilde yetiştiremediğimiz(!) dolayısıyla, “gitsin sanayiye görsün gününü” hor görüsüyle dirseklediğimiz öğrenciler resimlense de, bu görüşün bırakalım politeknik eğitimle uzaktan yakından ilgili olmasını eğitimcilikle de hiç bir ilgisi yok elbette..

Enver Gökçe, “Dost” adlı şiirine “Ben berceste mısraı buldum, / Hey ömrümce söylerim” dizeleriyle başlar.. Devamında, “Sizlere selam olsun Üniversiteler, / Öğretmeni alınmış kürsüler, Öğretmenler!” dizeleriyle selamlar öğretmenleri.. “Bana bir türkü öğretsen / Ayın aydınlığında söylesem / Gecenin karanlığında söylesem / Yağmur yağınca söylesem..” dizeleriyle başlar Arif Damar da “Yol Yorgunu” adlı şiirine.. Şair, söz konusu şiirini; “hem yürüsem hem söylesem, hem söylesem hem yürüsem” dizeleriyle bitirir..

Herkesin vardır mutlaka ömrünce söylediği bir berceste mısraı.. Ben otuz küsur yıl önce buldum berceste mısraımı.. Köy enstitüsü hasretimin yürek acısı, hicranı, sevdası, bir yol türküsüdür mesleğim.. Söyler dururum “yol yorgunu” Arif Damar örneği.. Söyler yürürüm Enver Gökçe misali “ömrümce..”

Selam ve saygılar…           ozdemirgurcan23@gmail.com

2 YORUMLAR

  1. 1453 – Fatih Sultan Mehmet, İstanbul adalarını fethetti.
    1815 – Endonezya’da Sumbawa adasında Tambora volkanik dağı püskürdü. Dağdan çıkan lavlar, küller ve duman, doğrudan etkilerinin yanı sıra açlık ve salgın yaratarak 100 bin kişinin ölümüne sebep oldu.
    1924 – İtalya’da genel seçimleri Benito Mussolini’nin faşist partisi kazandı.
    1925 – Ankara – Yahşihan demiryolu hattı işletmeye açıldı.
    1928 – Ankara Palas Oteli hizmete açıldı. Mimar Vedat Bey’in (Tek) tasarımıyla, 1926’da yapımına başlanan bina, çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle mimar Kemalettin Bey’in tasarımıyla tamamlandı.
    1940 – Köy Enstitüleri Kanunu kabul edildi.
    1946 – Suriye, Fransa’dan bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlık günü Eid-ul Jalaa (Iyd-ul Celâ) adıyla ulusal resmi tatil günü ilan edildi.
    1954 – Çanakkale Anıtı’nın temeli atıldı.
    1961 – ABD’nin desteklediği sürgündeki Kübalılar, Fidel Castro’yu devirmek üzere Küba’ya çıkarma yaptı. Domuzlar Körfezi Harekatı olarak bilinen çıkarma Fidel Castro’nun zaferiyle sonuçlandı.
    1969 – Çekoslovakya Başbakanı Aleksandr Dubçek, Sovyet askeri müdahalesinin ardından istifa etti. Yerine Gustav Husak atandı.
    1972 – ABD’de, Nixon yönetiminin 1972 seçimlerinde siyasal rakiplerini yasadışı dinleme faaliyetleri açığa çıkarıldı. Watergate adıyla anılan olaya adı karışan üç danışman ve bir savcı istifa etti.
    1982 – Kanada anayasası kabul edildi.
    1999 – Bakü – Supsa Boru Hattı’nın resmi açılışı yapıldı. Ayrıca 17 nisan köy enstitüleri günüdür -Alıntıdır.- buraya tıklayarak görebilirsiniz http://tr.wikipedia.org/wiki/17_Nisan

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here