Değerli Okurlarım, Bahar çok önemli bir mevsimdir. Tabiat Ana güzelliklere hamiledir. Dağların Morartısı geçmiş, doruk ortaya çıkmıştır. Kendine düzlükte bir yer bulmaya çalışan kar suları ve yağan rahmet toprağa bereket getirmiştir. Toprak yemyeşil, ağaçlar ise çiçek açmıştır.
Bahar, dolu-dolu bir sezondur. Kışın ilki Bahar, Yazın sonu yine Bahar. O nedenle Bahar insanlar için çok önemlidir. İnsanlar bu mevsimde aşık olurlar ve sık sık Bahardan söz ederler. Haksız da değiller hani…
Aslında, aşığa Bağdat sorulmaz, ufukları aşar gider. Bu ifadeyi beynimize kazıyanda nur içinde yatsın. Eminim o da aşıktır. Tıpkı birileri gibi…
Bazı insanlar, “Artık aşık olmak istemiyorum” derler zaman zaman. Onların aşık olacağı falan yoktur. Hiç ısmarlama, veresiye aşık olunur mu?
Sanatçıların “Aşık oldum” demeleri sizleri yanıltmasın. Onların aşkları mevsimliktir. İhtiras doludur, reklamdır, gelir ve de geçer. Onların büyük bölümü akın “A”sını bile bilmezler.
Aşk, bazılarına teğet geçer, yada biraz dokunur. Fakat onlar hala aşkı arıyorlardır. Nereden bilsinler ki, aşık olmak yürek işidir, Dünyaya, İnsanlara meydan okumaktır.
Aşk gelince; Karşı koyamazsın, direnemezsin, elin ayağın bağlanmıştır… Artık nasıl anlarsınız…
Aşkı sıradan bir beraberlik olarak kabul edenler her zaman hayal kırıklığına uğramışlardır. Aşk bir beraberlik değildir. Kutsal bir sevgidir. Beraberlikten sonra, hala onu çekici buluyor, beyninizi kemiriyorsa, size aşıksınız diyebilirim.
Aşkınızı toprağa verip ve onsuz bir gününüz yoksa; Yaşam sizin için bir formalitedir, hiçbir şey size tat vermez, hep yalnız kalmak istersiniz, muhtemelen şairde olursunuz, belki de yazar…
Ben böyle birini yakından tanıyorum ama kimselere söylemem… Bizim kuşak aşka ve aşıklara hep saygılı olmuştur. Leyla ile Mecnun, Arzu ile Kanber gerçek aşıklardan bazıları. Bunların filmleri de, Romanları da hep gündem oluşturmuştur.
Aşkta Bahar olmaz. Cehennem Ateşidir, yakıcıdır. Aşık olmak her Babayiğidin harcı değildir. Aşık olmak yürek ister, özveri ister, karşılık beklemeden oluşan bir hadisedir. Hani aşka ihanet etti deniliyor ve öyle duyumlar oluyor ya. Onlar aşık-maşık değiller. Günlerini gün etmişlerdir, hepsi o kadar.
Size önerim, aşık olmayı aklınızdan geçirmeyin, hele o yürek sizde yoksa hiç düşünmeyin bile. Aşkı uğruna can verdi, aşkı uğruna hayatı cehenneme döndü, zehir oldu deniliyor ya. Bu anlattıklarımın hepsi de aşk da mevcut.
Tekrar etmekte yarar var…
AŞKIN BAHARI OLMAZ… OLMAMIŞTIR DA…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Hem Hasret Hem de Yalnızlık
Değerli Okurlarım, Hasret ve Yalnızlık dediğimiz bu iki önemli kavramı yaşayanlar var ya, daha doğrusu bunları alabildiğine yaşayanlar, okyanusun ortasında dalgalara kapılmış gemiler gibidir.
Her an batmaya hazır, evleri yerle bir eden depremlere, bu afetlere her an göğüs geriyor demektir. Mevsimler gelir ve geçer. Ama felaketler iz bırakır, unutulmaz, ölüm gibidir ve belki de daha beteri…
Şu anda en uzun mevsim olan baharı yaşıyoruz. İnsanlar mutludur, sırtı birazcık ısınmıştır falan. Bunun sonu yaz deriz seviniriz.
Kışın soğuğunda şey gibi titrerken, bahara az kaldı deyip kendimizi avuturuz. Yarınlar çok şeylere gebedir demeyi de ihmal etmeyiz. Yarım asır önce birinin mutluluğunu tesvir etmek istiyorum…
Bir sonbahar günü, çiseleyen yağmurun altında ve aheste aheste O’nunla yürümek, ahmak ıslatan da olsa, o yağmura meydan okumak. Yağmurun rahmet olduğunu unutup, o’nun renkli gözlerine, sarı saçlarına bakmak. O kişi sonbaharı çok seviyordur eminim.
Yarım asır önce yine bir sonbaharda O’nu toprağa vermiş. Sırtında pardesü ve kaşkol varken, O’nun üstünde sadece beyaz gelinlik gibi kefen. Eminim bu mevsimin ıslaklığını ve soğuğunu teninde hissediyordur O…
Bahar ya da sonbahar güzelde, hasret ve yalnızlıktan başka bir şey vermiyor o kişiye. Yanlış yapıyor denilemez.
Bir şair konu ile ilgili şunları söylemiş…
Siz bu işin sonuna bakın,
Yağmurlu günler yakın,
Baharın şerrinden sakın
Susarım (!) aheste aheste…
Olanlar karşısında susmak zorunluluğu varsa, o cehennem ateşi gibi yakıcı acımasız duyguları yaşamamışsanız, üstelik çaresizseniz, acz içindeyseniz, derdinizi de kimselere de anlatamazsınız. Anlatmak da istemezsiniz. Bir muhteremin ruhu taciz olur diye.
Ayrıca, yukarıdaki de öyle olsun istemiş. Yazanın kalemi kırılsın diyeceğim ama günaha girmek de istemiyorum. Kader böyle imiş… Eyvallah…
Yine bir şair şöyle söylemiş…
Şu gökyüzünün keyfine bakın,
Rahmet habercisidir kışın,
Yağmura karışmışsa gözyaşın,
Çekerim, aheste-aheste…
Bu mısraların içeriğini hem yaşıyorsun ve hem de yazıyorsun. Şu insanlar çok ilginç mahluklar. Nelere katlanmıyorlar ki… En zor koşullarda bile yaşama dört elle sarılıyorlar. Hasret ve yalnızlığı unutmaya çalışıyorlar. Hayret.
Çok yaşamak avantaj olarak kabul edilebilir belki. Çok mevsimler gelip geçti üzerimden. Ama son elli yılın baharı ve yağmuru beni ne ıslatabildi, ne de soğuğu üşüttü. Uzun yol dostu dediğiniz, can dostu dediğiniz O’ndan ayrı düşmüşseniz, yüreğinizin kanı durmuyorsa, hasret ve yalnızlık dengenizi bozuyorsa sonbahar ve akşamları dayanılmaz olur, kahrı çekilmez. Bu mevsimin akşamları çok şeyleri çağrıştırıyor. Feleğin acımasızlığı, dostların vefasızlığı, dertlerin insafsızlığı, gönül dostumun yokluğu… İşte sonbahar ve akşamları bana bunları çağrıştırıyor.
Bunun çözümü yok… Ya çekeceksin… Ya da çekeceksin…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Şiiri
Rüya
Geçen gün,
Gelmiştin evimize
Konuk oldun masamıza
Gülüyordu yüzün,
Her zaman ki gibi…
Ama… gözlerinde hüzün.
Veda ettin giderken,
Sımsıcak gülümserken,
Sorduk sana sessizce…
Cehennemden ne haber?
Gülümsedin sımsıcak,
Masmavi kanatlarınla
Gökyüzüne açılan
Merdivenlere süzüldün.
“O konulara hiiiç girmedik” dedin
GÜLDÜN…
Artık rüyalarımızdasın,
Biz, seni çok özlemişiz be…
NİLGÜN!
Emel AYDINALP / Ankara 20.02.2012
AÇIK TEŞEKKÜR
Ankara Etlikten, Sanat sayfamız için şiirlerini gönderen, Ozanımız Sayın Emel Aydınlp’a Gazetemiz adına teşekkür eder, Şiirlerinin devamını dileriz.
Günün Sözü
Kendinden Uzağa Gitme, Yalnızlığın Çoğalır
Öcal’dan İnciler
Aşktan Kurtulmak Tutulmaktan Zordur!
