Zevkine Kapalı Tutulan Kapılar! 

0
34

Öncelikle, gerçekten zorunluluktan, yoğunluktan, mahremiyetten bir başka anlatımla fiziksel, psikolojik ve sosyal mahremiyetten dolayı, kapalı olan kapıları ve o da içindeki oda sahiplerini, makam sahiplerini ayrı bir kefede tutuyor ve onları tenzih ediyorum.

Benim kastım, hayatı boyunca ilgi görmemiş, egolarını tatmin etmek isteyen, aşağılık duygusu kompleksi benliklerini sarmış, zavallı ve küçük insanlarla ilgilidir. Bu tipteki insanlar, tesadüfen, zorunluluktan, siyaset dışı olmalarından ya da liyakat şartı olmadığı için kimi makamlara getirilirler. Oturdukları makam sadece belli bir kesimi ilgilendirir. Pek çok insan için bu makamların belli bir değeri, yaşantılarında bu tür mevkilerin kıymeti harbiyesi yoktur.

*Ezik ve Ezikten Daha Ezik

Belli kesim, sayıca az buz olmadığı için hemen her gün bu kapıların önünde yığılırlar. İçerdeki ezik ve ezikten daha ezik sekreteri, bilerek kapıyı kapalı tutarlar. İçerde geyik yaparlar. Arada bir bahane ile kapıyı açıp geri kapatırlar. Şayet dışarıda gerekli kalabalık ve izdiham oluşmamış ise insanlar dışarıda biraz daha bekletilir. Kapı önü ne kadar kalabalık olursa, içerdeki kişi ve yardımcısı o derece mutlu olur, tatmin olur. İçerdekiler kendilerini çok önemli birer şahsiyet ve çok önemli birer insan olarak görürler!

*Küçük Makamlara Getirilmiş Küçük İnsanlar

Bazen o odalara laklak ve geyik yapmaya gelenler olur. Onlar içerdeki eziğe coşku verirler. Küçük makamlara getirilmiş küçük insanlara, makamları çok büyükmüş, çok önemliymiş hissi verilir. İçerde boş laflar, ara gazlar havada uçarken, dışarıda yani kapıda, içerden medet uman insanlar bekler. Herkesin farklı bir beklentisi, farklı bir talebi ve ifade etmek istediği konular vardır.

Kapı önündeki kalabalık yeterli kıvama gelince içerisi lütfeder ve insanlar birer-birer içeri alınır. Masada oturan ‘dünyayı ben yarattım havalarında, o koltukta o yetkiyle sonsuza dek oturacakmış edasıyla’ insanları dinliyormuş gibi yapar.  Genelde olumsuz tavırlar sergileyip, insanları yalvar yakar pozisyona getirmenin çabasında olurlar. Onurlu, dik duruşlu, bire bir cevap veren olursa da onları bir şekilde susturmanın ve pasifize etmenin yollarını ararlar…

*Toplantı Bahanesi  

Sabah mesaisinde kapıda yeterli yığılma sağlanana kadar koltuk ya da makam sahibi ya bir başka odada ya da kendi odasında adı ‘toplantı’ olarak bilinen gerçek toplantıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir bahane ile vakit geçirir. Sabah kahveleri içilir, dedikodular yapılır, kapı önünde yeterli kalabalık oluşunca keyifler yerine gelir.

Öğlen yemek arası sonrası da durum aynıdır. Kapı önünün tenha olması, içerdeki eziği ve ondan daha ezik olan yardımcının moralini bozar. Kapı önü kalabalık olmalı, insanlar ısrarla içeriye girmenin yollarını aramalıdır. Kapıda 10 kişiden az insan varsa içerdekiler bunalıma girer! Hayatları boyunca insanlardan ilgi görmeyen bu küçük insanlarımız, bir anda ilgi odağı olunca, bir anda aranılan, sorulan ve ısrarla görüşülmek istenen insanlar haline gelince, oldukça mutlu olurlar…

*Otomobilde, Sağ Arka Koltuğa Oturma Gururu! 

Hele, kendilerine tahsis edilen otomobilleri varsa en çok da bu imkândan hoşlanırlar. Sürücünün onlara sağ arka kapıyı açmaları ve onların sağ arka koltuğa oturmaları anılan kişileri müthiş gururlandırır. Sağ arka koltuğa otururken ya da sağ arka koltuğun sürücü tarafından açılması sonrası otomobilden inerken, çaktırmadan çevrede kaç kişinin kendilerine baktığını gözlemlerler. Ne kadar çok bakan varsa o derece mutlu olurlar. Şayet kendilerine yeterli sayıda bakan kimse yoksa o an bunalım takılırlar. Kendilerini, her yerde her zaman çok önemli insanlar olarak görmek isterler…

*Gün Gelir, Yetki Biter, Sudan Çıkmış Balığa Dönerler  

Aşağılık duygusu kompleksi zor bir durumdur. Küçük insanlar bu duyguların esiridir. Mevcut komplekslerini yenemezler. Bir şekilde oturdukları koltuktan günün birinde kalkacaklarını akıllarına getirmezler. Makam ve güç sarhoşluğunun içinde olduklarını kabullenmezler. Gün gelir yetki biter, etiket kalmaz, koltuk alınır, otomobilin sağ arka koltuğuna oturmak mazide kalır. İşte o vakit bu insanlarımız sudan çıkmış balığa dönerler… 

Oysa egoya, havaya girmeye, kapıda izdiham yaratmaya gerek yok. Kendinden emin olan insan kapıya insan yığmaz. Kendinden emin olan insan kapısını açık tutar. Kişi kendini çok önemli bir insan olarak hissetmek istiyorsa kapıda ki her bir kişiye sevgi, saygı ve anlayışla yaklaşıp, öncelikle onlara önemli olduklarını fark ettirmelidirler.

*Tüm Eziklere Duyurulur… 

Kim bilir belki önümüzdeki günlerde önünde yığılma olan kapılar, objektiflerimize veya kameralarımıza takılabilirler. İlle de bizim gidip çekip yapmamıza gerek yok. Ulaşır o görüntüler bize. Belli bir süredir dikensiz gül bahçesinde görev yapanlar, zannediyorlar ki diken hiç batmayacak, eleştiri hiç olmayacak. Olur mu öyle şey? Gülü seven, dikenine katlanmak zorunda! Tüm eziklere duyurulur…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here