Yüreğe Dokunmak…

0
242

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Adaylar tanıtım turlarında hadi hayırlısı olsun. Doğrusu her birkaç yılda seçim ülkemizin kaderi oldu sanki herkes -siyasi ya da değil -işini gücünü bırakıp esnaf muhtar ev ziyaretlerine gidiyor cümbür cemaat. TV’ler de boy gösteriyor, dökülen paraların, vaatlerin haddi hesabı yok. Ramazan ayı da tam denk geldi, iftar yemekleri, muhabbetler oh ne güzel herkes memnun, herkes mutlu, sanki hiç şehit haberleri gelmiyor, pahalılık, enflasyon sihirli bir el değmiş gibi yok olmuş gitmiş, her şey günlük gülistanlıkmış gibi. Nasıl sanal bir dünyada yaşıyoruz ya!!!

Şehitlerimiz ve enflasyon canımızı bu kadar yakmasaydı, şikâyetim yok sanal bile olsa azıcık gündemden uzak kalmak iyi olabilir, derdim  ancak şehitlerimiz içimizi yakıyor, enflasyon cebimizi ve kişisel sevinçlerimizi gözyaşları ile boğuyor.

Ve araçlar, seçim otobüslerinden yayılan müzik iyi güzelde okul ve kütüphane tarafında seslerini alçaltarak geçerlerse çok iyi olur. Hava sıcak, millet oruç, çocuklar derste azıcık hassasiyet lütfen.

& & & & &

Ve yüreğine dokunmak istiyorum küçük büyük kadın erkek herkesin. Ve yüreğime dokunulsun istiyorum. Biz küçükken birbirimizi incittiğimizde bu lafı çok kullanırdık “ama sözlerin yüreğime dokundu” diyerek… Nedense incindiğimizde yüreğimize dokunuluyordu?  Sevindiğimizde ne oluyordu peki? Yalnızca seviniyorduk zahir…

Ama duygular her iki durumda da ilk beyin tarafından hissedilir ve beyinden yüreğe iner. Demek dokunulan yer aslında beyinmiş… Neyse “Zehra” yeni kitabım dün okuyucuları ile tanışmak için Ayna Kültür Sanat ve Evimiz İskenderun Süpürge Derneğinin konuğu idi.

Bugün bir sürü güzel yorum aldım. Hepsi bendenizi çok sevindirdi. Ancak bir tanesi vardı ki işte o beynimden önce direk yüreğime değdi.

Kilometrelerce uzaktan yurt dışından gelen “işte  o benim halammm” diyen mesaj. Vay be valla bu kadar etkileneceğimi sanmazdım. Çünkü yalnız bırakılmaya alışığım. Çünkü dünyanın çeşitli devletlerine dağılmış bir aileyiz. Yanımda evet kocaman bir Tümkaya sülalesi ve birçok dostum, arkadaşım var ama gerçekte aile tarafından yalnızım. Bazen bunu çok hissederim, bazen hiç derdim olmaz. Ama  şimdi  aslında  çokta derdim değil değilmiş ki, direk yüreğime dokundu bu mesaj.

Ve sevgili okuyucularım “Zehra “dilerim yüreğinize dokunmuştur küçük elleri ile.

Ve sevgili okuyucularım yazı yazmak mı resim yapmak mı derseniz? Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, resim sergilerimin sonundaki 7- 8 sergi  bir ödül- hep yalnız, hep üzgün, hep kırgın ve hüzünlü olmuşumdur. Ama kitaplarım çıktığında çok çaktırmasam da aslında  çok mutlu olmuşumdur. İlahi bir adalet mi bu? Bir mutluluk bir mutsuzluk! Valla her neyse ne şimdi resim yapma zamanı alerjiye ve mutsuzluğa inat.

Ve tanıtımda yanımda olan destek veren herkese canı yürekten teşekkür ediyorum. Ve lütfen “Zehra” ile tanışmadıysanız tanışın diyorum inanın kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Ve bir solukta okuyacaksınız. Bir solukta yazmadım ama bir solukta okunur kıldım.

Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

& & & & &

Ramazan Hikayeleri

Bizzat Şeytan Uğraşıyor

Bir Ramazan günü Abdulkadir Geylani Hazretleri dostları bir çölden geçiyorlardı. Hava oldukça sıcaktı. Tuttukları oruçtan dolayı açlık onların takatini kesmiş ve onları halsiz bırakmıştı. Buna rağmen, yollarına devam ediyorlardı. Bu sırada karşılarında bir ışık belirdi ve onlara şöyle seslendi: -Ben sizin rabbinizim Ramazan’da yemek içmek size haramdır. Ama şimdi size helal kıldım. Yiyiniz içiniz.

Bu ilginç durum karşısında heyecana kapılan bazıları, hemen su kaplarına ve yiyeceğe el attılar. Tam bu sırada Abdulkadir Geylani hazretleri dostlarını uyardı: -Sakın oruçlarınızı açmayın!

Sonra sesin geldiği tarafa dönüp: – “Euzu billahi mine’ş-şeytani’r-racim. Euzu billahimine şerri zalike” kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım.

Bu görünen şeyin zararından Allaha sığınırım, der demez nur görünen şey bir anda kapkara kesildi! Şeytan kendisini süslü göstererek onları aldatmaya yeltenmiş ama oyunu çabucak ortaya çıkmıştı.

Orucu Yaşayanlar, Salih Büte, Kayıhan Yayınları, 2007

& & & & &

Cehennem Korkusu

Haccac ve adamları Mekke ile Medine arasında yolculuk ya­parken bir suyun başında mola verdiler. Sofra kurulunca; Haccac etrafa bakın fakir birisi varsa getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler yakınlarda üzerinde bir hırka olan birini gördüler. Onu uyandırıp; Seni Haccac çağırıyor, dedi­ler ve adamı Haccac’ın yanına götürdüler.

Haccac: -Gel beraber yemek yiyelim, dedi.

Adam yemem diyerek Haccac’ın teklifini reddetti cevaba şaşıran Haccac sebebini sorunca: -Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.

-Nereye çağırdılar? Deyince adam: -Allah’ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,

Haccac böyle sıcak günde oruç mu tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi: -Evet, bu sıcak günde oruç tutuyorum ki kıyamet gününün sıcaklığından kurtulayım, dedi.

Günün Şiiri

Beyaz Bir Sayfada Sana Bakmak

Her şey yapılabilir bir beyaz
kağıtla
Uçak örneğin
Uçurtma mesela
Altına konabilir biri
ötekilerden
Kısa olduğu için sallanan bir masanın
Veya şiir
yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine

Bir beyaz
kağıda her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak
zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden
Bir gülden, bir ilk, bir
sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir güle bu kadar
benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım
bitkiden filan
Ama anlayamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok
benzeyen bir çiçek yoluyla

 

Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz
çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden ,açan solan, bere budak
yok
Bir şiir
istersin
İçinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana
benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok

Uzun bir yoldan
geldim
Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan
geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan,
acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola
sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Sever adım
gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine

Sana bakmak, suya bakmaktır

Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar
tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam
olmuyor;çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek
satanlar,
Bahçıvanlar değil,tüccarlardır.
Sen öyle göz,sen öyle toprak ve
güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak
ahmaklıktır.

Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm
derim ,gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın
isterim
Ben sana gülüm derim ,gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım
bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak,bir beyaz
kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak,suya
bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,bütün rastlantıları
reddedip bir mucizeyi
Anlatmaktır
Sana bakmak,Allah’a inanmaktır.
Yılmaz Erdoğan

Günün Fıkrası

George W. Bush şoförüyle bir kır gezisine çıkar. Arabayla giderken bir tavuğu ezerler. Meseleyi tavuğun sahibi olan çiftçiye kim anlatacak diye düşünürken Bush âlicenap bir tavırla şoförüne şöyle der: “Bana bırak. Ben Dünya’nın en güçlü adamıyım. Çiftçi bana muhakkak anlayış gösterecektir.” Bush çiftçinin evine girer ve bir dakika sonra da nefes nefese koşarak geri döner. Göz morarmış, surat dağılmış haldedir. Şoförüne “Çabuk toz olalım buradan!” der. Aksilik bu ya, arabayla daha 20 metre gitmeden bu defa da orada gezen bir domuzu ezerler. Bush korkulu gözlerle şoförüne bakar ve “Şimdi adama gidip söyleme sırası sende!” der. Şoför çiftliğe gider. Bush da arabada bekler. 10 dakika, 20 dakika 30 dakika derken….Şoför bir saat sonra şarkı söyleyerek, gülerek, cepleri para dolu ve kolunda irice bir meyve sepeti ile geri gelir. Bush şaşkın bir halde sorar: “Çiftçiye ne dedin ki bu kadar ikrama boğdu seni?” “Valla ben de anlamadım” der Şoför. “Ben ona sadece şöyle dedim: İyi günler. Ben George Bush’un şoförüyüm. Domuz öldü!”

Günün Sözü

Kalp ve dilimin idaresini bilirim, yaşadığım zamanı geçmişle ölçerim.

Hz. Ali

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here