Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel; “Yarattıkları Karanlıkta Yok Olup Gidecekler!”
Cumhuriyet Halk Partisi Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel, 2020 yılının son günlerinde yaptığı basın açıklamasında genel bir değerlendirmede bulundu.
Açıklamasında ilk olarak pandemi sürecinde yaşananlara değinen Yüksel, mevcut iktidarın pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da sınıfta kaldığını iddia ederek; “Bütün ülkeler aşılamaya başladı. Bu işin olmazsa olmazı, tek çaresi aşı… Maalesef ülkemiz bu konuda da geç kaldı, bir bakıma sınıfta kaldı. Yine bir çıkmazın içine ülkemiz maalesef girdi. Bunlar niye başımıza geliyor çünkü yönetilemiyoruz. ‘Tek Adam’ rejimi var, aymazlık var, liyakatsizlik var, ana sebep bu! İkinci sebep ise maalesef kasayı tamtakır ettiler. Damat Maliye Bakanı olduğundan bu yana 130 milyar dolar buharlaştı, akıbeti belli değil, kasa tamtakır. Parayı veremediği için oturup sözleşme imzalayamıyor, herkese yetecek kadar aşı alamıyor. Bunun hesabı er-geç sorulacak. Hatay’daki manzarada içler acısı… Kasım ayında 400’den fazla insanımızı kaybettik. Aralık ayının ilk 20 gününde binden fazla canımızı, hemşerimiz de toprağa verdik. Yüreklerimiz kan ağlıyor.
Tüm bilim insanları bağırdı, grip aşısını getirin bir an önce… Virüsle ikisinin bir araya geldiği zaman vücutta büyük tahribat yaptığını bas bas bağırdılar ama bir kulaktan girdi diğer kulaktan çıktı. Çünkü kafa başka şeylere çalışıyor, para başka yerlere gidiyor, bütün sebebi bu.
Hatay’a ambulans geldi 30 adet sanırım. Fakat insanımızın canını alan bu virüs ambulansla çözülmez, çare ambulans değil. Hatay halkı bir karantina istiyor, en az 14 gün! Canlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz. Hatay halkı grip aşısı bekliyor, zatürree aşısı bekliyor, Hatay halkı virüs aşısı bekliyor. Ambulans kurtarmayacak… Teşekkür ediyoruz sağlık sektörüne kazandırıldığı için ama Hatay halkı bunları bekliyor” şeklinde konuştu.
Bütçe ve ülke ekonomisi hakkında da açıklamalarda eleştirilerde bulunan Yüksel; “Bu kimin bütçesi? Bu, vatandaşımızın, Türkiye’nin iliğini sömürülenlerin, yiyip yiyip doymayanların bütçesi! Kendilerine ballı börek, ejder meyveli kokteyller, şarkılı türkülü eğlenceler, vatandaşa gelince ‘kuru ekmek yiyorsan karnın toktur’ diyor. Sarayın bütçesi 4 milyar 39 milyon TL. Bir dakikalık gideri 770 TL, 4 dakikalık gideri bir asgari ücretlinin maaşı. İşte manzara bu… Ülkeyi yönetenler halkın yediğini yemedikçe, giydiğini giymedikçe o ülkede adalet, eşitlik olmaz, o ülkede sorunlar çözülmez.
Gelelim ekmeğe… Bunlar halkın ekmeğine göz koyanlar. 18 yılda una yüzde 597 zam geldi, ekmeğe de yüzde 387 zam geldi. 50 kiloluk bir unun çuvalı 23 TL idi şu an 113 TL. Bir ülkenin toprağı ekilmiyorsa, çiftçi yokluğa mahkum edilmişse, çiftçi toprağına, tarlasına küsmüşse işte bu ‘Beka’ sorunu. Buğdayda, arpada, mısırda gümrük vergisini sıfırladılar, bu yabancı çiftçiyi desteklemektir. Türkiye’deki çiftçiye, ‘öl, geber, bir şey ekme’ demektir. İşte ihanet budur! Kendi toprağını ekmiyorsun yurtdışından toprak kiralıyorsun. Sudan’dan, Somali’den, Nijerya’dan toprak kiraladılar. Sizin yatacak yeriniz yok!” diye konuştu.
Yoksulluğun gün geçtikçe arttığını ancak ülkeyi yönetenlerin halkla dalga geçercesine ‘yoksulluğun sorun olmaktan çıktığı’ yönünde açıklamalar yaptığını söyleyen Yüksel; “‘Yoksulluk sorun olmaktan çıktı, çok yüksek gelişme seviyesindeyiz’ diyorlar. Halkın gözünün içine baka baka bunu söyleyebiliyorlar. 2000 yılında asgari ücretli bir maaşıyla 13 gram altın alıyordu, 2010’da 10 gram alabiliyordu, bugün 5 gram alabiliyor. Ülkedeki vurgun, soygun dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Bir devlet, ülkeyi yönetenler kendi vatandaşını soyar mı? 100 TL’lik bir elektrik faturasına 7 çeşit vergi uyguluyorlar 220 TL oluyor. Bu nasıl bir adalet? Ülke o kadar bir açmazın içerisinde ki pandemi döneminde pozitif hastaya bakacak refakatçi borsası oluştu. 24 saat bakım için istenen ücret 400 ila 800 TL arası değişiyor. Virüslü hastaya bile bakarım diyor vatandaş, parası yok çünkü” dedi.
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin açıkladıkları asgari ücret fiyatları ve uyguladıkları politikalarla adeta tarih yazdıklarını vurgulayan Yüksel; “CHP’li belediyeleri kutluyorum. Asgari ücret komisyonu 4. defa toplandı. Halktan bir haber meşhur komisyon lütfetti asgari ücreti açıkladı rakam 2.825 TL. Yazıktır, günahtır. Bu maaşı alın da siz geçinin bakayım bir ay boyunca… Yandaş müteahhide para var, alın teri, emeği ile çalışan insanlara gelince para yok. Sizde Allah korkusu yok, vicdan yok! Yeni yıla giriyoruz. 2020’yi bitiriyoruz, bu acı yılı canlarımızı kaybettiğimiz, birbirimizden uzak kaldığımız, acı çektiğimiz bir yılı geride bırakıyoruz, yeni yıla yeni bir sayfa açıyoruz. Çare nedir, yeni yıla girerken temennim inşallah aşılar bir an önce gelir, bu kış biraz zor geçecek ama ben inanıyorum ki baharla birlikte yeni bir sayfa açılacak. İlk önce sağlığımıza dikkat edeceğiz. Sağlıklı kalmak için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğiz.
İnancımızı, heyecanımızı yitirmeyeceğiz. Türkiye bir an önce baharla birlikte 2021 yılında erken seçime gitmek zorundadır, gitmelidir. Bu ülke, ülkeyi yönetemeyenlerden, halkı, Hakkı, adaleti düşünmeyenlerden kurtulmak zorundadır. O sandık gelmelidir, geldiğinde de bu halk, bu asgari ücretli, bu emekli, EYT’ye takılanlar gereken dersi vermelidir ve verecektir. Ülkemiz bir an önce tek adam rejiminden kurtulmalıdır. Bu sistem duvara toslamıştır, bu sistem başlamadan bitmiştir, tükenmiştir” şeklinde konuştu.
Son olarak 2020 yılı hakkında genel bir değerlendirmede bulunan Yüksel; “2020 Kasım sonu itibariyle 440,9 milyar dolarla dünyada dış borcu en yüksek olan 6. ülkeyiz, yani doğmamış bebeğin bile borcu var. 2020 karnesine bir bakalım; insan hakları ve demokratik özgürlükler bakımından… Özgür olmayan ülkeler listesine düştük… Enflasyon ve işsizliğe göre hesaplanan ‘Dünya Sefalet Listesi’nde, ilk 5 içerisindeyiz. Dünya ‘Adalet’ endeksinde 129 ülke arasında 123.yüz… Gerçek bunlar… Vatandaşların yüzde yetmişi adalete güvenmiyor. Çıkarılan aflara rağmen cezaevleri dolu… Fabrika açmıyoruz, tarlamız, toprağımız boş, üretim yok, cezaevi inşaatları hızla devam ediyor. Yeni 141 tane yaptık, 2021 yılında da 39 tane yapılacak.
Öte yandan özellikle muhalif kesimlere, muhalif medyaya baskı ve zulüm devam ediyor, yazarlar hapse atılıyor, yayınlara ağır ekonomik yaptırımlar uygulanıyor. 50’li, 60’lı yıllarda doğanlar faşizmi çok iyi bilir. Faşizm budur! Fakat umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Yarattıkları karanlıkta yok olup gidecekler! Bizlerde o karanlığı aydınlatacağız” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)