Değerli okurlarım, Amanos Dağlarına sırtını dayanış ve Akdeniz’in ılık sularına ayaklarını uzatmış, 90 kilometrelik bir kıyı şeridine sahip İskenderun’a, gazeteci-yazar olarak yirmi yıldan beri hizmet vermekteyim. Son 10 yılım da, yerel basının en saygın yayın organlarından İskenderun Gazetesinde geçti ve de devam ediyorum. Elim kalem tutmaz hale gelinceye kadar ya da bana emrihak vasıl oluncaya değin gazetemizde yazmayı düşünüyorum.
Bu uzun zaman içinde yayınlanan spor makalelerimin büyük bölümü yerel sporumuzla ilgili oldu. Başarıyı yakalamak için neler yapılması gerektiğini ve yarım asırlık birikimi onlara usanmadan bıkmadan sunduk. Özellikle, altyapı ve sponsorluktan söz ettim altını kazıyarak. Yitirilen puanlardaki yanlışları dostça onlara anlatmaya çalıştım. Bazılarımızın parası çoktu, kiminin de sözü. Söz dinletemedim!
Asgari müşterek de anlaşmadık. Hal böyle olunca da; duygularımı biraz dinlendirme yolunu seçtim. Bu dinlenme biraz uzun sürdü ve bu süreç içinde fazla yakınlaşmam olmadı ama bir yerel televizyonda yaptığım programlarda yine onlara önerilerim, uyarılarım oldu. Sözlerime tanık olarak, Sn. Cengiz Horozoğlu (eski mülki amir) Sn. Cengiz Gül (İDÇspor Başkanı) ve Sn. Müfit Tennioğlu’nu gösterebilirim.
Bildiğiniz gibi, 5 Temmuz stadının arka tarafında bir tarla vardı ve orada amatör takımlarımız maçlarını oynuyorlardı. Yazın zımpara gibi, kışın ise köstebek yuvasına benzemiyordu. İşte böyle bir zeminin onarılması ve çimlendirilmesi için yıllarca yazdım. Hem de boyutlarımı aşarak.
Gazetemizin kuruluş yıldönümünde verdiğimiz partide o zaman Kaymakamımız olan Sayın Cengiz Horozoğlu ile karşılıklı oturuyorduk. Bana aynen şunları söyledi; “Öcal Bey, dış saha hakkında yazmana gerek kalmadı, ödeneği geldi…” Bu mesleğin raconunda doğrulara parmak basmak ve ülkeye faydalı olmak vardır. Bizde elimizin geldiği kadarıyla şehrimize yararlı olduğumuzu düşünüyorum.
Televizyondaki canlı programlarda altyapının yanı sıra sponsorluğun öneminden de altını çizerek söylemiş ve elimdeki verilere dayanarak belli bir oranda vergi muafiyeti olacağını da belirtmiştim. Şimdi mangalda kül bırakmayanlar o zamanlar sponsorluğun muhtemelen ne olduğunu da bilmiyorlardı. Önerilerimiz ve uyarılarımız havada kaldı.
Bunları neden yazdığıma gelince: Kesinlikle kendimi savunmuyorum, vefasızlığım hiç yoktur. Fakat fazla tevazu yapamaya da hiç gerek yok. Bunu bana bazı okurlarım da söylemişlerdi. “Hocam bu kadar tevazu yanlış anlaşılabilir” demişlerdi. Onlara teşekkür ediyorum. Yarında, altyapı ve sponsorluk ve vergi muafiyeti konularına ayrıntılı gireceğim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA