Yerel Sporumuz ve Sorunları (4)

0
46

Değerli Okurlarım, yerel sporumuza kimse bir şey demiyor, olduğu yerde duruyor. Sorun; onun eksikliklerini gördüğü halde kılını kıpırdatmayan, yapması gerekenleri yapmayan, görmezden gelen, neme lazımcılar da! Yani sorun bizleriz, sorun konu ile ilgili basın mensuplarında! İsim vererek konuya girsem, birçokları ateşe basmış gibi ‘Aman Allah!’ diyecekler. Fevkalade hallerde isim vermek prensiplerimizin dışında, onu da belirtmiş olalım.

Evet, isim vermeden yolumuza devam etsek, herkes topu birbirine atacak ve göreve kimse sahiplenmeyecek. Mesaj bize değil diyecekler. Açıkça şunları demeye çalışıyorum: ‘Sorunlar nelerdir, hangi sorunlar?’ diye serzenişte bulunan meslektaşlarım olacaktır mutlaka…

O kadar sorun var ki çözüm bekleyen, neresinden tutarsan elinde kalıyor. El atılmazsa, çözüm aranmazsa, sorunlar olduğu yerde katmerleşiyor ve de kalıcı oluyor. Kapalı Spor Salonu yapımı ile amatörlerin futbol oynadığı dış sahanın çimlenmesi konularında İskenderun Gazetesi yıllarca yazılar yazdı haberler yaptı. İsteyen Kaymakamlık arşivinden çıkarabilir.

Gazetemizin bir sene-i devriyesinde verilen partide, kulakları çınlasın zamanın Kaymakamı Cengiz Horozoğlu ile masada karşı karşıya oturmuştuk. Sözü dolaştırmadan kapalı spor salonu ve dış sahanın çimlenmesine getirmiştim ve demiştim ki…

“-Sayın Kaymakam, spor tesisleri ile çalışmalar hangi aşamada?”

“-Öcal Bey, artık hiçbir şey yazmayın!”

“-Neden?”

“-Çünkü ödeneği geldi, hemen inşaat başlayacak.”

İskenderun Gazetesi ile birlikte birkaç arkadaşımızın da yardım ve çabaları sonunda isteğimize ulaşmıştık. Ancak, yerel basınınızın tüm birimleri aynı anda hareket etse, sorunlar yıllarca sürer miydi? Yoksa birkaç ay içinde mi hal olurdu? Efendim ‘Birlikten kuvvet doğar’ diye boşuna dememişler ya da ‘Bir elin nesi var iki elin sesi’ falan…

Tarihten önemli bir örnek daha vermek istiyorum… Topkapı 12 yılda yapılmış, Ayasofya 5 yılda hizmete sunulmuş, Süleymaniye 7 yılda bitmiş, Dolmabahçe Sarayı 12 yılda! Şu anda bile hizmet veren bu eserlerin büyük bölümü, 1300’lü yılların imkânlarıyla yapılmış ve hizmete girmiş, bunları çoğaltmakta mümkün.

Osmanlı Devleti fakir değildi ama hazine zayıflamasın diye Padişahın da rızasıyla, o zamanın zenginleri büyük bağışta bulunmuşlar. Eserleri yapanların, bağışta bulunanların mekânı cennet olsun! Bizimde zenginlerimiz var. Onlara da yarın geleceğim.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here