Yazmanın Raconunda Ne Var?

0
54

Sanat Yazısı

Değerli okurlarım, yazmak, çok önemli, heyecan verici, düşünceleri geliştiren, yenileyici bir uğraştır. Çevrendekiler dedikodu yaparken, sen yazma gereği duyarsın.

Peteklerin dolduysa, sağılmak istersin. Balın acıdır ya da tatlı. Önemli hangi çiçekten polen topladığın değil, yazdığının zehir mi yoksa bal mı olduğudur… Çünkü ortaya koyduğun seni gösterir, zararlı mısın yoksa faydalı mı? Zehrini akıtan bunca ziyankârın arasında bal mı sağılırsın, baldıran mı satarsın?

Pek çok insan içindeki ince hisleri açığa vurabilmek için yazar. Yine pek çoğu kendini sadece kalemle ifade edebildiği için bu yolu dener. Ve pek çoğu yazmaktan başka yolu olmadığını bilir…

Hisleriyle, fikirleriyle yazar, kendini ve dünyayı da yazarak kurtaracağı kanaatine varmıştır. Bildiğiniz yazmak, sadece gönlü hoş eden, duyguları açığa vuran bir eğlence değil, aynı zamanda insana bahşedilmiş bir hediyedir.

Örneğin, şiir yazılır ve biter. Fakat yazıldıktan sonra şaire ait değildir. Bazı şiirler yazılana kadar da şairin iflahını söker. Yazıldıktan sonra da toprağa düşmüş bir tohum gibidir. Artık ağaca ait değildir, toprağındır.

Küçücük bir tohum tanesinin içinde koskoca bir çınarın ilmi saklıysa, iki satırlık bir cümlede de yazarın ilmi saklıdır. Yazmak ama neden diyenler…

Toprağı Gülşen eyleyen cins dallardan düşen cins tohumlardır… Toprak, daima tohum bekler, yazmak işte bundandır… Yazdığınca ölçülür biçilir, yaşamak ince yola manalar kattığınca değerlendirilir, eleştirilsin. Bazı eleştiriler yol gösterici olduğundan faydalıdır.

Yazmak arzusunda olan gençlere acizane tavsiyelerim olacaktır. Elinize kalemi aldığınızda ya da kağıdı daktiloya taktığınızda içinizde gümbürdeme oluyorsa, kan trafiği yoğunlaştıysa sakın bırakmayın bu işi, ısrarla aynı güzergahta yürüyün.

Şiir yazarken de aynı duyguları taşıyacaksınız, başka türlü olmaz. Şairlerin çoğu aşıktır, bunu bilmemizde yarar var. Hangi konuda yazarsanız yazın. Öncelikle başlık belirlenmiş olacak. Muhtemelen size yol gösterecektir.

Diğer taraftan, yazmak istediğiniz her neyse, konuya yürekten inanacaksınız. Bu size önemli ölçüde prestij kazandıracaktır. Yaşanmış ya da mazide yaşadığınız bir olayı yazıyorsanız, bundan duyacağınız mutluluğu şu anda anlatabilmem mümkün değil.

Bunca yıldır yazıyorum ama kendime ne yazar, ne de şairim dedim. Gıyabımda duyduğumda hoşuma gidiyor, mutlu oluyorum…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Ben Böyle Yazarım…

Değerli Okurlarım, her yazarın kendine has bir üslubu ve kelime haznesi vardır ve okurları nezdinde bu şekilde temayüz eder. Böyle bir makalemin daha öncede yayınlandığını düşünüyorum ama arşivimde bulamadım. Okurlarım sağ olsun…

Bildiğiniz gibi, “Fİ” çok eski ve belli olmayan zamanlar için kullanılır ve ben de bundan kendime bir pay çıkarıyorum. Küçüklüğümden beri okumayla, yazmayla iyi ilişkiler içinde oldum. Alt yapım iyidir ve üstüne koyarak bugünlere geldim hamdolsun. Kendime şairim demiyorum ama uzun yıllar önceki şiirlerimi okuduğumda gözlerim yaşarır. Biraz duygusalımdır. Yanımda birisi üzgün olsun, “Öcal Hocam, çok duygusalsınız, eminim burcunuz balıktır…” Tamamen doğru. Duygusallığa söyleyecek sözüm yok ama keşke burcum Aslan olsaydı.

Yıllar önce bir dostumla bir yerde kahve içiyorduk ve bana aynen şunları söyledi; “Öcal Bey, bu kadar mütevazı, bu kadar nazik olmak zorunda değilsiniz. Bütün yorumlarınız, bütün makaleleriniz iktibas ediliyor…”

Buna üzüldüğümü söyleyemem, konunun üstünde durmadım bile. İktibas edildiğine göre belli bir nedeni vardır. Okurla en iyi yargıçtır ve haklının hakkını verirler.

Bir yazar olarak bazı isteklerim olacaktır doğal olarak. Öncelikle yazdıklarımın herkes tarafından okunmasını yürekten istiyorum. Makalelerimi, şiirlerimi okurken kendilerinden bir parça bulabilmelerini, yüreğine seslenen bir şeyler yakalayabilmelerini istiyorum.

Benim için önemli olan, okurun yazarla bir bağ kurabilmesidir. Bu nedenle olabildiğince duru bir dil, yalın bir anlatım yeğliyorum. Bazen kısa cümlelerim yadırganmış olabilir. Ama ben bunu bilinçli olarak yapıyorum. Yarım sayfa süren tümceler kurmayı, süslü ve ağdalı bir dil kullanmayı.

Ancak, benim seçimim yalınlıktan yana. Bu sadelik içinde okurlarımın yüreğine, beynine ulaşabiliyorsam ne mutlu bana. Onlar için varım ve onlardan, önerilerinden ilham aldığımı gocunmadan söyleyebilirim. Yazarken, tek lüksüm sessizlik. Müzik eşliğinde spor yapabiliyorum ama müzikle yazmaya kendimi alıştıramadım bir türlü. Dinlenirken müzik dinlemeyi yeğliyorum.

Yarım asrı epeyce geçtik ama hala yazıyorum. Spor makalelerimde ya da sanat yazılarımda sık sık 60’lı yıllardan söz ediyorum. Demek ki dikkat çekememişim.

Sadece, eski Belediye Başkanımız Sayın Seyfi Dingil’in bir toplumda iltifatlarına mazhar olmuştum. Başka dostlarımdan da böyle bir yaklaşım bekliyordum. Bu da fazla ciddiye alınmadığımı gösteriyor. Dostlarım sağ olsun.

Tasvir-i Efkar’da (yine 60’lı yıllar diyeceğim) İlk spor makalem, ilk sanat ve kültür sayfam yayınlandığında beni ilk kutlayan patronum Gazanfer Kunt Ağabey, Ustam Fikret Otyam Ağabey, bizden Cumhuriyet Gazetesine transfer olan Oktay Kurtböke Ağabey beni içtenlikle kutlamışlardı ve hala o kutlamaların üzerindeyim. Bunlara Öcal Uluç da dahil. Sadece o hayatta, diğerleri rahmetli oldu. Rahmetle anıyorum.

Burada da bir amacım var. Gazetemizin 100. kuruluş yıldönümünde hayatta olabilmek ve herkesi samimi olarak kutlamak. Samimiyim ve de ümit ediyorum. Öyle olur inşallah…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Sıcaklar Sinir Bozabilir

Mevsim itibariyle sıcak havalar insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yapar. Nemin fazla olduğu bölgelerde insanların bu etkileşimi daha fazla hissettiğini söylemeliyiz. Sıcak havalarda insanlar rahatsız oluyor demiştim ya… Şu şekilde kendini gösterir…

Öfke, karamsarlık, bıkkınlık, isteksizlik, yorgunluk ve refleks zayıflığına neden olduğu gibi, sıcaklarını hormonal dengeyi, davranışı etkilediğini ve algı bozukluklarına neden olabileceğini ve bizim bilmediğimiz daha bir çok rahatsızlıklara neden olabileceği bilinen bir gerçek.

Sıcaklardan çok etkilendiğimiz saatlerde ani tepkilerden kaçınmalıyız. Tepki verecek bile olsak, bunu insani ölçüler içinde yapmalıyız. Bunun için de, nefes egzersizi yapmayı, kendimize dinlenme zamanı ayırmayı ve bol sıvı tüketmeyi samimi olarak önerebilirim.

Yaşam koşullarından birisi ve en önemlisi sakin olmak, duruşumuzu bozmamaktır. Bunları beceremiyorsak, tatile gitmezsiniz, olur biter.

Günün Sözü

Bilgi ve Kültür Kadını Güzelleştirir…

Öcal’dan İnciler
Mutlu Eden Kadın Daima Güzeldir…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here