Günaydın sevgili okuyucularım nasılısınız bu sabah? Yazıp silme sabahı bu sabah, nasıl oluyorsa? Bazen yazarız akıp gider yazdığımız, bazen de yazdığımızı defalarca sileriz, bazen de içimizden geldiği gibi yazmak isteriz düşündüğümüzü, tavrımızı falan. Ancak kendimizi tutarız. Kendini tutmak çok güzel bir şeydir bence, kendini tutmak kendine sahip olmakla birdir. “Eline, diline, beline, sahip ol” türünden. Eğer bunu becerebilsek ağzımızdan çıkanları da denetleyebiliriz, yazmak istediklerimizi de. Bazen yapmak istediklerimizi de. Düşüncelerimiz, söylemek istediklerimizi de ancak bunlar hem bize hem çevremize zarar verecekse onlardan vazgeçmeyi bilmeliyiz; en azından denetleyebilmeliyiz.
& & & & &
Ve yazdıklarımı silmeye gelince nedenler aynı. Sürekli önce üslup diye dolaşmama rağmen yazımın üslubu kendime bile çok sert geldi. Ancak bu sertlik içimde son zamanlarda birbiri üzerine yığılarak sert duvarlar oluşturan olaylardan kaynaklanıyordu. Olayların sertliği üslubuma yansıyınca onu yumuşatmak ya da eksiltmek elimden gelmedi bu yüzden silmek en doğrusu gibi göründü gözüme. Yazmak çoğu zaman içimizdeki bazı huzursuz kabarıklıktan kurtulmanın yolu olabiliyor. Kendimizi olduğumuz, düşündüğümüz gibi yazarız ama kendimiz için yazarız, içimizdeki sert duvarların kırılması ve içimizin temizlenmesi için. Çok kızınca duvara vurmak, bağırmak gibi, üzülünce ağlamak, korkunca çığlık atmak gibi yazarız. Ve yazının sonunda rahatlamış oluruz. Ancak o yazıyı paylaşmamız gerekmez tabi ki.
& & & & &
Biz garip insanlarız gerçekten. Zamana göre değişiriz. “Öyle bir geçer zamanki” dizisi gibi. O zamanlar Osman yaşındaydık ve zaman bize dokunmadan geçti diyemeyeceğimiz bir zamandı, karabasan gibi yaşanan. Biz sokakta olmadık o zamanda, hiçbir zaman da. Taş atmadık, silah tutmadı elimiz ama düşüncelerimiz vardı.
Ve kitaplarımız ve biz onlarla geldik bu yaşa temelde değişmeden. Ancak çok arkadaşımız, sevdiğimiz, bizden çok uzaklara düştü. Şimdi tanımıyorlar bizi. Zamanın insanları oldular. Ama biz yinede onları unutmadık, değişen şeyler, bazen insanları da değiştirir gerçeğinin var olduğunu onlar öğretti bize. Ve insan karakterinin değişken yapısına yaşayarak şahit olmayı ve ünlü düşünür Senec’ın dediği gibi sevip de kaybetmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir diye düşünmeyi.
Ve sevgili okuyucularım yaz-sil’le zamanımın çoğunu yedim. Tabi o zamanda enerjimi. Bu yüzden yazıma burada son vermek istiyorum. Sağlık, sevgi ve hep birlikte her zaman diyerek hoşça kalalım… Bazen yazılarımı silerim. Sakin bir akarsu gibi görünen gönlümden… Yase
Günün Şiiri
Akşam Musikisi
Kandilli’ de eski bahçelerde,
Akşam kapanınca perde, perde,
Bir hatıra zevki var kederde.
Artık ne gelen, ne beklenen var;
Tenha yolun ortasında rüzgar
Teşrin yapraklarıyla oyna.
Gittikçe derinleşir saatler,
Rikkatle, yavaş yavaş ve yer yer
Sessizlik daima ilerler.
Ürperme verir hayale sık sık,
Her bir kapıdan giren karanlık,
Çok belli ayak sesinden artık.
Gözlerden uzaklaşınca dünya
Bin bir geceden birinde guya
Başlar rü’ya içinde rü’ya.
Yahya Kemal Beyatlı
Günün Sözü
Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunurlar. Övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunur.
Mevlana