Yazının Üstündeki Su!

1
581

“Rüya gibi her hatıra, her yaşantı bana, Ne bulduysa kaybetti, gönül aşktan yana”  diye başlar taş plak hüznüyle geçen yıllardan bir şarkı ve gözlerimizi ıslatarak devam eder: “Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa, Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına…”

Nasıl değmez? Bir gözyaşı kadar değeri yoksa hayatımızın, ne kıymeti olabilir ki uzun veya kısa ömrümüzün?

Aşk, yenilir, yutulur bir lokma mı? “Ne bulduysa kaybetti gönül aşktan yana” dizesinin muhatabı, aşkı nefhasal bir nefes değil de, nefsi bir lokma olarak görenler için olabilir..

Nefhasal ışığa mı aşk, nefsi gölgelere mi? Gölgelereyse eğer, bir zaman için uzasa da, sonrasında kısalıp karanlığa karışarak kaybolduğu gibi kaybolmaz mı aşk sevdası da.. Zifiri bir karanlık var diyebiliriz bu bağlamda ışığı unutup gölgelere aşık olmaların sonunda..

Aşkı, nefsi bir lokma gibi yutmak isteyenler de ağlar timsah gözyaşlarıyla.. Bu türden ağlayan bir gözün arka planında “insani duyarsızlığın” kara bulutlarını sezdiğimizi betimler zaten “timsah gözyaşları” deyimi de..

İnsani duyarlığımızın sözsüz iletişim kelimeleridir gözyaşlarımız.. Beden balçığımızın kuruyup heykele dönüşmesini önler gözlerimizden süzülen rahmet.. Her ağlayışta yeni bir yol keşfeder gönül haritamızda aşk nehrimiz..

Gönlü aşkla dolu rüya gibi bir hayat.. Aşkın oluş, çıkış, akış kaynağıdır gönül.. Gönlümüzdeki aşk nehrimizin pınarlarıdır gözyaşlarımız.. Aşk nehrinin gönül kaynağında devamlı akışını seyredenler kimlerdir? Leyla’dan Mecnun’a, Mecnun’dan Leyla’ya gözyaşı dökenlerdir elbette.. “Kerpiç, kerpiç üstüne kurdum binayı, Binayı kurar iken gördüm Leyla’yı, Leyla başıma açtı türlü belayı” diyor bir halk türkümüzde bir Hak aşığımız..

Kerpiç kerpiç üstüne kurulan binanın adı? Ömür.. Ya kerpiç? Bu dilden anlatımla, taşkın bir sel suyu gibi akıp giden hayat nehrinde, denizlerden okyanuslara çamuru çözülerek süzülen çer çöp olabilir..

Kerpiçlerle ömrün sarayını inşa ederken Leyla’yı gören Mecnun, niçin çöllere düşüyor? Kerpiçleri kurutmak için mi, yoksa un ufak ederek kumlara karıştırmak için mi? Ah, ömrü Leyla okyanusunda dalgalanırken çölde sanıyoruz Mecnunları..

Ömür denilen şey, aşklı hatıralarımızın rüyalar akışı mı yoksa? Yoksa aşkın hatırına akıtılan gözyaşlarındaki rüyalar nakşı mı? Madde nefsini, mana nefhası üzerinden kaldıran, rüyalar akışını nakşeden canlardır zaten aşkın cananını bulanlar.. Ne diyor, gözyaşlarını gönül kaynaklı aşk nehrinin akışına pınar örneği döken Hak aşığı Halk ozanımız? “Gönül dağı yağmur, boran olunca, Akar can özümden sel gizli gizli, Bir tenhada can cananı bulunca, Sinemi yaralar dil gizli gizli..”

“Yağ hay mübarek, şarıl şarıl” dizeleriyle başlar Cahit Külebi, “Yağmur” adlı şiirine.. “Yıka taşları toprakları, Tarlalar yeşerinceye dek” dizeleriyle devam eder.. “Tarlalar buğday bekler senden, çocuklar ekmek. Dünya’nın da yüzü yıkanmak gerek, Yağ hay mübarek” dizeleriyle bitirir..

Beden konağımızdaki kuraklığımızı fark ediş anından itibaren yağmurlu sağanaklara tutulmuyor mu gözlerimiz? Gönlümüzdeki sevgi çiçekleri kuruyunca mı düşüyor yoksa yağmurun tufana koşan damlaları?  Yoksa acaba Dünya’nın yüzünün yıkanması gerektiği zamanlarda mı kopuyor tufan?

Tufana koşan damlalarda gizli rahmetin merhametiyle çağırıyor insanlarıNuh.. Peki, “ümit gemisinden” kuşku duyanlar yok mu? Olmaz olur mu? Kimler? Örneğin, “yüzmede usta” olduğunu zanneden, ışığa değil gölgelere aşık olanlar.. Fakat ne diyor C. Rumi? “Nuh’un gemisindeysen yüzgeçlik bahsini bırak!” Ya değilsen? Değilsen, boğulmuşsun demektir zaten..

“Zamanı meçhul saatler gözlerimde uyur  / Uyanır şarkılarım düşlerin şafağında” dizeleriyle başlar Münir Rahim de, kendi tufanını öykülediği“Yağmura Çağrı” adlı şiirine, (G. Özdemir, Gizli Defter, s.36, Gece Y.) ve devam eder.. “Boşluğu çığlıklar suskunluğun gölgesi / Dudaklarımda kireçli yangınlar susar // Soluğumda yoğunlaşır umarlı buğu / Serinlik bekleyen sıcaklığım soğur / Derinliği kucaklarken tuzlu sabahlar / Islanır ışıltısı avuçlarımda yosun.”

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

1 YORUM

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here