Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Havalar bizde hala yazdan kalma. Ama dünyanın öbür ucunda kıyametler koparıyor. Geçen hafta Filipinlerde meydana gelen hajiyan tayfunu Filipinleri yerle bir etti nerdeyse. Kurtarma çalışmaları hala sürüyor.
14 yıl önce bugün Düzce’yi vuran depremde aynı etkiyi yapmıştı. 897 vatandaşımız yaşamını kaybetmişti onları rahmete anıyoruz. Her ne kadar yazdan kalma geçiyorsa da dünya da bu mevsim yinede felaketlere gebe kalıyor. Ve grip bronşit gibi hastalıklar hep bu günlerde çıkıyor ortaya bu yüzden aldanmamak gerekiyor yalancı yaza. Ve havalar hasta etmekle, mutlu etmek arasında gidip gelirken, siyasilerin havası da esiyor her taraftan, maşallah dillerinden dökülen inciler tamda boyuna tespih olacak cinsinden.
Aday adaylarında da başka bir telaş, bir koşturma aday olmak için bin bir kulis valla bu kadar neden yoruluyor, bunca masrafa neden giriyor bu insan diye düşünmeden yapamıyorum. Ve çok fesadım ne yapalım, vatandaşın hayrı için koşturduklarına da çok inanmıyorum. Ama yinede hepsine başarılar diliyorum. Ve adaylar yavaş yavaş açıklanıyor. Tabi birileri mutlu olacak birileri değil birçokları mutsuz olacak. Yüzlerce aday adayından sadece bir tane aday çıkıyor çünkü ne yazık ki.
Ve sevgili okuyucularım bazı insanların umarsızlığı, bencilliği ve merkez benciliği yaralıyor ister istemez hepimizi. “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmayacaksın.” Bu cümleyi en azından bir kez kullanmayan var mı aramızda. Üstelik şikâyet babında… Bendenizin etrafında bu cümleyi bol, bol kullanıp saniyesinde unutanlar var.
Ve benmerkezciler… Her toplulukta her ortamda merkez olmak isterler, herkes onları dinlesin herkes onları sevsin isterler. Aksi olursa surat yaparlar. Ve surat yapanlar aslında kendilerine surat yaparlar keşke bilseler bunu. Cezayı karşıya kestiklerini düşünürken aslında kendilerini cezalandırırlar. Günlerce suratsız dolaşarak günlerini ve dolayısı ile hayatlarını kendi, kendilerine zehir ederler. Bu tür insanların patolojik olduklarını düşünüyorum.
Ve bence patolojik vakalar dünyada tonla. Bakar mısınız Kuzey Kore’de, Güney Kore televizyon programını seyretmekle suçlanan son bir hafta içinde 80 kişi idam edilmiş. Güney Kore Gazetesi Jungank llbo’nun haberine göre ve infazı 10 bin kişi izlemiş. Aman Allah’ım dedirtiyor bu vahşet. Ve patolojik durum vahşetle birleşiyor ki böylelerinden Allah korusun.
Ve sevgili okuyucularım tüylerim diken diken oluyor böyle haberleri okuyucunca… Sanki dünya güzellik ve sevgi üzerine kurulmamışta vahşet ve barbarlık üzerine kurulmuş gibi. Ve biz yine her zaman ki gibi sevgi ve saygıyla kalalım hep birlikte el ele bütün vahşetlere ayrı gayrlılıklara inat diyerek yazımı noktalıyorum yarın yeniden buluşmak umudu ile. Yase
& & & & &
Ve Aziz Nesin. Yaşasaydı 96 yaşında olacaktı. Ancak o hiç ölmedi ki. Şiirleri ile okundukça yaşayacaktır.
Son İstek
Bitki olacaksam
Çayır çimen olayım
Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam
Gelin arabaları geçsin üstümden
Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun
Ne kaçan ne kovalayan
Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni
Okullarda kullanın
Cezaevlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa
Islık öttürsünler
Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem
Şiirler yazan sevi üstüne
Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
Sakın ola ki
Silahlarla değil
Aziz NESİN
Sen Söylemeden De Biliyorum
Seziyorum ki kaçacaksın…
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama isini bırak bende
Ayrımsı yorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende
A ölümün
Aziz NESİN
Günün Şiiri
Keder Sana Yakışmıyor
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli
Böyle mahsun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahsun kederli değildin eskiden
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karadı gözlerin
Bir zamanlar göz yaşını sevmezdin
Şimdi neden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.
Viktor HUGO
Viktor Hugo’nun Sözleri
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende, güzel bir ruh
kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak kalmak mıdır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal çalmak mıdır?
Saadet çalmak, müthiş hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalındanmı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançermi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah,
gülüş, kurşun olamaz mı?
Günün Sözleri
Deniz ne kadar dalgalı olsa sonunda durulur.
GOETHE
Büyük ihtiraslar büyük ruhlar içindir.
Oscar WILDE
İnsan, insanın kurdudur.
PLAUTUS
Birçok insanın korkak olmaya cesareti yoktur.
Bernard SHAW
Yazı ile insan daya iyi yalan söyleyebilir.
Bernard SHAW