Bayramda bir sohbet ortamında, eğitimdeki sorunları “sosyal medya” üzerinden yorumu paketlenmiş “İstanbul Erkek Lisesi” türü haberlerle takip eden bir arkadaşın, “çağdaş, modern” lise konulu “lümpen” söylevini; “TEOG sınav sonuçları raporundan söz eden haberden haberin var mı?” sorusuyla kestim.. Haberi yokmuş.. Olabilir..
Ortamdaki bir arkadaş; “Ne yazıyormuş raporda?” diye sorunca, gazeteyi çıkartıp sehpaya koydum.. Bir arkadaş aldı ve sesli okudu.. Söz konusu haber şöyleydi:
“Milli Eğitim Bakanlığının 2014-2015 TEOG sınav sonuçlarına ilişkin 11 değişkenli araştırma raporu, eğitimdeki eşitsizliklerin giderek derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Düşük gelire sahip ailelerin çocukları, orta ve yüksek gelire sahip ailelerin çocuklarına göre daha az puan ortalamasına ulaşırken, az çocuklu ailelerde çocukların puan ortalaması daha yüksek. Ortak sınav puan ortalamalarında ön lisans ve lisansüstü eğitim almış anne babaların çocukları daha yüksek puan ortalamasına sahipler. Çok çocuklu aile çocukları, ikili eğitim yapan okullarda okuyan çocuklar ile çok devamsızlık yapan çocukların diğerlerine göre daha düşük puan ortalaması bulunuyor. Cinsiyet dağılımına göre bütün derslerde kız öğrenciler erkek öğrencilerden daha önde görünüyor.
Eğitimci Alaattin Dinçer, araştırma sonuçlarını şöyle yorumladı: *Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin yüzde52,6’sı normal, yüzde 46,7’si ikili eğitim yapan okullarda okuyor. 511.556 öğrenci ikili eğitimde. *Araştırmaya dahil edilen sayının içinde 276.258 öğrenci mutlak yoksulluk sınırında yaşıyor. 270.556 öğrencinin ekonomik gelir düzeyi iyi ve çok iyi durumda. Derslere göre alınan puanlar arasındaki fark 20-30 puan aralığında. *Araştırmaya alınan öğrencilerin yüzde 4,5’i 30 gün üzerinde, yüzde 8,5’i 20-30 gün devamsızlığa sahip. *Tek çocuk ve bir kardeşi olan çocuklar, 3 ve üzerinde kardeşi olan çocuklara göre daha yüksek puan ortalamasına ulaşıyor. Aralarındaki anlamlı puan farkı 15-20 puan aralığında. *Sınıf mevcutları 1-20 aralığında olanlarla, 30 ve üzerinde olanlar arasındaki puan farkı 13-16. *Eğitimli anne baba ile eğitimsiz olanların çocukları arasındaki puan farkı 25-42 aralığında. *Çalışan ve yüksek gelirli işi olan anne babaların çocukları, anne babası çalışmayan çocuklara göre daha yüksek puan ortalamasına sahip.” (Cumhuriyet, 2 Temmuz 2016)
Haberi sesli okuyan arkadaş, “Bu tür haberleri her gazetede göremiyoruz ne yazık ki” dedi.. Bir başka arkadaş “sorun gazetecilik anlayışında galiba” dedi ve ekledi: “Hani Selda’nın ‘yaz gazeteci yaz’ diye bir şarkısı vardı ya bir zamanlar; ‘Şehirde ojeli parmakları yazma, bir de bizim köyde nasırlaşmış elleri de yaz’ diye başlayan..” Devamında, şarkının sözlerini, cep telefonuyla bağlandığı internet üzerinden okudu: “Bankada parası olan kulları yazma, Şehirden asfalt geçen yolları yazma, Şöhretten bunalmış dilleri yazma, Kendi bahçendeki gülleri yazma..”
“Şöhretten bunalmış dilleri, kendi bahçesindeki gülleri” yazanlar, acaba yorumu paketlenmiş “İstanbul Erkek Lisesi” türü haberlerle “eşitsizlikleri” görmezden gelerek eğitimdeki sorunları “sosyal medya” üzerinden dile getirdiklerini zanneden lümpenler olabilir mi? Şayet bu doğruysa bunun nedeni de, “modern zamanlarda” eğitimin, “yarışmak serbest” marifetiyle piyasaya sürülen bir tüketim nesnesine dönüşmesinin; “ahlaki, kültürel ve bilimsel faaliyetlerin toplamı” olması gereken eğitimin, sınav kazanma üzerinden ‘bırakınız yarışsınlar’ piyasasında ticarileşmesinin gözlerden kaçırılmak istenmesi olabilir.. Olabilirliği şu: Eğitimde bilgi, beceri, yetenek ve yeterlik kazanma ve geliştirmenin temelinde sosyoekonomik koşullar yer aldığı bilinmekte.. Eğitime erişimde imkanda olmasa da fırsatta bir eşitlik yakalayan alt toplumsal kesimdeki birkaç birey, ailelerinden daha yüksek toplumsal konumlara gelebilme olanağı bulmakta.. Ve fakat görece üst konuma yükselen birkaç bireyden birkaçı ‘yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmiyor’ atasözünün literatürdeki adı ‘lümpen’ yapılarının da etkisiyle, “çağdaşlık, modernlik” adına eğitimdeki sorunları yorumu paketlenmiş “İstanbul Erkek Lisesi” türü haberlerle “sosyal medya” üzerinden yorumlamakta..
Son tahlilde ben, eşitsizliği görmezden gelerek yapılan eğitimin sorunları konulu yorumları “ahkam kesme” olarak yorumluyorum.. Çözümü ise, toplumcu eşitlikçi bilgenin; “yorumlamak yetmez, sorun onu değiştirmektir” hükmünde görüyorum.
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com