Yaşamla İlgili Bir Öykü Okuyalım

0
146

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Bu sabah bir hikâye var dağarcığımızda… Hep birlikte okuyalım. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım… Yase

YAŞAM NEDİR?

Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte, yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden… Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan, karanlıklarda yıldızlarla konuşan… Mutluydum rüzgarla birlikte maviliğe savrulurken, mutluydum kuşlarla kanat çırparken, mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken…

Takılmışken bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları yeryüzünde… Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerin peşinde… Bazen bir kuşun kanadına karışır, uçardım onunla, rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte.

Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye? Özgürlük derlerdi bana… Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra baş kaldırmak. Ama yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan kanatları daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında… Sığınırken bir kaya kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura, sessizce…

Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için… Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim, azgın bir nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim, yaşam olmak istedim… Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden… Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken daha da büyüdüm, çoğaldım. Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için. Yaşamı hissedebilmek için… Yaşam olabilmek için…

Toprağa ilk dokunuş, ilk sarılış… Sıcaktı toprak, gökyüzünün olamadığı kadar… Beni sarmaladı şefkatle, beni içine aldı sevgiyle… Sevdim onu… Seviyorum dedim yaşamayı seninle birlikte… Toprağın derinliklerinde, karanlık sıcaklıklarda güveni hissettim… Zaman geçtikçe büyüdüm, çoğaldım… Yerimde duramaz hale geldim…

Güneşi özledim… Yıldızlara merhaba demek istedim… Terk ettim toprağı. Sıcaklığını, şefkatini. Bir sabah çiçekler açarken gökyüzünü gördüm yeniden… Öylesine mavi, öylesine sınırsız, öylesine özgür…

Aktım, gittikçe büyüyerek… Beni sarmalayan toprağa dokunarak aktım… Nereye gittiğimi bilemeden… Sadece yaşamı öğrenebilmek için aktım… Benimle çiçekler açtı ağaçlarda, topraktan otlar fışkırdı delicesine… Ben onlara yaşamı sunarken, cevap veremediler bana yaşam nedir diye sorduğumda… Büyümek istedim… Daha hızlı  akmak, denize kavuşmak istedim… Aktım gökyüzünün görünmediği ıssız ormanların arasından, yıllardır kımıldamaktan korkan taşları peşimde sürükleyerek, başkaldırırcasına… Başakların rüzgârla dans ettiği ovalara geldiğimde duruldum… Onları seyredebilmek için yavaşladım… Sordum uçuşan kelebeklere yaşamı… Rüzgarla dans mı diye?.. Cevap vermediler bana… Denizi aradım uzaklarda, görebilmek için köpürdüm, taştım ona bir önce dokunabilmek için.

Sonra bir sabah, daha güneş ışıklarını serpmeye başlamamışken dünyaya, uzaklarda maviliği gördüm… Gördüm orada canlılığı, başkaldırmışlığı, hasreti… Kavuşmak istedim bir an önce, sarılmak istedim… Koynuna girmek istedim bir sevgili gibi… Sevişmek istedim onunla… Yaşamı istedim ondan… Dokunduğumda denize, balıklar kaçtı benden, suyum karıştı denize… Bir oldum onunla…

Ufacık bir damlaydım, bulut oldum, toprak oldum, deniz oldum, okyanus oldum. Kapladım dünyayı canlılığımla. Dalgalarla oynarken derinliklere karıştım… Derinliğin sessizliğinde güzellikleri buldum… Yaşam gizlenmiş güzellikler midir diye sordum denize? Cevap alamadım… İnsan olmak istedim… Yaşamın ne olduğunu öğrenirim diye… Döl oldum genç bir erkeğin ateşli vücudunda… Yıldızlı bir gecede can oldum bir dişiyle… Büyümeye başladım içinde olduğum insana fark ettirmeden… Büyüdüm, büyüdüm…

Aynı toprak gibi sıcak ve karanlık bu yer bana güven verdi, huzur verdi… Zaman geçtikçe, yerime sığamaz hale geldim… Güneşe sarılmak istedim… Yıldızları görmek, denizle konuşmak istedim… Yaşamı insanlara sormak istedim… Işıkla tekrar kavuştuğumda özgürlüğümü hissettim yeniden… Küçük bir su damlasıyken gezdiğim gökyüzünü yeniden görebilmek mutluluk verdi…

Büyüdüm zamanla… Diğer insanlarla birlikte, zamanla birlikte… Sordum insanlara yaşam nedir diye?.. Cevap veremediler… Bir gün aşık oldum birisine, neden diye sormadan kendime… Bir kuş gibi özgürce, bir nehir gibi delicesine akarak, bir deniz gibi sınırsızca sevdim birisini…

O zaman anladım ki; YAŞAM SEVGİDİR… SADECE SEVGİ.

Şubat Güneşi

Arkadaşları ile evin önünde  evcilik  oynuyorlardı. Her şey çok güzeldi. Ama küçük  Zeynep’in kulakları hep tetikteydi. En ufak bir sese bile dikkat kesiliyordu kaç günden beri. Ve aniden o sesi duyunca çılgın gibi her şeyi ortada bırakıp sığınacağı en yakın yere bir kapı aralığına sığınıyor kapıya adeta yapışarak gözleri sımsıkı kapalı!! Terden sırılsıklam  motor homurtuların geçmesini bekliyor. Kimsenin onu görmediğini sanıyordu. Aniden motor gürültüsü yanına kadar geliyor ve güçlü kollar onu yakaladığı gibi havaya kaldırıyor! Deli gibi bağırıyor sesi boğazını yırtıyor adeta. Onu havaya kaldırıp bağrına basan abisi, “korkma meleğim  güvendesin artık” diyerek onu sakinleştirmeye çalışırken o bağırmaya devam ediyordu. Neden sonra abisinin kollarında olduğunun ayrımına varıyor ve yavaşça sakinleşiyor. Boynuna sarılıyor sımsıkı, üstü başı yağmurda kalmış gibi  sırılsıklam! Arkası Yarın

Günün Şiiri

RÜSTEMO

Modan yaylasına eşkin almadan

Maktela üzerinde sağımız

Karbeyaz Çermik Dağları

Solumuz kan kırmızısı Fırat’tır

Dört mevsim yeşildir orman

Ve toprak çetin

Baharları aşiretler iner Dersim üstünden

Sürü otlatır.

Odunda

Kömürde

Pamukta

Gönlü bir akarsu gibi alıp götüren

Irzdan ve ekmekten yana

Bir kara sevdadır

Yeşil murattır

Ve bundan ötürü tutmuş dağları

Ve almış yürümüş sulardan öte

Kıl çadırlarda maceramız

Yasak bundan böyle zulüm;

Ve öşür

Ve haraç

Ve angarya

Ve katil

Ve şirkat

Ve talan

Ve küfür kıza kısrağa

Yasaktır, emreder Dağlar Paşası

Elinde, affetmez Fransız üçlüsü…

Gayrı malumunuz olsun halım

Hayrola encam

Malum ola

Ayan beyan

Dosta ve düşmana serencam

Önce şeyhulislam fetva buyurur

Katlim dört mezhepte vacip görülür

Sonra saray ferman eyler

Ve kaltak vurulur ordugahlarda

Dar vakit yetiştin tatar ağası

Bir elimde kana batmış hamaylim

Bir elim derman eyler

Dostooo

Buncasına kavga demezem

Kızanlar idman eyler

Hele sarılmasın dört bir yanımız

Tamam cümle dağlar mevzi almıştır

Ve yatmış pusuya patikalar

Salavat getirir dağ dağ taburlar

Narlı bahçe üzre kanlı bir akşam

Gelen elçi değil

Azrail olsun

Anam avradım olsun kaçarsam.

Ahmed ARİF

Günün Sözü

Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değilsiniz demektir.

Earle Wilson

Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir ilerleyemediğiniz taktirde gerilersiniz.

Çin Sözü

Mutluluk, gençlikte beklenmedik şeylerde, yaşlılıkta ise alışkanlıklarda aranır.

P.Courty

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here