10 Kasım 1938, saat 09.05, 75 yıl önce bugün rahmete kavuştu. Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, İsmet İnönü, Enver Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Celal Bayar ve adını saymakla bitiremeyeceğimiz kahramanların ‘Silah Arkadaşı!’ Trablus, Şam, Bingazi, Trakya ve Anadolu’nun her yerinde, düşmanla göğüs göğse vuruşmuş, sayılamayacak kadar, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi ile Kurtuluş yıllarında yaptığı hiçbir savaşı kaybetmemiştir.
O bir Asker, O bir siyasetçi, O bir ekonomist, O bir yazar, O bir mütefekkir. Geçmişini inkâr etmeyen, geleceğe ümitle bakan bir dehadır. Savaşırken kazanacağından emin olan, savaş sonrası ülke ekonomisini ve kurulacak fabrikaları savaşırken düşünen, inançlı, kararlı ve şerefli. Akif’in belirttiği, “Bedrin Arslanları” kadar şanlı, Peygamberin övdüğü ocağın askeri ve Başkomutanıdır. O nedenle ki bugün onun makamı paylaşmada yarışa girilmektedir. Ne yazık ki, o makam paylaşılamadığı gibi, maalesef kendini bilmez hain düşüncelere de hedef olabilmektedir. Geçmişte, yaşadığı dönem ve sonrasında olduğu gibi bugün de isyan ve terör hareketleri, şahsına, Cumhuriyete, son kale Türk Devletine ve Necip Türk Milletine karşı vahşi batı ve işbirlikçileri hainler tarafından sürdürülmektedir.
Onun deha olduğunu tüm dünya söylemekte, bizdeki kendini bilmezler ise hakarete varan imalı sözlerle açık olmasa da, devamlı saldırmaktadırlar. Onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasi sistemi onlara bu imkânları verdi. O, Cumhuriyet sonrası ilk yaptığı önemli işlerin başında, bağımsız ve özerk iki kuruluşa önem vererek Başkanlık vermiştir.
Dış ve iç düşmanlara karşı Ülkemizi ve Cumhuriyeti koruyacak olan, Genel Kurmay Başkanlığı ile cehalet, hurafe ve ehliyetsiz kişilerden alarak, yüce dinimizin bilenler tarafından anlatılması ve milletimizin irşadı için Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Onun kurduğu başkanlığın mensuplarının kazandıkları zaferle, bugün Misak-ı Milli sınırlarımızı bize hediye etmiştir. O yaşadığı Cumhuriyet döneminde en fazla Camiyi, Devlet bütçesinden, o yoksulluk şartlarında inşa ettirmiş ve çok sayıda Camiyi de, tamir ettirmiştir.
O, Cumhuriyet’in kuruluşundan hemen sonra Japon İmparatoruna, orada yaşayan Türklerin olduğunu, ibadet için camiye ihtiyacı olduğunu belirtmesi ile birlikte, hemen kendi şahsi parası ile Cami inşaatını başlatarak bitirtmiş, bugün orada Ezan-ı Muhammed’i okunmaktadır.
O şahsi mal edinmemiş, mevcut olanı da devlete bırakmış, ömrünün l5 yılı hariç tamamı ülke için savaşmakla geçmiştir. Onun mirasçısı bıraktıkları ile yüce Türk milletidir. Ona sahip çıkmak, rahmetle anmak, bir borç ve görevdir. Gönül İsterdi ki kurmuş olduğu Genel Kurmay ve Diyanet İşleri Başkanlığınca, kurduğu Cumhuriyet’in devlet nişanından silueti çıkarılmasın, makamından, yurt dışında ihanetle ölenlere ödül verilmesin.
Tüm yurtta, camilerimizde adına ve silah arkadaşları için Mevlid-i Şerif ve Kur’an okunarak rahmetle anılsın ve yâd edilsin diyerek, hoşça kalın Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com