Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bugün? Yarın 9 Eylül, pek çok önemli tarihi olayın yaşandığı özel bir tarih… İzmir’in kurtuluş gününden, CHP’nin kuruluş gününe, Lefkoşa’nın Türkler tarafından fethedilmesinden, dünyaca ünlü Rus yazar Tolstoy’un doğum gününe kadar pek çok önemli olayın yaşandığı bir tarih 9 Eylül. Gelin sizlerle birlikte 9 Eylül’de yaşanan olaylara kısaca bir bakalım…
İzmir’in Kurtuluşu
9 Eylül 1922’de, Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin kazanılmasının ardından Yunan Ordusu’nu önüne katan Türk Ordusu işgal altında bulunan İzmir’e girdi. Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı’nın son evresi 26 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar–Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922’de Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesiyle sonuçlanmıştır. Sonradan 9 Eylül günü, ‘İzmir’in Kurtuluş Bayramı’ ilan edildi.
CHP’nin Kuruluşu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan ve Atatürkçü, sosyal liberal ve sosyal demokrat siyasi görüşünü benimsemiş olan Türk siyasî partidir. Çok partili düzene geçiş sürecinde tek parti iktidarını sürdürmüş ve Türkiye’de en uzun süre iktidarda bulunmuş parti olan Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak da anılır.
‘Halk Fırkası’ adıyla kurulan partinin adının başına 1924’te ‘Cumhuriyet’ sözcüğü eklenmiş, daha sonra 1935’teki 4. Kurultay’da bugünkü ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ adı benimsenmiştir.
12 Eylül Darbesi’nin ardından, o dönem Bülent Ecevit’in genel başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış; daha sonra 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıldönümü olan 9 Eylül 1992 günü tekrar açılmıştır.
CHP, kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk’ün vasiyeti ile tasarruf haklarını CHP’ye terk ettiği Türkiye İş Bankası’nın bir bölüm hissesinin de sahibidir. CHP’nin tasarruf hakkına sahip olduğu %28,1’lik orandaki bu banka hisselerinin kazancı, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na aktarılmaktadır. Günümüzdeki genel başkanlığını Kemal Kılıçdaroğlu yapmaktadır.
& & & & &
En büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini alan Lev Tolstoy, 9 Eylül 1828 tarihinde doğdu.
Roma İmparatoru Florianus, Norveç Kralı I. Olaf, İngiltere kralı I. William, Çin İmparatoru Çengua, İskoç kralı IV. James de 9 Eylül’de ölenler arasında…
Kısa Kısa…
9 Eylül 1570’de Lefkoşa Türkler tarafından fethedildi. 1892’de Jüpiter’in beşinci uydusu olan Amalthea (uydu) bulundu. 1933’de İzmir Enternasyonal Fuarı’nın çekirdeğini oluşturan “9 Eylül Panayırı” ilk defa, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından açıldı. 1945’de Çin-Japon Savaşı (1937-1945) sona erdi. 1955’te Türk Hükümeti, 6-7 Eylül olaylarında zarar gören kişi ve kuruluşlara yardım kararı aldı. 1971’de Boğaziçi Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin kanun kabul edildi. 1974’de Keban Barajı ve Hidroelektrik Santralı açıldı. 1991’de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu yeniden faaliyete geçti. 1992’de İspanya, Katalonya bölgesinin özerkliğini tanıdı. 1993’de İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) birbirlerini tanımayı kabul etti. 1993’de Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) kuruldu. Aynı gün, ATV Yayına başladı. 1995’de Türkiye Güzeli Yeşim Palandüz Dünya Güzeli seçildi. 2009’da İstanbul’da son 80 yılın en yüksek yağışı yaşandı. Su taşkınları nedeniyle çok sayıda insan yaşamını yitirdi, büyük çapta maddi hasar oluştu.
& & & & &
Çok bilmişliğin gensel bir tarafı var mı acaba diye düşünüyorum bu günlerde. Bazı insanlar çok şey biliyorlar. Her konuda bir fikirleri var. Ancak ne yazık ki fikirleri kadar zikirleri yok. Bir dakika diyorum yalnızca bir dakika ya da bir lahza durup düşünseler eminim bu kadar fikirleri olmazdı olur olmaz her konuda. Yine bir lahza düşünseler bazıları belki dünya değişirdi anında diyorum… Ve kendime “Düşünme zamanı” diyorum bazı saatler için. Çok bilmiş olmamak için. Ön yargılı ve hain olmamak için. Ve bağdaş kurup oturarak düşünmeye başlıyorum.
Bu vaziyette, bin bir şey düşünüyorum birbirine dolaştırmadan… Ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Her gün en azından yarım saat öylece yalnızca düşünmek için oturmak bir ayrıcalık diye düşünüyorum. Bir lüks. Ama bunu hak ediyorum ve kendime borcum var bu kadarı diyorum ve sizinde herkesinde buna hakkı var unutmayın. Neler mi düşünüyorum, bilmediğim şeyleri, kafama takılan şeyleri, okuduğumda ya da duyduğumda. Onları nasıl öğrenebileceğimi ve kendimi nasıl temizleyebileceğimi düşünürüm. Bilgisayarımızın süpürgesi var bilirsiniz işe yaramaz her şeyi siler süpürür, bilgisayarımız azıcık rahatlar nefes alır o zaman işte bende böyle yapıyorum, düşüncelerimle neyi silmem gerekiyor ne için özür dilemem gerekiyor ve ne için dua etmem lazım onları düşünüyorum ve güzellikleri düşünüyorum uçsuz bucaksız güzellikleri.
Bazen geçmiş düşüyor düşüncelerimin kucağına. Ve anlıyorum ki bu günlerde aşırı hassas ve nahifmiş duygularım, hemen yaşlar doluyor gözlerime ve sıcak, sıcak iniyor boynumdan göğsüme.
Ve sevgili okuyucularım yine havalar neden bunlara… Şimdilik sağlık ve sevgiyle kalın ve kendinizi güçlendirin bu havalara karşı. Unutmayın… Yase
Günün Şiiri
Zindanı Taştan Oyarlar
Bursa’nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silâha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Ne bir haram yedin ne cana kıydın
Ekmek gibi temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Döşek diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melul mahzun, yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor.
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Demirden pencere taştan sedirler
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman burda yatıyor
Mezar arasında harman olur mu?
On üç yıl hapiste derman kalır mı?
Azrail aç susuz canın alır mı?
Döşek melul mahzun yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman yerde yatıyor…
Dilinde dilimi bulduğum
Gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan hey Aslan Ustam
A benim
Yiğidim dayan.
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkârlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler.
Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin.
Sen Kızılırmak kadar bizimsin
En büyük ustası dilimizin
Canımız ciğerimizsin.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin’dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi
Yüreğimiz içindedir.
Bugün burdaysa şiirin, yarın Çin’dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz.
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir.
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
Günün Fıkrası
Adamın birisinin arabasının lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam arabanın lastiğini söker. Ama lastikten söktüğü 4 bijon yuvarlanıp yağmur mazgalının içerisine düşer. Adam bakar mazgaldaki bijonlar görünmüyor bile, çaresiz oturup düşünmeye başlar. Olayı başından beri gören bir deli parmaklıkların arkasından adama der ki: “Arkadaşım sen ne yapıyorsun orada öyle?”
“Sorma birader, lastik patladı. Tam değiştirecektim bijonlar mazgala düştü.”
“Düşündüğün şeye bak. Ondan kolay ne var. Bütün lastiklerden birer bijon çıkar. Lastiğe tak. Hepsinde 3 bijon olur. Seni lastikçiye kadar idare eder.”
Adama çok mantıklı gelir, hemen delinin dediğini yapar. Giderken de deliye der ki: “Senin ne işin var bu akıl hastanesinde.”
Deli cevap verir: “Biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil”
Günün Sözü
İyi, basit; kötü ise çok yönlüdür.
ARISTOTELES
Sevmek, bir başkasının hayatını yaşamaktır.
Honore de BALZAC