Yarım Asır Önceki Anılarım (2)

0
52

Değerli okurlarım, gerçek dünyaya göç edenlerin ilki Özdemir Kalpakçıoğlu ağabeyimizdir. İyi bir Gazeteci-Yazar olmakla beraber terbiyeli, nazik bir kişiliğe sahipti. Coşkulu bir Galatasaraylı olduğunu da söylemeliyim. Merhumun oğlu Sinan Kalpakçıoğlu’da bir zamanlar Galatasaray’da genel sekreterlik yapmıştı. Hakk’a yürüyen Özdemir Kalpakçıoğlu Ağabeyimizi rahmetle anıyorum.

Ancak, aynı günlerde vefat eden Gazanfer Kurt ağabeyimin bana verdikleri o kadar fazla ki, bir paragrafla geçiştirmem mümkün değil. Rahmetli benim patronumdu. Çok iyi bir gazeteci olmakla beraber, güzel giyinen bir beyefendiydi. Yöneticiliği üst düzeydeydi. En büyük macerası Öncü Gazetesi oldu.

Ankara’da Alpaslan Türkeş ve arkadaşlarının 27 Mayıs ihtilalinden sonra, perde arkasında kalarak çıkardıkları Öncü Gazetesi inanın dillere destandı. Bakınız, Öncü Gazetesi’nde kimler vardı… Genel Yayın Müdürü Altan Öymen Ağabey, Haber Müdürü Oktay Ekşi Ağabey. Sanat sayfası ve spor işleriyle ben ilgileniyordum ama o ustaların yanında kendi adımı yazmaktan hayâ ediyorum.

Önemli isimler vardı. Oktay Kurböke (genç yaşta vefat etti, Tasvir’de beraber çalışmıştık. Bizden sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne transfer oldu ya, genç yaşta gitti…) Mehmet Arif, Mustafa Ekmekçi, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Orsan Öymen, Mete Akyol, Nilüfer Yalçın, Cüneyt Koryürek, Sermet Çağan, Kurthan Fişek gibi ünlü gazeteciler vardı. Onlar günün müthiş gazetecileriydi.

Bu mutluluk fazla sürmedi… Anlatacağım!

13 Kasım Olayı; Yani, Alpaslan Türkeş ve 13 arkadaşının Milli Birlik Komitesi’nden çıkarılarak sürgüne gönderildiği güne kadar bu güzel çalışmalarımız devam etti. Burada samimi olarak söylemem gerekirse, merhum Türkeş’in düşünceleri ve ideolojisi fazla itibar görmüyordu. Kimisi sessiz kalıyordu.

Daha sonra ne oldu? Öncü Gazetesi’ne el koyan ve başlarında rahmetli Prof. Dr. Aydın Yalçın’ın bulunduğu siyasi ekip tarafından yukarıda saydığım kadronun büyük bölümü kapı önüne konuldu. Sanat ve spor sayfalarına baktığım için zararsız görülmüş olmalıyım ki, direkten döndüm ve kadrodan çıkarılmadım. Fakat içimde bir korku vardı, huzursuz çalışıyordum.

Huzursuzluk iç iyi değil. Çalışıyorsun ama üretken olamıyorsun. Sadece sayfaların tiril-tiril hepsi o. Bir süre sonra Tasvir-i Efkâr Gazetesi’ne geçtim. Orada Öcal Uluç’la çalıştım. Oktay Kurböke ağabeyle orada tanıştım. Cumhuriyet Gazetesi’ne transfer oldu ve kısa bir süre da acı haberini aldık. Rahmetle anıyorum.

Tasvir Gazetesi büyük aşama yaptı. Onlarca kamyon ülke geneline gazete taşırdı. Bunlar önemli değildi artık. Tasvir Gazetesi’nde Gazanfer Ağabeyle çok iyi dost olduk, hatta baba oğul gibi. Merhum bana sırlarını vermekten çekinmezdi. Her şeye rağmen bir defa bile ona saygısızlık ettiğimi hatırlamıyorum. Yarınki sayımızda merhum patronum, ağabeyim Gazanfer Kunt’la olan anılarımı anlatacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here