Halen, ‘acaba başarır mıyız? Yok, bunlar ne yapar eder gitmez ve iktidarı bırakmaz. Seçimi kazanır mıyız acaba? Açık ara kazanacak oy oranımız var mı?’ gibi seçim zaferine azınlıkta olsa inanmayanlarımız var.
*Hoca Köye Geliyor
Öyleyse bu ‘acaba’cılara biraz öz güven takviyesi yollayalım.
Köyün birinde sürekli kuraklık yaşanıyormuş. Köy halkı çiftçilikle geçiniyor. Yağmur yağmaz ise halleri harap. Köy sakinleri ve muhtar, köy odasında toplanıyorlar. Komşu köyden duası makbul bir hocayı yağmur duasına davet ediyorlar. Hoca, kararlaştırılan gün köye geliyor ve hep birlikte yağmur duası yapılıyor. Dua sonrası tık yok, yağmur yok. Hoca, komşu köye uğurlanıyor.
*Bu Kez Ünlü Bir Hoca Davet Ediliyor
Köy ahalisi bir kaç gün sonra yeniden toplanıyor. Bir başka köyden namlı bir hoca yağmur duasına davet ediliyor. Hoca geliyor, dua ediliyor, yine yağmur yok.
*Nefesi Kuvvetli Bir Hocada Karar Kılınıyor
Köy halkı bir hafta sonra yeniden toplanıyor. Bu defa nefesi çok kuvvetli, isim yapmış şöhreti konuşulan bir hocada karar kılıyorlar. Şöhretli hoca köye davet ediliyor. Hoş, beş ve ikramdan sonra yağmur duasına geçiliyor. Dua, hep bir ağızdan kuvvetle ediliyor. Eller semaya açılıyor, yine yağmur yok.
*Ey Ahali…
Köy sakinleri homurdanırken hoca köylülere dönüyor ve “Ey ahali. Sorun bende değil, sizde” diyor. Köylüler hemen itiraz ediyor “Sözünü bil hoca efendi. Hepimiz buraya abdestimiz ve namazımızla geldik. İçimizde cenabet olan da yok” diye itiraz ediyorlar.
*Tekrar Ediyorum…
Hoca, alandaki tüm köylüleri işaret ederek “Tekrar ediyorum efendiler. Sorun sizde. Siz buraya inanarak gelmemişsiniz. İnansanız bir kaç tanenizin elinde ya da çoğunluğunuzda, yağmurdan korunmak için şemsiye olurdu. Bakın birinizde bile şemsiye yok. Bu inançsızlıkla da elbet yağmur yağmaz” der ve ayağının dibindeki şemsiyeyi göstererek “Bakın ben yağmura inandım ve buraya şemsiyemle geldim” diyerek sözünü tamamlar.
*Gökten Sevgi ve Huzur Yağacak
Buradan hareketle önce seçimi kazanmaya inanalım. Ben inanıyorum, yüzler, binler, yüz binler ve milyonlar inanıyor. Ben 14 Mayıs gecesini ve 15 Mayıs sabahını şemsiye ile karşılayacağım. Gökten, güzellik, iyilik, sevgi, huzur, rahmet, bereket, barış, kardeşlik yağacak. Dertlere deva gelecek. Refah gelecek. Yine baharlar gelecek. Gelecek, daha iyi gelecek, demokrat hava bize daha çok demokratlık kazandıracak. Kısaca her şey fazlasıyla güzel olacak. Bu yüzden seçimi kazanmaya inanın ve bu öz güvenle şemsiyelerinizle 15 Mayıs sabahını karşılayın…
*Devlet, Milletini Korumaktan Aciz Değildir…
Efendim bırakmazlar. Gitmezler, devretmezler. Milletin açık tercihi ve egemenliği karşısında hiç bir güç duramaz. Halkın desteğini yitirmiş hiç bir irade kendini devlet yerine koyamaz ve devletin güçlerini halkına karşı kullanamaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Anayasal Kurumlarıyla Anayasayı, devleti ve milleti korumaktan aciz değildir.
*Devletin Tüm Kanun ve Kaideleri İşleyecektir…
Özetle, Türkiye Muz Cumhuriyeti değildir. Cumhuriyetin, devletin ve mevcut sistemin tüm kanun, kural ve kaideleri işleyecek, kazanan, yeni dönemde ülkeyi yönetecektir. Sağduyu, ortak akıl, Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta duran tüm temel kurumları, en önemlisi milletin çoğunluk iradesi, bizi makul ve mantıklı, kabul gören bir yönetim şekliyle buluşturacaktır.
*Olmayacak İşlerden Uzak Durmak Gerekir!
Hiç kimse başka beklentilere girmesin, olmayacak işlere girişme peşinde olmasın. Bir defa daha Mayıs yağmuru geliyor. Sevgi, barış, kardeşlik ve huzur içinde şemsiyelerimizle karşılayalım bu güzelliği. Sevgi kazanacak, hoşgörü kazanacak, güzellikler etrafında kenetlenenler başaracak…