Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah. Hepimiz Shakespeare’i tanırız. Kimi hayranıdır tüm yapıtları hakkında bilgisi vardır, kimi çok bilinen eserlerini bilir, kimi de sadece adını duymuştur. Ama hemen hemen herkes Shakespeare’i bilir. Peki bu dünyaca ünlü, yüzyıllar öncesinde yaşamış, sayısız esere imza atmış yazarı daha yakından tanımak ister misiniz? Hadi birlikte Shakespeare’in hayatına bir göz atalım. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım. Yase
William Shakespeare, 26 Nisan 1564 doğumlu İngilizce’nin en büyük yazarı ve dünyanın seçkin drama yazarı kabul edilen İngiliz şair ve oyun yazarıdır. Sıklıkla İngiltere’nin ulusal şairi ve “Avon’un Ozanı” olarak anılır. Günümüze ulaşan eserleri, bazı ortaklaşa yazılanlarla birlikte 38 oyun, 154 sone, iki uzun öykü şiir, John Combe adında bir adam için iki kitabe, Elias James için bir kitabe, ve diğer birçok şiirinden oluşur. Oyunları bütün büyük dillere çevrildi ve diğer bütün oyun yazarlarından daha çok sergilendi.
Shakespeare Stratford-upon-Avon’da doğdu ve yetişti. 18 yaşında, Anne Hathaway ile evlendi ve üç çocuğu oldu: Susanna, ve ikizler Hamnet ile Judith. 1585 ile 1592 arası, Londra’da bir aktör, yazar ve Lord Chamberlain’s Men adında bir tiyatro şirketinin sahibi olarak başarılı bir kariyere başladı. Ölmeden 3 yıl önce 1613’te, 49 yaşındayken Stratford’da emekli olarak görülür. Shakespeare’in kişisel yaşamına dair bazı kayıtlar günümüze ulaşmıştır.
Shakespeare bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608’e kadar trajedilere yöneldi, İngilizce’nin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello, ve Macbeth’i bu dönemde yazdı. Son aşamasında, dram olarak da bilinen trajikomedilerini yazdı ve diğer oyun yazarlarıyla işbirliği yaptı.
Oyunlarının birçoğu hayatı boyunca değişik kalitede ve doğrulukta basınlarda yayınlandı. 1623’te, Shakespeare’in iki arkadaşı ve aktör dostu John Heminges ve Henry Condell, şimdi Shakespeare’in olarak bilinen iki eser dışındaki tüm dramatik eserlerini içeren bir derleme baskı, Birinci Folyo’yu yayınladı. Önsözü Ben Jonson’ın bir şiiriydi, şiirde ileri görüşle Sheakespeare için “bir dönemin değil, tüm zamanlar için” şeklinde bahsedilmiştir.
Shakespeare yaşadığı zamanda saygın bir şair ve oyun yazarıydı, ama ünü 19. yüzyıla kadar günümüzdeki yüksekliğine erişmedi. Özellikle romantikler, Shakespeare’in dehasını çok beğenmiş ve Victoria dönemi insanları Shakespeare’e George Bernard Shaw’ın “bardolatry” (Sheakespeare hayranlığı) olarak tabir ettiği bir hürmetle tapmışlardır. 20. yüzyılda, eserleri bilim ve tiyatrodaki yeni akımlar tarafından defalarca benimsendi ve yeniden keşfedildi. Oyunları bugün popülerliğini büyük ölçüde sürdürmektedir ve sürekli olarak incelenmekte, sergilenmekte ve tüm dünyada farklı kültürel ve politik bağlamlarda yeniden yorumlanmaktadır.
Londra ve Tiyatro Kariyeri
Shakespeare’in ne zaman yazmaya başladığı tam olarak bilinmemektedir, ama performansların çağdaş ima ve kayıtları birçok oyununun 1592’de Londra sahnesinde olduğunu göstermektedir.
1594’ten sonra Shakespeare’in oyunları sadece, Sheakespeare’in de dahil olduğu bir grup oyuncuya ait, kısa süre sonra Londra’nın ileri gelen tiyatro şirketi olacak olan Lord Chamberlain’s Men tarafından sergilendi. Kraliçe Elizabeth’in 1603’teki ölümünden sonra şirket, yeni kral I. James tarafından royal bir patent ile ödüllendirildi, ve ismi King’s Men şeklinde değiştirildi.
1599’da, şirket üyelerinin ortakları Thames Nehri’nin güney kıyısında Globe adını verdikleri, kendi tiyatrolarını inşa ettiler. 1608’de, ortaklar ayrıca Blackfriars kapalı tiyatrosunu devraldı. Shakespeare’in gayrimenkul alım ve yatırımlarına dair kayıtlar, şirketin onu varlıklı bir adam yaptığını göstermektedir.
Shakespeare’in oyunlarının bazıları 1954’ten itibaren çeyrek boy baskılarda yayımlandı. 1598 ile, ismi bir satış noktası oldu ve baş sayfalarda görünmeye başladı. Shakespeare, bir oyun yazarı olarak başarısından sonra kendinin ve başkalarının oyunlarında oynamaya devam etti. Ben Jonson’ın 1616 baskısı Works onun Every Man in His Humour (1598) and Sejanus His Fall (1603) oyunlarının oyuncu listelerinde olduğunu belirtir. 1623’teki Birinci Folyo, Shakespeare’i “tüm bu Oyunlardaki Başlıca Aktörler”den, Volpone’dan sonra ilk sahneye çıkanlardan biri olarak listeler, ancak hangi rollerde oynadığı kesin olarak bilinememektedir. 1610’da, John Davies, “iyi Will”in “kral gibi” rollerde oynadığını yazdı. 1709’da Rowe, Shakespeare’in, Hamlet’in babasının hayaletini oynadığı bir geleneğin nesilden nesile geçmesini sağladı. Shakespeare kariyeri boyunca zamanını Londra ve Stratford arasında paylaştırdı.
Sonraki Yılları ve Ölümü
Rowe, Shakespeare’in ölümünden önceki birkaç yıl emekli olarak Stratford’da yaşadığını ama sadece o zamanda yaygın olmayan işleri bıraktığını ve Shakespeare’in Londra’yı ziyaret etmeye devam ettiğini nesilden nesile aktaran ilk biyografi yazarıydı.
Shakespeare 23 Nisan 1616’da öldü. Shakespeare ölümünden iki gün sonra Holy Trinity Kilisesinin chanceline gömülmüştür. 1623’ten önceki bir zamanda, anısına Shakespeare’in yazma eyleminde yarı-büstü olan bir anıt mezar dikildi. Shakespeare tüm dünyada Southwark Katedrali’ndeki anıt mezarlar ve Westminster Abbey’deki Poets’ Corner dahil pek çok heykel ve anıtla anılmıştır.
Günün Şiiri
Bahar Naktası’ndan Tisbe
Sahiden uyuyor mu?
Ahh! Kim vurmuş kumrumu?
Ben geldim, civanım, yiğidim, kalk!
Kalksana, konuşsana!
Görmüyor musun? Yoksa…
Örttü mü, gözlerini kara toprak?
Bu zambak dudaklara,
Şu zeren yanaklara,
Acımadın mı hiç kahpe felek?
Aşıklar, aşk timsali,
Gözü pırasa yeşili
Piremuz bırakıp gitti beni!
Hadi gel, tezcanlı ecel,
Gel bana, geline gel,
Batır mum sarısı ellerini,
Batır benim de kanıma!
Madem kıydın canına,
kopardın onun bamtellerini.
Konuşma artık, ey dil,
Sadık kılıç, naz etme, gel,
Odlara yanmış bağrımı dağla!
Bıçaklar kendini.
Geldim yolun sonuna,
Uğurlar olsun bana!
A dostlar, o dostlar, kalsın siz de sağlıcakla!
William Shakespeare
Sevgilim
Ey sevgilim, nerelerde dolaşıyorsun böyle?
Geliyor seni candan seven aşığın dur onu dinle.
Elemi de, neşeyi de beste yapmış diline.
Uzaklaşma şirin yarim.
Yolculuklar, aşıkların buluşmasıyla nihayetlenir.
Her tanrı kulu bunu bilir.
Aşk nedir? Ahret demek değildir her halde.
Çınlamalıdır neşesi bu anın gene bu anın kahkahalarıyla
Çünkü ne olacağı yarının meçhulümüzdür hala,
Boş yere vakit geçirmekten artık yoktur bir salah:
Öyle ise gel öp beni, genç ve tatlı sevgilim,
Ömrü pek azdır gençliğin.
William Shakespeare
Shakespeare Otuzuncu Sone
Bazan geçmiş günlerden kalanları anarım
Bir araya gelince hoş sessiz düşünceler;
Aradığım şeylerin yokluğuna yanarım
Gönlümü yitenlerle çektiğim yaslar deler:
Yaş bilmeyen gözlerim boğulur da yaşlara
Ölüm gecesindeki sevgili dostlar için
Depreşir yüreğimde nice kapanmış yara
Yitip gitmiş yüzlere inlerim için için.
Geçmiş yaslar yeniden beni yürekten vurur
Acıları saydıkça bir bir içim kan ağlar;
Gönlüm eski dertleri anıp çile doldurur.
Borcum bitmemiş gibi yine keder borcum var.
Ama sevgili dostum seni andım mı yeter:
Bütün yitenler döner bütün acılar biter.
William Shakespeare
Sevgisinin Kepaze Edilmesine
Sevgisinin kepaze edilmesine,
Kanunların bu kadar çabuk yürümesine,
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek,
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belâlara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanı?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden,
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
Ama sus, bak güzel Ophelia geliyor.
Peri kızı dualarında unutma beni,
Ve bütün günahlarımı
William Shakespeare