Gün bugün durum bu; bulunduğumuz bu durumdan alınacak önlem ve doğru tespitlerle baş edebiliriz. Virüs krizinden sonra çok ciddi bir şekilde problemlerin çözümüne kamuculuğu ön plana alarak mücadele edebiliriz.
1) Büyük bir işsizlik dalgası gelmektedir. Salgına karşı tedbir olarak kapatılan işyeri sayısı, İçişleri Bakanlığının verileri ile 149 bin 382’dir. Ortalama 2 kişinin çalıştığını düşünürsek, en az 300 bin işçi işsiz kalmıştır.
Organize sanayi siteleri büyük ölçüde kepenk kapattılar. İşçiler işten çıkarılıyor ya da ücretsiz izne gönderiliyor. AVM’ler, şubeleri de olan büyük giyim mağazaları kepenk kapattılar. İşçiler işten çıkarılıyor ya da ücretsiz izne gönderiliyor. Başta metal, tekstil, deri, seramik, tuğla, inşaat, gemi sanayi, enerji, turizm, gıda, olmak üzere çok sayıda sektörde orta ve küçük işletmelerde işçiler ya işini kaybetti, ya da ücretsiz izne çıkarılıyor.
Otuz büyük ilde şehirlerarası ulaşımın durması, şehir içi ulaşımı sürdüren özel otobüs, minibüs, taksinin boşa çıkması, boş kalan oteller, otomobil fabrikalarının üretimlerini askıya alması ile onlara üretim yapan yan işletmeler, çok sayıda işçiyi ücretsiz izne çıkarmakta ya da işten atmaktadır.
Çiçek, simit, mısır satıcıları, boyacılar, kağıt toplayıcıları gibi gündelik çalışanlar salgından bu yana evlerine ekmek götüremez durumdalar.
Özetle, büyük bir işsizlik dalgası gelmektedir. Salgın öncesinden farklı olarak, salgın geçinceye, ekonomi düze çıkıncaya kadar, işini kaybedenin başka yerde işe girme şansı yoktur.
Sonuç olarak, büyük bir işsizlik dalgası ve hukuk dışı ücretsiz izinlerle milyonların aç kalması gibi bir sorun önümüzdedir.
İşsizlik, Sayın Cumhurbaşkanından siyasi partilere, meslek odalarından sendikalara kadar topyekûn kafa yorulması gereken bir sorundur, salgın kadar ciddidir.
2) Krize giren bu sektörlerin veya işletmelerin desteklenmesi yerindedir, şarttır. Ancak İşsizlik Fonu’nun dışında başka kaynaklar yaratmak, servet vergisi gibi tedbirleri düşünmek gerekmektedir.
3) Ekonomi ve sağlık sebebiyle yaşanan bunalımı fırsat sayan kimi işverenlerin işçilerin çalışma koşullarını ve ücretlerini törpülemeye kalkmasına fırsat verilmemelidir.
4) Tazminatsız işçi çıkarmaların elverişli zemini sayanlara fırsat verilmemelidir.
5) Belediyelere bağlı imtiyazlı şirketlerde, KİT’lerde, PTT ve İller Bankası gibi özel bütçeli kuruluşların alt işverenlerinde görülen zorla ücretsiz izin uygulamasından vazgeçilmeli, dönüşümlü çalışma gerçekleştirilmeli.
6) İşsiz kalan, ücretsiz izne çıkarılan ve gelir kaybına uğrayanların elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturaları, kredi kartı ve tüketici kredisi taksitleri, ek faiz bindirilmeden salgın süresince ertelenmelidir.
7) Salgınla mücadele dönemindeki karantina hali, SGK ve Bakanlık tarafından “hastalık hali” kapsamına alınmalı ve bu sürede çalışanların gelir kaybı önlenmelidir.
8) Ücretsiz izin yasadışıdır. İmzalamak zorunda kalan işçi işten atılma korkusu ile imzalamaktadır. Bakanlık, işverenleri uyarmalı, işçilerin mağduriyeti engellenmelidir.
9) Kısa çalışma ödeneği için yapılan düzenleme yerinde olmuştur. Benzer bir düzenleme 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Yasasında da gerekmektedir. Yasada değişiklik yapılmalı, işsizlik ödeneğinden yararlanma koşulları yumuşatılmalı. Son üç yıl içinde 120 gün sigortalı olarak çalışan ve son 60 günde aralıksız sigortası bulunanların yararlanabileceği hale getirilmelidir.
10) İşsizlik ödeneği süresi artırılmalıdır.
11) İşsizlik Sigortası Fonunda 131 milyar TL bulunmaktadır. O paranın amacına uygun olarak işini kaybeden ya da gelir kaybı yaşayanlar için kullanılması halinde, geniş işçi kitlelerinin ihtiyacını aylarca karşılaması mümkündür.
12) Suriye ile ilişkiler bir an önce düzeltilerek, misafir konumundaki Suriyelilerin ülkelerine dönmesi sağlanmalıdır. Böylece kayıt dışı yabancı işçilik yükü de epeyce hafiflemiş olacaktır.
Sadık KARAKAŞ