(Eski Açık Sarı Desene)
Değerli okurlarım, merhum Sezgin Özcimbomlu’nun anısına, kültür sayfamızda yayınlanan “Bir Ölümden Sonra” başlıklı makalemden bir paragrafçık alıntı yapmak istiyorum izninizle.
“…Toprağa iki filiz ekiyoruz. Birisi mevsimsel etkinliği tamamlayıp yok oluyor. Diğer filiz çınar ağacının ilk aşaması. Yeri müsaitse 500-600 yıl yaşamını sürdürüyor. Birçok imparatorluklar bile o kadar varlığını sürdüremiyor. Yani, mutlaka ölüm var, ondan kaçabilmek de hiç mümkün değil. Yine de her sözün arasında (Allah geçinden versin) demeyi ihmal etmiyoruz. Ölümsüz olmak gibi bir lüksümüz de yok ondan…
Bu nedenle, çevremize, insanlara zarar vermeden bütçemizi sarsmadan gönlümüzce eğlenmesini bilelim! Rakı içen öldü de, su içen ölmedi mi? En gerçek olan hadise ölümdür. Bunu tabu haline getirmemek gerekir diye düşünüyorum. Bir emanet var, nasıl olsa vereceğiz günün birinde. Bizim kuşak ateş hattında ama hamdolsun dimdik ayaktayız…”
Efendim şimdi de sizlere, bir zamanlar Ankara’nın renkli süperbahis simalarından olan Amigo Sefa’dan söz etmek istiyorum. İlk yılları çok sıkıntılı geçti ya, daha sonra politikasını değiştirerek rahatladı. Bu dönemde (35-40 yıl önce) Ankara’nın liglerde şu anda rakam veremeyeceğim kadar futbol takımı bulunmaktaydı. Hafta içi müsabaka olmazdı ama hafta sonları dolu-dolu geçerdi. Bunlardan birisi de 2. futbol liginde top koşturan Güneşspor idi. Bu takımın renkleri sarı kırmızı ve amigo Sefa da Galatasaraylı olduğundan, tahmin ediyorum Güneş Spor’un sahibi Avni Bulduk’un teşvikiyle amigoluğa soyundu.
Amigo Sefa, hem başkentin kozmopolit oluşu ve kişisel dezavantajlarıyla yıllarca ezildi ve üzüldü. Türkçe diksiyonu iyi değildi. Örneğin, “Ü” harfini, “U” olarak telaffuz ederdi. Bu yanlışı epeyce gülüşmelere neden olmuştu ama sonradan Ankaralı sporseverler Amigo Sefa’yı olduğu gibi kabullendiler. Ancak, bir maçtaki politikası takdire şayandı, anlatmak istiyorum. Fenerbahçe Ankara’ya deplasmana gelmişti ve Ankara Demirspor ile karşılaşacaktı. Demirspor taraftarları kale arkasında, maraton ve kapalı Fener taraftarı ile dolu. Tabii ki kara kartal ve cimbomlu taraftarlar da bulunmaktaydı. Amigo Sefa tribünlere hâkim olamadı ve dedi ki, üç dakika Fener’e üç dakika Demirspor’a bağıralım. Tamam mı? Tamam!
Demirspor’a tezahürat yaptırırken yerel takım 1-0 galip duruma yükseldi ve maç da o skorla bitti. Amigo Sefa o maçtan sonra Amigo Sefa oldu. Birkaç kere kendisini gazetemize (tasvir-i efkar) davet ettim. İfadesine göre her gelişinde habere çıktığımı söylemişler. Uzun yıllar görüşemedik. Bir gazete haberinde muhtarlığa aday olduğunu okumuştum. Mutlaka kazanmıştır. Doğal olanı da bu zaten… Umarım sağlıklı olarak hayattadır.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA