AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılını hatırlayanınız var mı? Ne ümitlerle işe başlamışlardı… Yolsuzluk hortumlarını keseceklerdi. Başkalarının cebine akan paralar artık milletin cebine akmaya başlayacaktı. Yolsuzluklar önlenince kalkınma başlayacaktı. Millet refah içinde yüzecekti ama ne yazık ki böyle olmadı. 70-80 sene içersinde elde ettiğimiz ekonomik değerlerimiz yabancılara bir-bir satılmaya başlandı. Neredeyse satılmadık kurum kalmadı. Üstelik sattıkları kurumlar kar eden, gelir getiren kurumlardı. Oysaki özelleştirmeden maksat zarar eden kurumların elden çıkarılması olmalıydı. Hatta bazı kurumlarımız kendisine ait taşınmazları ile kasalarında bulunan paraları ile satılmıştı. Hatta Türk Telekom gibi stratejik açıdan satılması sakıncalı olan kurumlar bile satılmıştı. Peki, sonuç ne oldu derseniz; “Kocaman bir sıfır!”
Çünkü o kadar kurumun satılmasına rağmen borçlarımızın büyük bir kısmı hala duruyor. Yıllardır üretime dönük yatırım yerine gösterişli ama üretimle ilgisi olmayan yatırımlara gidildi. Fabrika yerine alış veriş merkezleri, adliye sarayları, cezaevleri gibi ölü yatırımlar yapıldı. Sonuçta durgun ve tüketime yönelik bir ekonomiyle baş başa kaldık.
Hükümetin dış politikası ise tam bir fiyasko halindedir. “Komşularla Sıfır Sorun Politikası” iflas etmiştir. İktidara geldikleri günlerde yaptıkları ilk iş Kıbrıs’ın kahraman devlet adamı Rauf Denktaş’ı istenmeyen adam ilan etmek oldu. Güya “Kazan-Kazan” politikası ile Kıbrıs sorununu hemencecik çözüvereceklerdi. Ama öyle olmadı ve Kıbrıs meselesinde başladığımız yere geri döndük. Irak’ta Müslüman halka karşı Amerika’nın yanında yer aldık. Amerikalılar askerlerimizin başına çuval geçirip tutuklayınca sessiz kaldık. Azerbaycan ile yakınlaşma yerine Ermenistan ile görüşmelere başladık. Böylece hem İslam dünyasından hem de Türk dünyasından tepki gördük.
Suriye ile ilişkilerimiz ise siyaset okullarında ders olarak okutulacak cinsten… Önce Suriye ile çok yakınlaştık. Ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar dostluğu ilerlettik. Sonra birdenbire ne olduğu anlaşılamadan Suriye’yi düşman ilan ettik. Suriye’nin iç işlerine müdahale ettik. Resmi rakamlara göre 500 bin Suriyelinin sınırlarımızdan içeri girmesine müsaade ettik. Bu çok riskli bir sayı! Hiç bir devlet bu riski göze alamaz ama Türkiye’yi yönetenlerin umurunda bile değil bu riskli durum.
Reyhanlı’da meydana gelen patlama Türkiye’nin ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunun ispatıdır. Hatay ilimizin sınır ilçelerinde yabancı ajanlar cirit atıyor. Suriye sınırı delik deşik olmuş, halk tedirgin ve sıcak çatışmaların, hatta bir savaşın ortasında kalmaktan korkuyor. ABD’nin açıklamalarına bakılırsa savaş tehlikesi gittikçe artıyor. ABD’nin iddiasına göre Esad halkına karşı kimyasal silah kullanmış. Hatırlarsanız bu sözleri Irak’a müdahale ederken de söylemişlerdi. Demek Suriye’ye müdahale yakın diye düşünmeden edemiyor insan.
AKP Hükümetinin milli ve tarihi değerlerimize karşı tutumu da bardağı taşıran damla olmuştur. “Her türlü Milliyetçiliği ayaklar altına aldım” diyen Başbakana sormak lazım: Sen bu yetkiyi nereden aldın? Vatan ve millet sevgisi imanla eşdeğerdir. Başbakanın “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözüne karşı çıkması ve Anayasadan Türklüğü çıkarmak istemesinin izahı mümkün değildir. Hele Güneydoğuda “Açılım” adı altında büyük bir hata işlenmiştir. Güneydoğuda yaşayan halk ayrıştırılmıştır. Oysaki devletin görevi ülke insanlarını ayrıştırmak değil birleştirmek olmalıdır. Hele Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi kadim Türkmen şehirlerini siz nasıl olurda Kürdistan’ın birer şehri gibi düşünebilirsiniz. Ayrıca Bitlis, Bingöl, Elazığ gibi şehirlerimizde yaşayan, asılları özbeöz Türk olan Zaza’ları Türk’ten ayrı düşünmek hangi vicdana sığar.
Velhasıl on yılı aşkın AKP iktidarı ülkemize bir kazanç getirmediği gibi dokunulması çok tehlikeli konuları kurcalayarak genlerimizle oynamıştır. İktidara geldikleri günden beri 36 etnik guruptan bahseden ve büyük Türk Milletinin, bu 36 etnik guruptan sadece biri olduğunu iddia ederek büyük bir haksızlık yapan, tehlikeli söylemlerde bulunarak vatanımızı bölünme tehlikesi ile karşı karşıya getiren AKP iktidarının bir an önce başımızdan gitmesi gerekir vesselam…