Tüm Türkiye’yi Saran Hava Kirliliği

0
55

Zaman işte öyle bir şey! Çok değil bundan sekiz yıl evvelini bir hatırlayalım. Tüm Türkiye’de yakılan fosil yakıtlarından dolayı gökyüzü kapkaranlıktı. Nefes almak nerdeyse yok derecede azdı. Astım ve Akciğer hastalıklarından hastaneler şimdiki CORONAVİRÜS belası gibi dolar taşardı. Ölümlerin çoğu akciğer organ yetmezliğinden ve buna bağlı hastalıklardan dolayı idi. Çoğu sevdiklerimizi bir anda kaybederdik.

O günlerin TV ve haber kanalları devamlı şekilde hava kirliliğinin son durumlarıyla ilgili açıklamalar yapar ve onları izledikçe telaşa kapılırdık. Millet rahat nefes alabilmek uğruna tatil günlerini çam ağaçlarıyla kaplı meralarda, dağ eteklerinde geçirirdi.

Hiç unutmam bir gün haber kanalını izlerken, sunucu İstanbul, Bursa, Ankara ve Eskişehir’de yoğunlaşan kirli havanın ağırlığı taşıyamamasından ötürü, hava çökmelerinin oluşacağından bahsetmişti. O günler toplumsal yaşadığımız o korkular hala belleklerimizde.

Hava kirliliğini bir tarafa bıraktım. Bundan on yıl evveli Ankara-Adana yolunda seyahat edişim aklıma geldi. Hatta o günleri makalelerime de taşımıştım. Pozantı’dan ta Ankara il hudutlarına kadar, tek yönlü gidiş-geliş bir yol, tırlar ve kamyonlar tek sıra! Allah muhafaza hafif aracınla burnunu çıkartsan bir anda sinek gibi ezilirdin. O ölüm yolunda nice dostlarımızı kaybettik. Beni etkileyenlerden birisi de Kamera 78 sahibi Ali Şaşmaz ağabeyimdi.

Öndeki demir yüklü bir kamyon frene basınca kamyondan kurtulan demir çubuk, arkasında bulunan otobüsü jilet gibi kesmiş ve yolcular kıyma gibi olmuştu. Bozuk ve düzensiz Ankara-İstanbul yolu hiç Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmıyordu. Rahmetli Turgut Özal’ın başlattığı otoyol projesinde bahsettiğim bu yol yer almamıştı.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul seyahatim oldu. Giderken eski yolun otoban derecesinde yapıldığını gördüğümde, inanın gözlerimden sevinç gözyaşları aktı. Keyifle bir yolculuk yaptım. Dönerken Ankara istikametinden ayrılan yeni Ankara-Niğde akıllı yoldan Adana sapağına geldim. Her ne kadar giriş-çıkış ücreti 115,00 TL ödedimse de üzülmedim dersem yeridir. Ayda yılda bir gittiğim bu yolda ödediğim ücrete üzülemedim ve helal olsun dedim. Devamlı o yolu kullananlara ise ekonomik yönden dua ettim.

Her ne olursa olsun. Şu an Dünya gibi ülkemiz de büyük bir dar boğazın içerisinde sıkışıyor. İngiltere, Almanya, Rusya, Bulgaristan, ABD ve buna bağlı ülkeler, ekonomi olarak inim-inim inliyor. Özellikle CORONA her yeri allak bullak etti, kavurdu kül etti. İçinde bizim ülkemizde bu olumsuz gelişmelerden nasibini fazlasıyla alıyor ve almaya hızla devam ediyor.

Hava kirliliği yılda 400 bin ölüme yol açıyor! | Ekoloji Birliği

Türkiye’nin asla eski Türkiye olmadığını bu son yapmış olduğum seyahatte gördüm. Değişimin en üst noktasında! Mega şehirlerimiz hızla gökdelen ve sanayi yatırımlarıyla tam bir şantiye havasında.

Diğer önemli konunun başında az gelirli vatandaşlarımız şu günlerde sıkıntıda. İş adamlarımız sıkıntıda. Mal ve mülk sahipleri de sıkıntıda. Bunların geçici olduğunu düşünüyorum. Çünkü kendi yarasını dışa bağımlı olmadan saracak bir yeni Türkiye var karşımızda. Dağ köyleri dışında çoğu konutta fosil yakıtları yerine doğal gaz kullanılıyor. Doğal gaz kullanımı gelen son zamlardan sonra ateşten gömlek! Elektrik enerjisi yine aynı konumda! Hepimizde bir sıkıntı hâkim.

Bir zaman öncesi kemerleri sıka-sıka kemiklerimiz erimişti. Corona öncesi biraz nefes alır gibi olmuştuk. Bunca giderler karşısında ve yapıla gelen yeni tesislerin tamamı bizi Avrupa ülkelerin seviyelerine ulaştırırken, yine halkımız bedel ödemekte. Bu bedel ödemelerinin bir an önce bitmesi gerekir. Güzel Türkiye artık özlemimiz olmalı.

İnsanlarımız rahata alışınca ödenen bedeller ağır geliyor. Taşıyamıyor bunca yükü! Arz ve talep dengesinin bir an evvel güncellenerek halkın yaşam sınırı yükseltilmeli. Ocakta pişen ceplerimizi yakmamalı. Bugün köyken mahalle olan yerleşim alanlarına şose çakıllı yollarla değil asfaltlanmış ve imara açılmış yeni yapılmış halleriyle gidip gelinmekte. Türkiye’nin hangi yerinde olursa olsun yerel yöneticiler görevlerini dört dörtlük yerine getiriyor. Yurdumun her noktası mesire yeri gibi tertemiz ve yaşanmaya değer.

Bu sıkıntılı günlerimiz de geçecek. Bu halk çok zor şartlarda bu günlere geldi. Sabır ve selametle bu günleri gören var. Bizleri sarıp sarmalayan sıcak bir devletimiz var. Kimseyi kimseye muhtaç etmeyen güçlü bir iktidarın himayesindeyiz. Muhalefet her dönem görevini yapacak. Halk yapılanlardan mutlu veya mutsuz olduğunda seçim zamanı kime isterse oyunu verir ve istediği kişi veya partileri iktidara getirir.

Benim en korktuğum şeylerin başında koalisyon denilen illetlerin bir daha gelmemesi. Çünkü bu halk ne çektiyse koalisyonların birbirini desteklememesinden çekti. Allah her şeyin hayırlısını versin.

Şu an hava kirliliğinden uzaklardayız. Seyahatlerimizi insanlığa yakışır şekilde hava yoluyla, hızlı tren yoluyla ve oto yollarla ceplerimiz sıkıntıda olsa da keyifle ülkemin tadını çıkartıyorum.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here