Müstakbel “7 Haziran” seçimleriyle ilgili, mizah yüklü günlerden geçiyoruz. Tam bir komedi gösterisi… Eğlencenin yeni adresi, “siyasi komedi” tiyatrosu… TBMM’ye kapağı atma çabası. Evcilik ve köşe kapmaca oyunu oynanıyor.
TBMM, siyasi düşkünler yurdu mudur? “Rüşvet ve yolsuzluk şiddeti” uygulayanların koruma altına alındığı sığınma evi midir? Gazino, çocuk bahçesi, piknik ya da panayır yeri midir? TBMM, siyaset yapacakların mülteci kampı mıdır?
Özal döneminden siyasete miras kalan “torpilli adaylar” furyası, günümüzde de güncelliğini koruyor. Başbakan ya da parti üst düzey kurmaylarının yeğeni, dayısı, kardeşi, eniştesi, yengesi… Makam şoförü, koruması, terzisi, çiçekçisi, kuaförü, özel doktoru… Sunucu, şarkıcı, türkücü, futbolcu, halterci, sinema oyuncusu…
“Aile boyu” akraba ve dostluk ilişkilerine dayalı siyaset anlayışı! İcra ettikleri mesleklere diyecek laf yoktur. Saygılıyız ancak “ünlü” olmak, siyaset yapmaya yeterli midir? Siyasi bilgi, beceri ve birikimlerine bakılmaksızın, sadece “tanınmışlık” özellikleriyle “hatırlı” kişileri meclise göndermek, ülkemize ne derece yararlıdır?
Demokrasilerde “seçme ve seçilme” en önemli haklardan biridir. Politikaya yabancı şu “tanınmış(!)” şahsiyetlere “milletvekilliği senin neyine?” sorusu yöneltilse, nasıl yanıt verirler acaba?
Siyasetteki ağır yük ve sorumluluğu kaldıramayacaklarını, “yüzüne gözüne” bulaştıracaklarını bilmelerine rağmen, şüphesiz, teklife sıcak bakar “koltuğu” jet hızıyla havada kaparlar. Piyangodan “cevher” bulmuş, eline “sihirli değnek” geçirmişken bu fırsat kaçar mı hiç…
Aslında kabahati, boşu boşuna koltuğu işgal edende değil, siyaseti sorumsuzca yöneten baş aktörlerde aramak gerekir. Vatandaşa dilediğini seçme şansı bırakılmıyor. “Umduğunu değil, bulduğunu seçeceksin!” dayatmaları, seçmeni hayal kırıklığına uğratıyor.
Hatalı politikalar, işin başından itibaren ehliyetsiz kişileri seçmekle başlıyor. Bilinçli toplum, takım tutar gibi parti tutmaz, duygusallığı bir yana bırakıp körü körüne desteklemez. Ülke çıkarlarına öncelik verir.
“Siyaset, yan gelip yatma yeri” değilse, varlığıyla yokluğu belirsiz, sözde siyasetçi geçinenler barındırılmamalıdır.