Değerli okurlarım, sizlerin arzuları doğrultusunda yarım asır geriye gittiğim için, bir üzüntü ya da bir eziklik duymuyorum. Bugünleri yaşamam, o günlerin çok büyük katkıları anılarım tazeleniyor, o günkü dostlarımı sevgiyle ve bazılarını da rahmetle anıyorum. Bunları yazarken kırk dört yıllık daktilomun başında kendimi çok daha genç hissediyorum. Bu nedenle de, yazmamı istedikleriniz ufkumu gençleştiriyor. Yoluma ışık tutuyor. Bu olgular için sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır.
Yarım asır öncesinin futboluna da gireceğim de, şu teknolojiye biraz daha sataşayım diyorum. Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi… Bunlardan buzdolabı ile o dönemde tanıştığımı söyleyebilirin. En azında lokantalarda… Onlarınki mecburiyetten! Daha sonra, çamaşır makinesi, çamaşırhanelerde dönemin en önemli teknolojisi olarak yerini aldı. Daha sonra da zengin evlerinde… Tepelerdeki evlerde olması mümkün değildi. Oralarda elektrik yoktu da ondan…
Belki de çok lüks olduğundan ve de kadınlarımızı tembelliğe sevk edeceğinden olmalı ki en sonra evlerde yerini aldı bulaşık makinesi. Anlatmak istediğim, buluşlar, icatlar, teknolojik gelişmeler insan yaşamını kolaylaştırıyor gibi gözükse de, Doğu’nun ücra köşelerinde tel dolap kullanan ve yemeklerini kuyuya sallandıran aileler bir hayli fazla! Söz buraya gelmişken, bir şeyin altını üzülerek çizmek istiyorum. Siyah-Beyaz televizyonun T’sini bile bilmezken, ileri ülkelerde renkli televizyon vardı. Nasıl anlaşılıyor siz karar verin…
Efendim, günümüzün ruhunda, rahatlık ve tembellik yatıyor. İnandırmak oldukça zor! Zorluğu kadınlarımızın inanmayışından kaynaklanıyor. Çamaşır makinesi var diye, gömleğini elle yıkatacak bir delikanlı, kazak bir erkek çıkar mı içimizde? Çıkar diyenlere saygılıyım. Teknolojik gelişmelerle ilgili aklıma bir şeyler gelirse geriye dönüş yaparak sizlere ileteceğim ama futbol yazmak için sabırsızlanıyorum. İnanın futbol yazmayı da özledim. Sanki ilk kez yazıyormuşum gibi…
O dönemin futboluna gelince; Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Şöyle ifade edersek beni daha iyi anlayacaksınız. Başka türlü de ifade edemiyorum. İzlemek de, oynamak da olağanüstü zor. Futbola olan tutku şimdi olduğu gibi, yani üst düzeyde… Gelin görün ki o cızıltılı radyoların başında geçen saatleri unutmak da mümkün değil. Türk futbolu, İstanbul liginin hegemonyasında… Orada şampiyon olan futbol takımı bir yerde Türkiye’nin de şampiyonu oluyor. Her ilin kendine has ligi var ama İstanbul’a nasıl gidecek millet.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA