Tebessüm ve Teşekkür Kültürü

0
121

Değerli Okurlarım, tebessüm ve teşekkür bir nezaket kuraldır. Bildiğiniz gibi, nezaket içten gelir ama çok şeyleri halleder. Çevremizde bu kuralları sık sık duymak istiyoruz ama nerdeee… Gelişmiş ülkelerde, bu kurallar yerleşmiştir ve sık-sık teati edilir. Örneğin en gelişmiş ülke olarak kabul edilen ABD’de (Sosyal ülke olmamasına rağmen) bu kurallardan geçilmez. ABD kapitalist bir ülkedir malum. Kapitalist bir ülkedir malum. Kapitalizmin de sosyal tarafı mı olur?

Tebessüm ve teşekkürü hafife almamalıyız. Bu sözcükleri kullanırsak, karşı tarafı yüceltmiyoruz, kendimiz de aşağılanmıyoruz. Her halükarda karşı tarafın sempatisini kazanırız.

Pozitif enerji nedenidir, güne iyi başlama, moral-motivasyon sebebidir. İnsan olduğumuzu hatırlamanın keyfini yaşamaktır. Ülkemizde, nedense bazı güzelliklerden yoksunuz… Bir örnek verelim… Bir süper markete gidiyorsunuz, koruma hak getire.

Sebze meyve alırken bir ses duyarsınız “Karıştırmayın” neyse alacağınızı arabaya koyup kasaya yaklaşırsınız. Kasiyer hanımefendi “Hoş Geldiniz” ne demek, yüzünüze bile bakmaz. Fiyatlar dıt dıt yazılır, fişiniz kartınızla birlikte uzatılır, sonra önünüze naylon torbalar atılır, haydi bakalım doldur.

Kasanın önünde kuyruktayken bazı itişip kalkışmaları, kavgaya varan ağız dalaşlarını saymıyorum. Ancak, çok ilginçtir ki; sözlü münakaşalarda fazla ileri gidenlerin havasından geçilmiyor. Çok düşündürücü, kültürümüz adına oldukça da ürkütücü.

O insanlar olaylar neden olmakla, oranın asayişini bozmakla iyi bir şey mi yaptıklarını düşünüyorlar? Anlamakta güçlük çekiyorum. Evet, önünüze atılan torbalara aldıklarınızı doldurdunuz ve ayrılmak üzereyken bir şeyler duymak istiyorsunuz medeni insanlar olarak.

Efendim, ne bir teşekkür, ne bereket versin, ne de güle-güle. İşte bu pozitif enerji veren sözleri duymak istiyoruz ama nedense bu marketlerde ve birçok yerlerde duymamız olanaksız. Birçok alış veriş merkezlerinde her şey müşterinin kesesine odaklıdır. Personelin yüzde doksanı layıkıyla eğitilmemiştir. Bunun çözümü tez elden bulunmalı. Sosyal ve medeni bir toplum olmak istiyorsak!

Ayrıca, sözünü ettiğim, teşekkür, tebessüm, insanca muamele, artık halini almalı. İslamiyet’te, Hıristiyanlıkta insanları hep ön planda tutmaktadır. Buna rağmen, bizim yapmamız gerekenleri hiç ummadıklarımız uyguluyorlar.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Uzun Yaşayanlar

Değerli Okurlarım, bir zamanlar 50-60 yaşına gelmek ölümle burun buruna gelmek, Dünya’da yiyecek ekmeğimizin, içecek suyumuzun kalmadığına delalet ederdi. Daha sonra, bu rakam, altmışı geçip yetmişe yaklaştı. Tabi ki burada, düzenli yaşamanın, sağlıklı beslenmenin çok büyük etkileri olduğunu söylemeliyim.

Bazı araştırmalara göre, düzenli olarak ibadet edenlerin uzun yaşama ihtimalinin, dindar olmayanlara oranla % 35 daha fazla olduğu saptanmıştır. Varsayım bile olsa mantıklı gibi geliyor.

İbadet halinde, sadece Allah’la baş başa kalınacağını hepimiz biliyoruz. İmam secdeye varırken bile, bugün bir mevlit çıksa da, biraz para kazansak diye düşünce içinde olursa, o kişilerin sağlıklı olacağından söz edilebilir mi?

Stres ve endişe, insanoğlunun ömründen yılları alır götürür. Bunun da önüne kimse geçemez. Tabi Allah’tan başka… Düzenli ibadetin daha uzun bir yaşamı beraberinde getirdiğini gösteren incelemede, dindarlarda bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğu, damar tıkanıklıkları yada yüksek tansiyona daha az rastlandığı belirlenmiştir.

Hayatı boyunca kiliselerde toplu ibadete katılmayanların ölüm riskinin % 52 daha fazla olduğu görülürken, haftada birden fazla kiliseye gidenlerin, toplu ibadet edenlerde bu riskin % 17 olduğu gözlenmiştir. Kristina’nın, anne ve babasının hala hayatta olduklarını söyleyecek olursam, bu gözlemlerim ne kadar gerçekçi olduğu da ortaya çıkar.

Kiliselere gidenlerin, Camilere de öyle; gitmeyenlerden daha fazla egzersiz yaparak veya daha az yağlı gıdalar tüketerek daha sağlıklı kaldıkları belirlenmiştir. Burada, ibadetle birlikte sporla uğraşmanın insan vücuduna ne denli faydalı olduğu ve faydalar sağladığının da altını çizmek isterim. Fakat şu anda konumuz spor değil.

Efendim, yukarıda, stresten, korku ve endişeden söz etmiştim. Nasıl etmeyeyim ki? Bir poşet nohutla, bir torba kömürle, insanı kandırmaya çalışırsan, o kişilerin ömrü de uzamaz, Yaşayacağından daha kısa sürede öbür tarafa gider. Bir şirket kurarken, Allah’ı aşağı indirilenlerin nasıl can vereceklerini hep merak etmişimdir.

Yalanın Binası mI olur?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Duruşun Önemi

Vücut dili, her kişide değişiktir. Bu değişkenlik kendileri için hem avantaj ve hem de dezavantaj olabilir. Bazı liderler vardır ki, verdiği sözün gerçekleşmesi mümkün değildir. Ancak sözleriyle değil ama vücut dili ve kendine güveniyle artı puan kazanabilir.

Yine bazı liderler, gerçeklerden bile söz ederken, pısırıktır, içine kapalıdır, güven vermez. Seçmen karşısındaki duruşu faullüdür. Bu siyasiden de köy, kasaba olmaz. Bir görev verilmiştir, o kişide bu görevi yapmıştır, o kadar…

Ülkemizdeki liderlerin birçoklarıyla tokalaştım. İnsanların gözüne bakarak konuştuğumdan, çoğunun ne mal olduğunu hemen anlayabiliyorum. Bu kişilerin duruşlarında bozukluk olduğundan, güven de vermiyorlar. Sonuçta, seçmen olmakta kolay değil. Duruştan anlamak gerekiyor. Aksi halde oylar boşa gider.

Liderlerle işimiz olmadığından önce kendimize bakalım. İyi bir duruş kişinin kendisin saygısından kaynaklanır. Bunu kadar önemli bir yaklaşım da, yüreğinizden sevgiyi ve inancı, yüzünüzden tebessümü eksik etmeyin. Daha çok mutlu olacağınızı kesin olarak söyleyebilirim.

Günün Sözü

Evreni Seviyorsan Dilini de Bilmelisin!

Öcal’dan İnciler

Öğrenme Yolculuğu Fazilet Yolculuğudur!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here