Tebessüm ve Teşekkür Kültürü

0
107

Değerli Okurlarım, tebessüm ve teşekkür bir nezaket kuraldır. Bildiğiniz gibi, nezaket içten gelir ama çok şeyleri halleder. Çevremizde bu kuralları sık-sık duymak istiyoruz ama nerdeee!.. Gelişmiş ülkelerde, bu kurallar yerleşmiştir ve sık-sık teati edilir. Örneğin en gelişmiş ülke olarak kabul edilen ABD’de (Sosyal ülke olmamasına rağmen) bu kurallardan geçilmez. ABD kapitalist bir ülkedir malum. Kapitalist bir ülkedir malum. Kapitalizmin de sosyal tarafı mı olur?

Tebessüm ve teşekkürü hafife almamalıyız. Bu sözcükleri kullanırsak, karşı tarafı yüceltmiyoruz, kendimiz de aşağılanmıyoruz. Her halükarda karşı tarafın sempatisini kazanırız.

Pozitif enerji nedenidir, güne iyi başlama, moral-motivasyon sebebidir. İnsan olduğumuzu hatırlamanın keyfini yaşamaktır. Ülkemizde, nedense bazı güzelliklerden yoksunuz. Bir örnek verelim. Bir süper markete gidiyorsunuz, koruma hak getire.

Sebze meyve alırken bir ses duyarsınız “Karıştırmayın” neyse alacağınızı arabaya koyup kasaya yaklaşırsınız. Kasiyer hanımefendi “Hoş Geldiniz” ne demek, yüzünüze bile bakmaz. Fiyatlar dıt-dıt yazılır, fişiniz kartınızla birlikte uzatılır, sonra önünüze naylon torbalar atılır, haydi bakalım doldur.

Kasanın önünde kuyruktayken bazı itişip kalkışmaları, kavgaya varan ağız dalaşlarını saymıyorum. Ancak, çok ilginçtir ki; sözlü münakaşalarda fazla ileri gidenlerin havasından geçilmiyor. Çok düşündürücü, kültürümüz adına oldukça da ürkütücü.

O insanlar olaylar neden olmakla, oranın asayişini bozmakla iyi bir şey mi yaptıklarını düşünüyorlar? Anlamakta güçlük çekiyorum. Evet, önünüze atılan torbalara aldıklarınızı doldurdunuz ve ayrılmak üzereyken bir şeyler duymak istiyorsunuz medeni insanlar olarak.

Efendim, ne bir teşekkür, ne bereket versin, ne de güle-güle. İşte bu pozitif enerji veren sözleri duymak istiyoruz ama nedense bu marketlerde ve birçok yerlerde duymamız olanaksız. Birçok alış veriş merkezlerinde her şey müşterinin kesesine odaklıdır. Personelin yüzde doksanı layıkıyla eğitilmemiştir. Bunun çözümü tez elden bulunmalı. Sosyal ve medeni bir toplum olmak istiyorsak!

Ayrıca, sözünü ettiğim, teşekkür, tebessüm, insanca muamele, artık halini almalı. İslamiyet’te, Hıristiyanlıkta insanları hep ön planda tutmaktadır. Buna rağmen, bizim yapmamız gerekenleri hiç ummadıklarımız uyguluyorlar.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Mutluluğun Sınırı

Değerli okurlarım, mutluluk öylesine bir kavram ki, ne zaman gelir, ne zaman gider, yeniden gelir mi, gelmez mi bu konuda fikir yürütmek olanaksız. Bir dostumuza “Mutlu musun?” diye sorsak, sessiz kalıp, başını önüne eğerse, yanlış seçim yapmışızdır ve belki de “Pot” kırmışızdır. O tür dostlarımızı mutluluk anlayışı aslında bir noktada yoğunlaşıyor. Doğrusunu isterseniz bizde o noktayı düşünenlerdeniz.

Ne kadar güzeldir, eşiyle ailesiyle mutlu olmak ve mutlu kalmak. Buna kimselerin bir şey dediği yok. Sadece mutluluğun tek tip olmadığını söylemeye çalışıyoruz hepsi o.Yaşamımızın her anında mutlu olmak ve pozitif düşünmek tamamıyla zor bir hadise. Her an pozitif düşünmek daha da zor olmalı. Bazı şeylerin elimizde olmasına rağmen bu konuda yine de becerikli sayılmayız.

Ne Yapmamız Gerekir? Öncelikle mutluluğu kesin olarak istemeliyiz. Duygu ve düşüncelerimiz kesin olarak yörüngede olmalı. Güzellikleri, nadide huyları alışkanlık haline getirmeliyiz. İşimize giderken, başka yerlere gitmek aklımızdan geçmiyorsa, mutlu olmanın da yolu, onu istemekten geçer. Bunun içinde bazı hedeflere odaklanmak şart. Bildiğimiz kadarıyla bu hedefleri sıralayalım…

*Önce istemeliyiz (yukarıda söylemiştim). *Kendimizle barışık olmalıyız, saygı da olacak. *Sosyal olmaya, pozitif düşünmeye özen göstermeliyiz. *Gülmeyi de, espri yapmayı da becermeliyiz. *Art niyetli olmayıp, korktuğumuzu söylemeyeceğiz.

*Herkesten daha güzel ve sevimli olduğumuzu düşünmeyeceğiz. *Sivri sözler etmemeye özen göstereceğiz. *Ömrümüzün sınırlı olduğunu unutmayacağız. *Herkese yardım etmeyi düşünmeliyiz. *Hayvanları ve Doğayı sevmeliyiz.

Bunların hepsini alt alta koyup topladığımızda çıkan mutluluğun ta kendisidir. Bunların hepsini uygulamamız tabi ki mümkün değil ama içlerinde bazıları vardır ki sıcak bakılması halinde kişiyi yaşama bağlar ve mutlu eder. Soğuk bir kış gününde sokakta miyavlayan bir kediye ya da inleyen bir köpeğe sevgi dolu gözlerle bakmak onların içini ısıtır. Siz de yüksek moralle yolunuza devam edersiniz. O hayvanların bir lokma ekmekten çok, bir yudum sevgiye ihtiyaçları olduğunu unutmamalıyız. Özellikle kendinize ait bir köpeğiniz varsa, onunla üç beş dakika ilgilenmeniz size çok şeyler kazandırır. Stres denilen hadisenin size yakışmayacağını kesin olarak söyleyebilirim.

Eli Bastonlu yaşlı bir ihtiyarı karşı kaldırıma kadar götürdüğünüzde, duyduğunuz mutluluğu tarif etmeniz imkânsızdır. Diğer taraftan olumsuz, pısırık, karamsar, kuruntulu ve korkak bir kişilik yapısı insanı sadece mutsuz eder, başka hiçbir işe yaramaz. Taviz vermemiz gerekiyorsa, korkaklığa vermeyecek bir biçimde olmalı. Yeri geldiğinde sesimizi yükseltmeyi de bilmeliyiz. Bunun bir sakıncası yok ama sık-sık olmamak kaydıyla.

Ve Spor… İşte ruh halinin düzeltmenin ve kendine güvenin en büyük dopingi. Yaşama yapılan en önemli motivasyon. Rahat bir elbise ve özellikle rahat bir ayakkabı yürü arkadaşım, yürüyebildiğin kadar yürü. Evine gelene kadar da belki kırk kişi ile selamlaşırsın. Onlar senin uğraşını yapamıyorlar, gıpta ediyorlar. Neyse sen yine evine gel, duşunu al. Zaten karanlık olmuştur, bulut renkli lezzeti ufak-ufak yudumla. İnanın ilham gelecektir.

Şaşıracaksınız ama tamamıyla doğru. Ben öyle yapıyorum. Aksi halde bu kadar yazıyı nasıl yazarım. Stressiz ve mutlu günler sizin olsun. Hayvanları, sohbeti ve bir de spor yapmayı hep planlayın. Planlarınız arasında olsun. Kazanırsınız!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Dostça Kucaklaşmak!

Kucaklaşmak, insan sağlığını olumlu yönde etkileyen önemli bir yaklaşımdır. Tek şartı bu işin “dostça” olmasıdır. Sudan ucuzdur, ekonomiye yük getirmez. Ne yedek parça ister, ne de pil. Peşinatta yok, aylık taksitte! Enflasyona dayanaklı, vergiden muaf! Gerçekten dinlendirici, huzur verici, çalınmaz, etrafı kirletmez, çok az enerji harcar, her keseye uygundur.

Tansiyonu düşürür, stresi azaltır. Mutluluğunuza mutluluk katar, depresyonla savaşır, yüzünü güldürür. Özellikle, öz güvenizi arttırır. Dolaşım sisteminizi çalıştırır, yn etkisi yoktur, en kusursuz ilaçtır.

Bunları yakalayabilmek için gerçek bir dosta sarılmak gerekiyor. Aksini düşünmeyin, işkence olur. Yinede Galatasaray,  Fenerbahçe maçlarını izlemekte yarar var. Tanımadığınız birine nasıl sarılıyorsunuz. Ben Galatasaray gollerinden sonra çok sarıldım. Size de öneririm.

Günün Sözü

İnsan Büyüyünce, Hayalleri Küçülür.

Öcal’dan İnciler

Çıkamayacağın Yere Girmeye Çalışma!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here