Birkaç yıl evvel, Amanos Dağlarının “Milli Park” haline dönüştürülmesi konusunda başlatılan çalışmaların olduğunu biliyor, yakinen takip ediyordum. Ama maalesef, Milli Park konusu bölgemizde unutuldu gitti. Hiçbir yetkili bu konuda son zamanlarda bir açıklama yapmadı.
Amanos Dağları’nın, bölgemize her konuda katma değer katacağı göz önündeyken, şu son günlerde Amanos’ta terör ve taş ocaklarının katliamları yaşanıyor. Amanos “milli park” ilan edilmediği sürece bölgemiz bu sorunları hep yaşayacak.
Öte yandan, burada bir milli park oluşması sağlandığında, yararını ilk önce bölgemiz görecek. Özellikle bu olumlu atılım şehrimizin şanına şan katacağı gibi, turizm yönünden de çok anlamlı ve önemli yatırımların getirileri ile bölgemiz aslan payını fazlasıyla alacaktır.
Dünya ilim ve bilim adamları son yıllarda Amanos Dağlarının yapısını en ince detayına kadar incelemekte… Yaptıkları çalışmalardan ötürü de olumlu sonuçlar çıkarmaktalar. Bu konularla ilgili gerekli bilgi ve dokümanları daha evvel yazmış olduğum makalelerimde kamuoyumuza serzeniş yapmıştım.
Amanos Dağları üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar, uluslar arası platformlara taşınmış ve bu konuda değişik bildirgelerin araştırma sonuçları da Bilim adamları tarafından yayınlanmıştı. İnanın bu özel coğrafya’ya sahip olmamızdan dolayı Cenabı Allah’a şükran duymalıyız.
Amanos Dağlarında milli park olarak önerilen sahanın büyük kısmı, devlet ormanı, hazine arazisi ve yer yerde tarım arazisi şeklindedir. Esas kısmı orman ekosistemidir. Milli park için gösterilen alanlarda, karışık ve değişik yaşlı orman formu gösteren ekosistemler bulunmaktadır. Ağaç türlerinin yayılışı içerisinde, zengin bitki ve yaban hayvan topluluğuna sahip bulunuşu ile nadir ve eşsiz bir orman ekosistemin ahengi yaşanmaktadır.
Bugün dağa doğru baktığımızda, resmen midemiz bulanıyor. Her yer taş ocakları, her yer yanmış orman arazisi! Gittikçe çoraklaşan bu milli servetimiz, gözümüzün önünde erim-erim eriyor. Bunca yaban hayvanı ve zengin bitki topluluğunu üzerinde barındırmasının tek sebebi havasıdır. Ege’den esen meltem rüzgârları, Toros Dağları üzerinden İran’a doğru dümdüz kayarken, Osmaniye ilinden birden bire güney bölgesine doğru kavisli şekilde ihtişamlı duruş sergiler. Kıbrıs’a kadar uzanan Amanos Dağları, Allah’ın canlılara bir armağanıdır. Meltem rüzgârının nem bırakan özelliğinden dolayı, Dünya’da ender rastlanan bitki ve yaban hayvanların Amanos üzerindeki yaşam şeklileri, Doğasal şekilde kendiliğinden oluşmuştur.
Dört mevsim canlıların neşe kaynağı olan bu özel yerlerimizi, İlkbahar ve Sonbahar’da seyretmeye doyamazsınız. Bitkilerin sergiledikleri renk cümbüşlerini, muhteşem şekilde görünümlerini izlerken kendinizden geçersiniz.
Bir işe başlamak demek o işin detayına girmek demektir. Belki bizler bu konular üzerinde derinlemesine çalışırsak, bu işte başarılı olabiliriz. Unutulmaması gereken en önemli şey (!) bugün es geçtiğimiz doğamızı derhal sahiplenmemizdir. Yanı başımızda bulunan bu cenneti ne olur değerlendirelim. Bizden sonraki kuşaklara nerede yaşadığımızı öğretelim.
Adana’ya otoyoldan gittiğimden, eski Adana yolundan son zamanlarda geçmemiştim. Ceyhan ilçe hudutlarında bulunan koskoca dağın erimiş olduğunu gördüm. Gözlerime inanamadım. Aracımı sağa çekip ağzım açık bu oluşumu seyrettim. Kocaman bir dağ yol seviyesine kadar eritilmiş. Kireç taşı uğruna doğa katledilmiş.
İskenderun’dan Amanos’a baktığımızda da aynı durumlarla karşılaşıyoruz. Günde tonlarca dinamit patlatılarak yerle bir edilen dağımızın ne yazık ki sahibi yok! Bunca işlemleri yapanlara karşı çıkacak kimse yok.
Çevre günüymüş… Birileri bir şeyler yazar geçer, yarın yine yapacaklarını yaparlar. Vallahi sesimizi duyan dinleyen yok.
Amanos, “MİLLİ PARK” yapılacakmış. Hadi oradan ya! Kandırmayın bizi. Birileri parasına para katmaya devam edecek. Elleşmeyin onlara…