Değerli okurlarım, taraftarların ne denli önemli olduğunu hepimiz en azından biliyor ve kabul ediyoruz. Taraftarlara saygılı olduğumuzu da söylüyoruz. Ancak, yine de taraftar denilince şöyle bir ürperiyoruz. Kolay değil, bir futbol takımının 12. adamı ya da oyuncusu, bir futbol takımının itici gücü.
Yıllardan beri bunu böyle biliyoruz ve de yazıyoruz. Bu yazdıklarımı, herkes yazamaz. Onların mideleri işkembe olduğundan, orayı doldurabilmek için, doyurabilmek amacıyla başka işlerle uğraşırlar. Arif olanlar anlar.
Değerli okurlarım, hatırlayacağınız gibi, statlara gelen seyircileri mercek altında tuttuğum makalelerimde, birçok önerilerde bulunmuş ve onları da birkaç kategoriye ayırmıştım. Yine, okurlarımın ısrarı üzerine bazı önemli gelişmelerle beraber, hatırlatmalar yapacağım.
Efendim, Taraftarlar (seyirciler) çok şeydir, hemen-hemen her şeydir. Bu kadar önemli bir hadiseyi, gönül isterdi ki, yerel basın tümüyle kaleme alsın, yanlışlar eksikler gündeme getirilsin. Yukarıda da söylediğim gibi, “NEERDEEE O GÜNLER”
Onlar öyle yapmıyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Ellerinde kalem defter, bir de çantaları var, yalvar yakar, reklam toplama sevdasındalar. ÖNCE GÖREVİNİ YAP! Görevini yaparsan, reklam kendiliğinden gelir. Anladın mı?
Efendim, taraftar ya da seyirci sadece futbol için değil, sporun bütün dalları için hayati ehemmiyet arz etmektedir. Ancak, Futbol bir katalizör, en karizmatik spor olduğundan, seyircisi de ön plana çıkmakta ve gündem oluşturmaktadır.
İşte, o nedenle, futbol seyircisini ön plana çıkararak onlar hakkında görüşler sunacağım. Arzu üzerinde bile olsa, bunları sık-sık gündeminize getirmek görevimizdir diye düşünüyorum.
Futbol müsabakalarını izlemeye gelenleri genel olarak üç bölümde toplamak mümkündür. Aslında stada giren bütün insanlar amaçları 90 dakikayı mutlu bir biçimde geçirmektir. İlerleyen dakikalar da herkes gerçek kimliğine bürünür. Bu ilginç gelişmeleri bir sonraki sayımızda anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
