Değerli okurlarım, “Takım ruhunu duyan var mı?” başlığımızın ilgili ve aynı zamanda, toplumun başarısını yeşil ışık yaktığı, konusunda başarılı olduğuna inanan o kişinin yapması gereken yek yaklaşımın aynaya bakmak olduğunu bir paragrafla özetlemek istemiştim. Ama yerimizin darlığı nedeniyle bitirememiştim. Dilerseniz başa alalım…
“Başarınız ne olursa olsun, beğenilsin, yerilsin ya da yerilmesin, herkesin size saygı duymasını istediğinizde duygularınız da o tarafa yöneldiğinde, o yönde yol aldığında, yapacağınız işlem şu olmalı diye düşünüyorum. Bir aynanın karşısına geçip kendinizi seyredin. Gördüğünüz yüzün size neler-neler söylediğini çıplak gözle görün.
Ne ananız-babanız, ne de eşiniz ve ne de çocuklarınız… O anda sizi etkisi altına alan, değer verdiğiniz ve söyledikleriyle yaşamınızı etiketleyen, aynada size bakmakta olan kişi için, sizin için harika bir dost, bulunmaz bir arkadaş diyebilirler. Ancak, aynadaki yüz, tam gözlerinin içine bakamıyorsanız, işe yaramaz biri olduğunuzu, kendinizi acilen toparlamanızı söylüyor…
Aynadaki yüz size tebessüm ediyorsa gerisi hikâye… Size yeşil ışık yakılmıştır, devam! Hoş tutmanız gereken kişi kendinizsiniz, boş verin gerisini, el âlemi… Çünkü yolun sonuna kadar kendiniz gideceksiniz. Bu tür yalnızlık doğarken de, geçerli, ölürken de… Aynadaki yüz dostumuzsa ve tebessümü devam ediyorsa, sınıfınızı geçtiniz en zor sınavdan tam not aldınız. Taklit edilirsiniz artık, rakipleriniz tarafından birinciliğiniz ilan edilmiştir.
Aynadaki yüz, size itibar ediyorsa, yüzünde tebessüm yoksa ve de gözlerinin içine bakamıyorsanız, yolun sonunda kırık bir kalp ve gözyaşları olacaktır. “Eğer Aynadaki Yüzü Aldattıysanız…”
Efendim, sporun ve özellikle futbolun içeriğinden söz ederken nelere kadir olduğundan uzun boylu bahsetmiştim. Bu nedenle, bu paragrafımızın konumuzla örtüştüğünü tahmin etmiyorum, biliyorum. Çünkü takım olmaya yavaş girdiğimizde, ne demek istediğimi, nereye varmak amacında olduğum daha iyi anlaşılacaktır.
Makalelerimin başlığına çok değer veririm. Bir başlığı iki kez (bilmeyerek de olsa) kullanmak beni sıkıntıya sokar. Bu nedenle her makaleye başladığımda mutlaka arşivimi gözden geçirir ondan sonra yazılarıma devam ederim. Aksi halde, bunun önce kendime, sonra da okurlarıma saygısızlık olacağına inananlardanım. Bunun zor bir iş olmadığını da samimi olarak söylemeliyim. Sağlıklı bir başlık bulunmadan, iyi bir makalenin yazılamayacağını rahmetli hocam altını çizerek söylemişti. Nur içinde yatsın!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA