Değerli okurlarım, kendimi bildim bileli yazıyorum. Öğrencilik yaşamımda buna dâhil, okumak da epeyce zamanımı aldı. Bu uzun zaman dilimi içinde oldukça ilginç olaylara da tanık oldum. Örneğin, iki insan arkadaş oluyor, sık-sık görüşmeler derken duygusallık ağır basıyor ve birbirine âşık oluyorlar. Bunda bir anormallik yok ve bence de bir sakıncası olamaz.
İddia ediyorum, şu bölüm çok önemli… İki insanın birbirini sevmesi, âşık olması, evlenip çoluk çocuğa karışmaları ve ölünceye kadar mutlu olmaları… Bu söylediklerimin gerçekle bir ilgisi olmaz. Nerede görülmüş ölünceye kadar mutlu olmak. Bu söylediklerim masallarda olur. Arkadaşken birbirine âşık olanlara çok rastladım, aşk bittikten sonra dost olanlara, dost kalanlara hiç rastlamadım.
Bazı masallar boşuna söylenmemiş ve de yazılmamıştır. Acı vermeyen türküler dinlenir mi? Acısı, isotu olmayan çiğköfte tat verir mi? Sporumuz, futbolumuz da böyle özellikle… Acılar içinde kıvranıyor. Herkes bu acılı ortamdan nemalanmaya çalışıyor. Nasıl mı? Yasalarımız var ya…
6222 sayılı yasanın Türkçesi “Sporda Şiddeti Önleme Yasası”dır. Bu yasa bazı çevrelerin isteği doğrultusunda bir gecede yumuşatılarak istenen şekle sokulmuştur. Bu maddedeki şike ve teşviklerin bir tutulmanın tam ortadan bölünmesi, UEFA Disiplin Kurulundaki dosyanın bugüne kadar inceleme safhasında olup olmadığının netlik kazanmaması falan. Bu ne demektir?
Ülkemizde, her şeyle beraber sporun da, birilerinin talimatıyla, başka türlü, tek taraflı halledildiğinin sinyallerini vermiyor mu? Ben onlarla aynı frekansta değilim ama aldığım bu sinyaller hiç de olumlu sinyaller değil. Dilediğimiz kadar iyi niyetli olalım, mümkün değil. Bülbül gülü terk etmez ama kargalara da gücü yetmez. Bildiğiniz gibi o yaradılışta değildir.
N’olur dersiniz? Sadece, gülün hüznü, bülbülün muhtelif yerlerinde, özellikle yüreğindeki yarasını kanatır, o olur sadece, gözle gözüken başka bir şey olmaz. Tarihe bir göz attığımızda, genel olarak şunları görüyoruz. Merhametle ihanet, dürüstlerle hırsızlar, yağdanlıklarla vakur insanlar, zalimlerle mazlumlar… Bunlar nedense hep yan yana duruyorlar. Olumsuzlar, şerefsizler daima çoğunluktadır. Hal böyle olunca merhametten, delikanlılıktan yani güzelliklerden mi vazgeçelim? Öyle mi olalım? Şöyle düşünelim. Bir gün mutlaka musalla taşında yatacağımızı bilerek düşünelim. Bu düşüncelerimizi yarın ayrıntılı sunacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA