Sporu Sevelim, Mutlu Olalım (4)

0
72

Değerli okurlarım, sporu seviyoruz ama onunla hep mutlu olmamız da kolay-kolay mümkün olmuyor. Bilinçaltımıza yerleştirilen bir sözcük bizim anamızı ağlatıyor. Her şey “stres yaratıyor” ve bazılarına da kilo aldırıyormuş. Buna inanmak pek mümkün değil. Can boğazdan gelir deseler neyse. Stres kilo aldırıyormuş. Bunu söyleyenlerin iştahı o kadar yerinde ki şaşırırsınız.

Şu “3 Temmuz süreci” hala gündemde, umutlu olmamıza rağmen hala UEFA karırını veremedi. Bu işin uzaması lehimize mi, aleyhimize mi onu da kimse bilmiyor, yani kesin bir şey yok şimdilik. Tahmin etmek de kolay olmasa bile, bu makaleyi okuduğunuzda büyük bir ihtimalle UEFA kararını vermiş olacaktır.

Aslına bakarsanız, Dünya futbolunun da temiz olmadığı bir gerçek. Bu konu sadece ülkemize özgü bir durum değil. Ceza verilsin ya da verilmesin, şike derin bir iz bırakır kuşaktan kuşağa geçer. Sporu sevip mutlu olalım diyoruz ama hiç umulmadık bir zamanda karşımıza sporun yüz karaları çıkıyor.

Nedir bu yüz karaları? Şike, Doping, Teşvik Primi… Sporun bir gelir ve zenginleşme kaynağı olmasına bağlı olarak, sadece futbol değil, ferdi sporlarda da sporcu ahlakıyla bağdaşmayacak yaklaşımlara tanık oluyoruz. Doping ve teşvik primi de tıpkı şike gibi kirleten, lekeleyen, kökünden sallayan ve de taraftarlar üzerinde stres yaratan bir eylemdir. Ortada dolaşan paranın büyüklüğü yüzünden kimse saf ve temiz değil. Sporcu ahlakı kalmamış durumda.

Genel olarak, Dünya ve Avrupa ülkelerinde şike yapanlar cezalandırılıyor, bizde ise hasıraltı ediliyor, unutturulmaya çalışılıyor. Burada, ülke genelindeki ahlak anlayışı kadar, siyasetin de rolü büyük. Seçimler için “Oy” söz konusu olduğunda, diğerleri teferruat oluyor. Çirkinlikleri ört-pas edebilmek için kanunların maddeleri bile değiştiriliyor. Serbest piyasa ekonomisinin “Zengin ol da, nasıl olursan ol” zihniyetinde geliştiği “Benim memurum işini bilir” teşvikiyle rüşvet almanın yasallaştırıldığı bu coğrafyada “Şampiyon ol da, nasıl olursan ol” ya da “Kümede kal da nasıl kalırsan kal” anlayışının hâkim olması elbette kaçınılmaz olur.

Futbolumuza siyaset hep karışmıştır. Çeteler, çetelerin verdiği emirler falan. Şimdiki federasyon başkanının seçimle mi geldiğini sanıyorsunuz? Birçok kulüplerimiz belediyelerin maddi desteğiyle ayakta kalabiliyor. Bu belediyelerin başkanları çoğunlukla onursal başkan kimliğiyle kulüpleri fiilen yönetiyor.

Şimdi gelin de işin içinden çıkın. Herkes zor durumda… Yerel seçim, genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçiminin sancılarının yaşandığı bir dönemde, hiç kimse kendi belediye başkanlarını sıkıntıya sokacak bir adım atmazda, atamaz da. Buna Kasımpaşalı izin vermez. Bunları hem söylüyoruz ve hem de ezim-ezim eziliyoruz. Bu eziklik nasıl bir şeyse, yarınki sayımızda sizlere sunmak istiyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here