Değerli okurlarım, Kurban Bayramı öncesi ve sonrası siz okurlarımın benden istekleri (güncelliklerini hala koruyor) ‘Kadınlar Futbolda söz sahibi olmalı mı, olmamalı mı?’ şeklinde idi. Bu konuyu kafamda olgunlaştırmaya çalışırken, ekranda yeşil zemin üzerinde ‘…iki takımın oyuncuları, olayı yatıştırmak isteyen yöneticiler ve güvenlik güçleri…’ şeklinde bir görüntü gözüme çarptı.
Futbolcular birbirlerine acımasızca girişiyorlar, sanki vatan elden gidiyor. Bu amatör müsabakada kolluk görevlileri acz içinde. Taraflar müsabaka esnasında göstermedikleri performansı gösteriyorlar. Müsabakadan önce, o bölgenin yerel basını, futbol takımlarının yöneticileri, sporseverlerin duygusallığı sonucu ve dengesiz beyanatları, maç esnasında da muhtemelen hakemlerin yanlış kararları “Olaylara neden olmuştur” kanaatindeyim. Başka türlü de düşünülemez.
Futbol maçlarında bu türden olaylar olmaz mı diyebilme lüksümüz yoktur. Çünkü sporda böyle nahoş hadiseler olmamalı. Futbol için özellikle bir sürü mersiyeler diziliyor. Nedir bunlar? Spor dostluktur, spor kardeşliktir, spor en olumlu yaklaşımdır, spor en iyi reklamdır falan filan… Bu güzellikler bilinmesine rağmen, futbol oynamak için sahaya çıkan gençler, tanıştıkları selamlaştıkları arkadaşlarıyla tekme yumruk girişiyorlar…
Neden? Dolduruşa getirilip, gaza geldikleri için… Ezeli dostlar, ezeli düşman olup çıkıyor. Örnek vermeme gerek var mı? İnsanların içindeki üstü küllenmiş o vahşet bir anda canlanıyor, diriliyor ve kan akıtmak istiyor, can almak istiyor. gaza gelmiş o vahşetin de önünde hiçbir güç duramaz…
Korkudan sonra gelen vahşet birbirine göbekten bağlıdır. Birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. Her taraf zifiri karanlık olur ve o aşamada spordan söz edilemez. Korku, insanları birbirine düşman kılan modernite çöküntüsünün ömrünü uzatıyor. Batı aydınlanmasının mücadeleci, cidalci, diyalektik, tahrikçi, devrimci söylemi bir anda kendini doğruluyor. Yani, insan insanın kurdudur demekle kalmıyor, kurt kesiliyor ve adeta kurtlaşıyor. Bu olaylara neden olanlar da, uzaktan bakarak kıs-kıs gülüyorlar.
Dünyanın her yerinde, genel olarak azınlıktakiler, çoğunluktan korkarken, nedense bazı yerlerde çoğunluk azınlıktan korkmaktadır. Bu anlattığım verilen tavizlerin bir tezahürüdür. Bu vahşetin bir örneği de Cumhuriyet Bayramında yaşandı! Atatürk Düşüce Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, İtfaiye Emekçileri Derneği, sendikalar ve diğer toplum örgütleri… O gün yasa dışı olan ne vardı? Türk Bayrakları mı? Atatürk posterleri mi? Güldürmeyin insanı.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA