Değerli okurlarım, futbolun vazgeçilmezliğine, sporseverlerin deşarj olmasına yardımcı olmasına, faydalarına ve zaman-zaman zararlarına, bundan kimlerin daha çok yararlandığına haliyle yer vereceğiz. Özellikle, yaz sezonuna girerken belli yerlerde ilginç şeylere tanık oluruz, tabi dikkatle incelersek.
Kimileri, narkozla bayılır yağlarını aldırır. Kimileri, inceltici makinelerin himayesine sığınır. Kimileri, elverişli yerlerde tempolu yürüyüşe devam eder. Kimileri, aç kalmayı yeğler, bir kibrit kutusu peynire razı olma gibi… Ancak, bu dönemden en fazla karlı çıkan, hiç ummadığımız spor solanları olur. Kışın yediğimiz ekmeği bol dürümler, dolmalar, yağlı yüzlü yemekler sıcak mevsimde popumuzu tırmalar. Nasıl anlarsanız anlayın!
Mart ve Nisan aylarında spor salonları tavan yapar. Malum yaz geliyor, plajlarda, kamplarda, tatil beldelerinde ince gözükmek gerekiyor. Kadınlı erkekli olan mekânlarda her şey mümkündür. Aklınıza gelmese bile, bir anda kısmetiniz açılabilir.
Efendim, yılın belli aylarında maddi manevi tüm sıkıntılara katlanıp da normal kilonuzu bulduğunuzda, 8-9 ay da sırt üstü yatmanın da bir anlamı olamaz. Bunu el yüz yıkamak gibi, duş almak gibi alışkanlık haline getirmek gerekmektedir. Doğrusu da bu olmalı diye düşünüyorum. Sonuçta, hangi spor salonuna giderseniz gidin oranın müsteciri arkadaşınız bile olsa, acemilik çeker, yadırgarsınız. Nedeni belli. Oranın yenisisiniz ve bir dönemliksiniz. Acemilik hiçbir konuda sıcak bakılacak bir hadise değildir.
Spor salonlarını, kız tavlamak için kullananlar da vardır. Örneğin bir köşede ağırlık indirip kaldırırken sizi keser, pişmiş kelle gibi de sırıtırlar. Şehrimizde öyle şeylerin olup olmadığı konusunda bir fikrim yok, genelden konuşuyorum. Fakat en ilginç olanı, spor salonuna yeni başladığınızda hoşlandığınız birisiyle burun buruna gelmenizdir. Tadına doyum olmuyor canım. Siz tam kapasite, diliniz dışarıda koşmaya çalışırken, o melül mahzun sana bakar. Ne güzel değil mi?
Doğrusunu isterseniz, hangi egzersizi yapıyorsanız yanınızda uzman bir kişi olmalı. Aksi halde iyi sonuç olmak olanaksız! Hem paranızı, hem canınızı heba edersiniz. Spora heveslenmek güzel de hakkını vermek daha da güzel.
Bu konuyu daha fazla da uzatmak istemiyorum. Genel olarak hepinizin bildiği şeyler. Yine de büyüklerimizin sık-sık söylediği şu güzel sözü sizlere sunmak durumundayım; “Sofradan doymadan kalkın, boğazınıza sahip olan” öyle söylemiş muhteremler. Nur içinde yatsınlar.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA