Spor, Siyaset ve Anılar (3)

0
53

Değerli okurlarım, dünya siyasilerini bilemem ama bizimkilerin bir “ayrıcalığı” olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Bizdeki siyasiler her şeye karışırlar. Anlasınlar-anlamasınlar, bilsinler-bilmesinler n’olursa olsun mutlaka karışırlar. Burada amaç, gündemde kalmak, gündem oluşturmaktır! Genel başkanının dikkatini çekmek ve bir sonraki seçim için yatırım yapmaktır. Böyle uyanıklar varken, sporumuzu siyasetten kurtarmak, tarafsızlaştırmak mümkün mü?

Yuhalanacakları ortamlarda bile bu güzel huylarından vazgeçmezler, yine bildiklerini yaparlar. Atalarımız boşuna mı söylemişler: “Can çıkmayınca huy çıkmaz!” Dokümanlarım arasında çok önemli bir metin bulunmakta ve bir türlü sizlere sunmak kısmet olmamıştı. O metni şimdi sizlere sunuyorum…

Yıl 30 Eylül 1926. Yer: Çankaya. Reisicumhur Mustafa Kemal kendini ziyarete gelen Ali Sami (Yen) başkanlığındaki İdman Cemiyeti İttifakı üyelerine şöyle sesleniyor;

“…Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, bütün milleti sporcu yapmalı, bütün memleket evlatları sportmen olmalıdır, buna şiddetle ihtiyacımız vardır…”

Aslına bakarsanız, bu özlem aniden oluşmuş değildir, tarihi derin, özlemi büyük bir arka planı vardır, sporun birçok şeyi halledeceği yatmaktadır. Bu özlemin içeriğinde neler bulunmaktadır? Yılgın, yorgun, fakirleşmiş, birçok şeylere muhtaç ve hastalıklı halktan “Zinde Dingin Bir Millet Çıkarmak” özlemi yatmaktaydı, sporcu ruhlu, sportmen olmakta bu millete yakışacaktı! Buna inanalar da çoğunluktaydı.

Elimdeki tarihi metinden bir paragraf daha almak istiyorum… İttihat ve Terakki’nin kurucularından İbrahim Temo, hatıralarında aynen şöyle diyor:

“…1908’de Meşrutiyet ilan edildiğinde, yanlarında Rum ve Bulgar komitecileri de olduğu halde Balkan köylerini geziyorlar. Rum ve Bulgar köylüleri aktif, heyecanlı siyasi taleplerde bulunuyorlar. Müslüman köylüler ise yoksul, motivasyonu sıfır, sessiz ve durgun…”

İbrahim Temo, ‘istediklerinizi söyleyin, hürriyet var dediğinde’ yorgun halkın cevabı “Büyüklerimiz bilir” oluyor. 1912 Balkan Harbinde ordu, subayların siyaset kavgasından utanç verici bir mağlubiyete uğradığında, bu pasif nüfus tek kurşun atmadan teslim ve Anadolu’ya ulaşmak için yollara düşüyor. Ne komite kuruyorlar ne de bir direniş hareketi!

Böylesine olumsuz bir ortamda, hem sağlıksız ve hem de yoksul, hem bitkin ve de yorgun aynı zamanda, sporla da uzaktan yakından ilgisi bulunmayan aciz ve zavallı bir millettik. Gerçekten spor, milletimiz için çok elzemdi ve ivedilikle önemliydi. Sporun verileri o zamanda biliniyordu ama nedense futbola itibar edenler can vermeye devam ediyordu. Bunun devamını yarın sunacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here