Değerli okurlarım, bu makaleye başladığımda milli takımımız daha Hırvatlarla oynamamıştı. Bu ifadeleri kullanmaya başladığımda da, müsabaka başladı ve daktilomu bir tarafa bırakarak maçı izlemeye koyuldum. Sonuç söylememe gerek var mı bilmiyorum. Kendi saha ve seyircimiz önünde aldığımız hezimetle ilgili bir şeyler yazacağım ama önce spor ruhu nasıl temizlermiş öncelikle bunu tamamlamak gerekiyor.
“Spor Ruhu Temizler” diyoruz. Ömrünü sporla geçiren bir fani olarak diyorum ki; kullandığım bu ifade tamamıyla doğru. Spor amacıyla koşan bir insan ya da yürüyen bir kişi inanın bir an bile olumsuz şeyler düşünmez. Zaten, spora yatkın, sporu yüreğinde hisseden bir kişi sofradan doymadan kalktığı gibi, genel olarak kilo sorunu yaşamaz. Başka türlü düşünmek söz konusu olamaz.
Böyle düşünenler varsa, depresyon illeti onun yakasını bırakmaz. Dün de sözünü ettiğim gibi, depresyon günümüzün rahatsızlığıdır. Bunun önüne geçmek nedense pek mümkün değil. İki dakikalık doktor kontrolü ve bir hapla depresyon illeti önlenemez. Bu rahatsızlığın çözümü vardır ama hiç kimse bunu yapmaya yanaşmıyor. Her türlü olumsuzluğu davet eder bu depresyon illeti.
Aynaya baktığımız zaman işe nereden başlayacağımızı hemen anlarız. Yaşamımız ekmeğe dayalı geçiyor bu bir gerçek. Üç beyazdan uzak durmakla bu hastalıktan biraz olsun uzaklaşmış oluruz. Bunun için neler yapmak gerekiyor? Beslenme alışkanlıklarımızı aheste-aheste değiştirmeliyiz. Öğün atlamak olmayacak ama sabah kahvaltısına devam. Bu arada sporla daima dirsek temasında olmalıyız. Çünkü günümüzde ruh rahatsızlıklarının panzehiri düzenli spor yapmaktır. Bu işi de gözünüzde büyütmeyin. Yapacağınız iş her gün yarım saat yürümek, başka bir ifadeyle terleyinceye kadar adımlamak hepsi bu.
Aynada kendinizi beğenmek için neler yapmalıyız? Salatayı sofranızdan eksik etmeyin, kışın bile iki litre kadar su tüketin. Davette bile olsanız, kendinizi düşünün, restoranlarda, yemekleri görün ve daha sonra sipariş verin. Lokmaları yavaş-yavaş çiğneyin. Ölümlü dünyadayız diye, yemeklere balıklama atlamayın. Ölümlü dünyadayız bu doğru. Son nefesimize kadar sağlıklı kalmak da yine bizim elimizde.
Aktif yaşamda bazı şeylerin farkına varılmayabilir. Emeklilikte birçok şeyler ortaya çıkıyor. Emekli olmak, ikinci bir yaşama başlamak demektir. Bir köşeye oturup, ölümü beklemek değildir. O güzel yılların hakkını verip, tadını çıkarmak gerekmez mi? Güzel giyinin, futbol maçlarını izleyin ve evinizde bir şeyler karalayın. Ayda birkaç kez terleyinceye kadar toprakla uğraşın. Kendinizi hangi konularda iyi hissediyorsanız üstüne gidin. Ruh temizliği yaşamı güzelleştirir, kişiyi aktif kılar. Ekonominiz bozuksa ona bir çözüm bulunabilir ama sağlığınız bozulursa! İşte onu düzeltmek kolay olmayabilir.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
