Değerli okurlarım, bugünlere gelinceye kadar, sporun lokomotifi futbolla ilgili o kadar ilginç olaylara, o kadar mutlu hadiselere tanık oldum ki, burada hepsini anlatabilmem zaten mümkün değil. Bazı makalelerimin belli yerlerine paragraf açarak konu ile ilgili aklıma gelenleri sizlerle paylaşıyorum ve bu şekilde de desarj oluyorum.
Ankara’dan ayrılıp İskenderunlu oluncaya kadar oynanan derbyleri kaçırdığımı hatırlamıyorum. Tahmin edeceğiniz gibi (GS-FB) derbiylerini. Ulaşım sorun yaratmıyordu. Akşam geç vakit biniyorsunuz, sabah erkenden İstanbul’dasınız. Maçtan sonrada aynı şekilde…
Ancak, işimi aksatmadığı için derby maliyeti beni fazla etkilemiyordu. Yolculukta sıkıcı gelmiyordu. Yorgunluktan söz etmeyeceğim ama uykusuzluğu da sineye çekiyordum. Önceleri mevsimsel etkinlerden dolayı gece maçlarına sıcak bakılmıyordu. Gündüz oynanan derbyler taşradan gelenler için daha elverişliydi. Daha sonraları gece maçları önem kazandı. Televizyonlar siyah-beyaz olduğundan, naklen yayın bir yerde söz konusu bile değildi. Daha sonra televizyonlar renklendi, derbyler hatta bazı önemli müsabakalar naklen verilmeye başlandı. Açıkçası hayatımızda renklenmiş oldu. Halen de renkliliğini koruyor.
Efendim, bu gözler neler gördü. Önce Dolmabahçe Stadı’nı ve isim değişikliğine uğrayarak İnönü Stadı’nı gördü. Uzun yıllar da Ali Sami Yen’le söyleşti onu bu gözler. Bir taşralı için o statları çıplak gözle görebilmek büyük bir ayrıcalık. Hele Ali Sami Yen yıkılırken döktüğüm gözyaşını anlatamam. İnsanlar gördüğüne, tanıdığına üzülürmüş demek ki. O statta onlarca maç izlemeseydim üzülür müydüm bilemiyorum?
Şimdi söyleyeceklerim içimde bir ukde… Ali Sami Yen Stadı yıkıldı tamam da şu anda Türk Telekom Arena Stadı var, Galatasaray maçlarını orada oynuyor. Şu ana kadar o stadı görmek kısmet olmadı. Ancak, maç olmadığı bir gün, bir dostumun aracılığı ile stadı ve localarını görebilme şansını yakaladım. Loca denilen o arkası kapalı yer müthiş hadise. Üç tarafı büyük ekran TV’ler, sıcak soğuk içecekler ve hatta yemekler de mevcutmuş. Büyük ekran TV’leri gözlerimle gördüm de, diğerlerini yetkililerden öğrendim.
Locadan bir futbol müsabakası izlemenin çok şeylere bedel olduğunu bu vesile ile öğrenmiş oldum. Orada maç izlemenin de koşulları var bildiğiniz gibi. Bunların hepsi de doğru. Yanlış değilse bir eksiklik olabileceğini düşündüm. Locadan kale arkasına bakıyorum, tribünler kapalı olmasına rağmen maraton tabir edilen yere bakıyorum ve tekrar kale arkalarına göz atıyorum.
Genel olarak localarda maç izlemenin tadına doyum olmaz. Sinemalarda da localar vardı ve çok rahattı, ondan biliyorum. Statlardaki localarda kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
Yemeğiniz bile ayağınıza geldikten sonra, daha ne beklenebilir? Evinizde böyle rahatlığı bulamazsınız. Çünkü homurdananlar bulunmaktadır. “Yine maç izliyor, televizyon bize yasak!” Buna benzer gereksiz homurdanmalar. Stattaki localarda böylesine çatlak sesler duyamazsınız. Yine de bir eksiklik, bir noksanlık olduğunu, hissetmekten öte görüyorsunuz. Bu eksiklik ve noksanlık ne midir? Neyse yarınki sayımızda anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILAR