Değerli Okurlarım, bu makalemde ahlaktan fazlaca söz etmeyeceğim. Ona özel bir zaman tanıyacağız ve o şekilde sizlere sunacağız. Ahlakla beraber değerlenenler, ahlakın sükût etmesi halinde o değerlerde sıfırlanır. Ahlakın olmadığı yerde hiçbir şeyden, güzelliklerden söz edilemez. Ahlak hep bir numaradır. Ahlakın rengi diama beyazdır.
Ahlakı yitirdiğimizde, tekrar bulabilme olanağımız yoktur. Ahlaksız toplum oluruz. Dikkat ettiyseniz, bir yerlere doğru hızla gidiyoruz. Nereye doğru bilemiyorum. Doğruyu söylemem gerekirse, bu gidiş hiç de iyiye doğru bir gidiş değil. Allah hepimizi de onları da ıslah etsin!
Ahlakı sık-sık tanımlıyoruz ama Ata’mızın ahlaka bakış açısı nasıl olduğunu bildiklerimizi, okuduklarımızı harmanlayarak sizlere sunmaya çalışıyorum. Zaten okurlarımın büyük bölümü “Bize eskilerden söz et hocam” diyorlar. Baş üstüne!
Ata’mızla ilgili bir şeyler yazarken, bulunduğunuz ortamda sessizlik hakim olacak ve aynı zamanda kafanız da iyi olacak. Bildiğiniz gibi ve onlar da çok iyi biliyorlar ki; Ata’mız aslan sütü yudumlardı.
Bu makalemizde, Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sporla ilgili politikasını anlatmaya çalışmıştım ya, sonradan aklıma gelenleri ve bazı derlemelerimi yazabilmek bugüne kaldı. Ata’mız kısacık ömründe kimlerle uğraşmış, ülkemize ne güzel eserler hediye etmiş, yararlanalım, adam olalım diye. Onun büstünü kırmalar, hakaret etmeler hep bizde, hiç adam olur muyuz?
Ulu Önder Atatürk, Beden Eğitimi ve Sporun sağlam bir ırk oluşturmada ve de yurt savunmasında önemli işlevi olduğunu fark eden ender liderlerden biridir. Atatürk’ün beden eğitimi ve spora verdiği önemi 18 Ağustos 1923 tarihli hükümet programında da görmek mümkündür. Programdaki şu satırlar dikkat çekicidir.
“…Bireyin bedensel ve düşünsel yetenekleri gibi ahlaki ve sosyal yetenekleri de geliştirilmeli. Bu amaçla beden eğitimi öğretmeni yetiştiren okullar açılmalı, kulüpler ve gençlerin fikirlerini zedeleyen politika ile olmamalıdır…”
Çok geçmeden, Terbiye-i Bedeniye Darülmuallimini (Gazi Eğitim Enstitüsü) kurulup, Ankara’da hizmete girmiştir. Ata’mız bunu da yeterli görmeyip sınavla seçilen askeri ve sivil öğretmen adaylarının ihtisası için Avrupa’ya gönderilmesini sağlamıştır. Örneğin, Sadi Irmak (19 Mayıs G.S. Akademisi fizyoloji hocası), Suat Hayri Ürgüplü (Başbakanlık yaptı), Vildan Aşir Savaşır (Uzun yıllar Bed. Eği. Gen. Müdürlüğü yaptı).
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyen Ata’mızın spora ve onun ahlakına nasıl baktığını anlattık ama fazla bir şey söylediğimi sanmıyorum.
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” Bu vecizeyle Atamız Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması ve de çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilmesi için sağlam kafalara ihtiyaç olduğunu söylemeye çalışmıştır.
Aynı zamanda; cebini düşünmeyen, hırsız olmayan ve buna benzer kötü halleri olmayan yurttaşların diğerlerinden çok fazla olmasını istemiştir. Manevi huzurunda saygı ile eğiliyorum Atam!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA