Sadıka-ı Teba denilen ve yıllarca Osmanlı’nın nimetlerinden faydalanan, 19’cu yüzyıldan itibaren kapitülasyon dilencisi Fransa, güneş batmayan imparatorluk diye bilinen İngilizler ve torunları olan, milyonlarca yerlinin katliamından sorumlu ABD’nin kışkırtması ile devletine karşı isyan ettirilen Ermenilerin, Türk Milletine yaşattıkları acılar unutulamamakta ve kitaplara sığmamaktadır.
İç Anadolu, Güney Anadolu, Güneydoğu Anadolu’da olanlar, Doğu Anadolu’da toplu mezarlar, titizlikle ve milyon dolarlar harcanarak olmayan kişiler için onarılan ırza geçme adasındaki Akdamar Kilisesinde yaşananları, anlatmaktan arlanan yaşlı dede ve nenelerimizden hala yaşayanlar belki de vardır. Bu tür yaşananları Erzurumlu bir amca devamlı anlatır ve ağlardı. Yengem rahmetli, çok sinirlendiğinde, haçinli, zeytinli, mışgılız Ermeni domuzu derdi…
Bütün bunlara rağmen hepimiz Ermeni’yiz diye kocaman profesör geçinenler TV’lerde bangır-bangır bağırmakta, hiçbir adli makam da buna müdahale etmemektedir. Devletimiz üç buçuk milyon Ermeni için maç oyunu oynamakta, sahaya girecek olan Türk ve aynı millet Azerbaycan Bayraklarını Türk Polisine toplattırıp, çöpe atabilmektedir.
İktidar Partisi, olmayacak AB sevdasıyla, bizzat başbakanımız tarafından “Geçmiş yıllarda biz hata yaptık. Özellikle, Ermeniler ve Rumlara karşı yapılan yanlışlarımız olmuştur” diyebiliyor. Oysa Ermenilerin yaptıkları Rus ve Osmanlı Arşivlerine sığmamış yakılmıştır. Yunanlıların yaptıkları mezalimlerle ilgili kitaplar da az değildir. Mübadele ve tehcir ise çok net olmasına karşılık yalanla “1,5 milyon Ermeni’yi katlettik” diyerek Nobel ödülü almayı becerebilen de mevcuttur.
Sayın Davutoğlu, Ermenistan’ı ziyaretinde, diyalog kurmak neyse, “Tehcir tamamı ile yanlış bir uygulamadır. İttihatçıların yaptığı doğru değildir. Gayriinsanîdir. Tehciri hiçbir zaman benimsemiyoruz” diyor. Bu adeta bir özür dilemedir. Oradan dönüşü ile Atina’ya gidiyor, “Şimdi sıra Yunanistan’la diyalogda!” diyebiliyor.
Asala’nın daha dün 78 hariciyecimizi vahşice katlettiklerini Sayın Bakanımız bir an olsun hatırlarsa, belki daha farklı düşünebilir. Emperyalizmin yalanına Sayın Doğu Perinçek gibi karşı mücadele verebilir. “Emperyalistlerin koca yalandır” diyebilir. Toprak talebinde, tazminat talebinde bulunmayı hedeflemiş olan ve destekçileri, ‘katliam yapılmadı’ demenin suç olduğu devletlerden birisi olan, kaynağı belirsiz aşırı zenginlerin paralarının bulunduğu, İsviçre’nin Lozan şehrinde, Talat Paşa Komitesi üyeleri ve başta Doğu Perinçek, Rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Rahmetli Mehmet Gül, Yaşar Okuyan, Vural Savaş ve diğerleri dik başla, kol kola girerek, aslanlar gibi yürümüşlerdir. “Soykırım Yapılmamıştır” mesajı vermişlerdir. “Ermeni soykırımı yapıldı demek sadece Emperyalizmin koca bir yalanıdır” diye bağırmışlardır.
Yasalara hakaretten Doğu Perinçek hüküm giymiş ve para cezasına da çarptırılmıştır. İşinin takipçisi olan Doğu Perinçek davayı AİHM’sine götürmüş ve sonucu alarak Ermeni Soykırımının Emperyalizmin koca bir yalanı olduğunu dünyaya ilan etmiş ve kabul ettirmiştir. Devletin diyalog-miyalog diyerek yapmaya çalıştığını tek başına ve haklı davada dik durarak sonuca ulaşmıştır. Bence Türkiye bir nebze olsun rahatlatılmıştır. Bravo, çok yaşa Perinçek diyerek onun şuan kumpas denilen ‘Ergenekon Davası’ndan içerde olduğunu hatırlıyorum. Garip! Bu AİHM kararının, bizzat Hariciye Vekili tarafından, tüm dünya devletleri parlamentosuna taşınması gerektiğine inanıyorum. Yiğidin hakkını da yiğide verelim. Hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com