2015-2016 eğitim öğretim yılı bugün başlıyor.. Yaklaşık üç buçuk aydır başka mekânlarda hareket halinde olan öğrencilerimiz için şimdi artık okul zamanı..
“Başka mekan” derken aynı anda okul dışı zamandan; “artık okul zamanı” derken de eş zamanda okul içi mekandan resimler akar zihinlerimize.. Mekândan zamanı, zamandan mekânı ayırmak mümkün mü? Değil, çünkü; mekânın her anında var olan harekete bağlı anlar toplamıdır zaman.. Mekan ve zaman kavramlarının hacmi içinde yaşarız varoluşumuzu zaten.. Mekan ve zamanla bileşik bir anlam içerir bu bağlamda okul kavramı da..
Zihin, akıl, zeka, şuur, idrak gibi farklı adlarla tanımlansa da, her çocuk, insani varoluşumuzu duyumsatan insani yetilerle geliyor dünyaya.. Ya sonra? Sonrası eğitim..
“İnsanı, insanlara, insanlarla anlatma sanatının adı” olarak tanımlanır tiyatro.. Bir tiyatro sahnesi olan dünyamızda, “insanı, insanlığa, insanca yetiştirme sanatının tadı” olarak tanımlayabiliriz eğitimi de.. Artı, eğitimin, doğum öncesinden sonrasına insanlaşma sürecimizi içeren, kapsayan kültürel bir olgu; kültürün de, insanlığın emekle ürettiği maddi manevi değerler toplamı olduğunu ekleyebiliriz cümlelerimize.. Bu bağlamda “okul” kavramını da, toplumsal kültürle bağlantılı, bireyin yetilerini yeteneğe dönüştüren, eleştirel düşünme, sorun çözme ilk sırada olmak üzere bir çok beceriyle donatan yoğun eğitimsel emek içeren kurumsal mekânlar olarak tanımlayabiliriz..
Bireyin yeteneği denildiğinde, onun geliştirip imkan verildiğinde ulaşabileceği, ortaya koyabileceği başarılar kastedilmekte.. Bireyin başarısı, yeteneklerine dayanmakta tabiatıyla.. Dolayısıyla, bireyin yeteneklerinin ve başarım gücünün ne olduğunu anlamak ve bu gücü en çok sonuç verebilecek düzeye çıkartmak oluyor okulun temel işlevi de..
Ah, fakat her çocuk, yetilerin sahibi olarak doğsa da, öğrenci olarak yetenek ve beceri yeterliklerine ulaşamayabiliyor! Peki, niçin? Çünkü çocuklarımız, insani kalıtımla gelen özlerindeki yetilerini eğitimsel kazanımla açığa çıkartıp yeteneğe dönüştürebilecekleri “ekonomik, coğrafi, toplumsal, bireysel” fırsat ve imkanlardan yoksun mekanlarda olabiliyor veya kalabiliyor yahut bırakılabiliyor.. Tam da buradan kaynaklanıyor eğitim hakkı adına eşitlik ve adalet taleplerimiz.. Hz. Ömer’in, her zaman ve mekânda eşitliğin adaletini zihinlerimize resimleyen; “Ben hakkı adamına göre tanımam, önce hakkı tanırım sonra adamını da tanırım” yargısını ekleyebiliriz neden sonuç bağlamında adaletin eşitliği adına…
Var oluşlarında, var oluşumuzun anlamını gördüğümüz, tattığımız, kokladığımız, duyumsadığımız çiçeklerimiz, şimdi artık zamanda ve mekanda temel bir varlıksal anlam taşıyan okulda var olacaklarına göre, demek ki okullar; çocuklarımızın zaman içinde bir öğrenci olarak var oluşlarını yaşadıkları mekânlar..
Geçmişin farklı zaman ve mekânlarına ait bir çok okul fotoğrafı bulunmakta zihinsel resim arşivimizde.. Binası kiremit çatılı ve çok ağaçlı bahçesinde siyah önlüklü, mavi önlüklü, ceketli, kravatlı öğrenciler gibi mesela..
İçinde bulunduğumuz zaman diliminden ve konumlanmış olduğumuz mekânsal gerçeklikten çektiğimiz okul fotoğraflarına, bir yenisini daha ekleyeceğiz bugün..
Bugün uyanacak mesela “yaşasın okul” sevinciyle çocuklarımız.. Koşacaklar okullara “ben bir öğrenciyim” neşesiyle.. “Güvercin uçuşu” koşuşturmalar, “kanarya şakıması” konuşmalarla şenlenecek okul bahçelerimiz.. Bugün, okul bahçelerimizde umudumuzun çiçekleri gibi açarken öğrencilerimiz, açılacak okullarımız..
Bugün yaşayacaklar okullu olmanın sevincini mini mini birler.. Bugün atacaklar ilk adımlarını, ilköğretim merdiveninin ilk basamağına.. “Sizin için küçük, bizim için büyük bir adım” diyecekler bilgece.. Uyum sağlayarak elbette arkadaşlarına, öğretmenlerine..
“Gündüze güneş güneşe tarla / tarlaya başak ne güzel uymuş // Başağa buğday buğdaya insan / insana emek ne güzel uymuş // Emeğe eylem eyleme yürek / yüreğe sevgi ne güzel uymuş” diyor, “Uyum” adlı şiirinde umudun şairi Ecevit.. “Emeğe anlam, anlama sevgi, sevgiye çocuk ne güzel uymuş” dizeleriyle nazire yapabiliriz biz de umudumuz olan öğrencilerimize atıfla..
Hoş geldin ay yüzlü, gülen gözlü, şiir sözlü çocuğum.. Okuma sırası sende..
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com