Sıcak Günlerin Azizliği!

0
329

Değerli okurlarım, hangi mevsim olursa olsun hep doğayla kucak kucağıyım. Kışın çam ormanlarının içinde ve denizle karşı karşıyayım. Onlardan önemli ölçüde ilham alıyorum. Nasıl alınmaz ki? Büyüklerimizden duymuştum… İki türlü bahar mevsimi mevcuttur. Yaz aylarını müjdeleyen bahar, soğuk mevsimin habercisi bahar. Bizim bildiğimiz baharda, tabiat coşar, büyük bir canlılık göze çarpar, insanların da, hayvanların da kanı kaynar adeta.

Kış aylarının habercisi bahara gelince; onun diğer adı hazan mevsimidir. Ağaçların yaprakları dökülür, canlılığını yitirir, bir ölçüde mukadderata razı olur tabiat. Fakat çam ağaçları olduğu gibi durur nedense… Güzel ve sıcak günlerin azizliği de vardır. İnsanların “HEY-HEYLERİ” başına vurur, suç oranlarında büyük artış görülür. İşler iyi gitsin gitmesin siyasiler sertleşir, eğer futbol oynamışsa bir garip yürümeye başlarlar. Akılları hep uzak diyardadır. Seçmenler ve gazeteciler resmen azarlanır, kendilerine çeki düzen vermeleri istenir. Bu tür olumsuzluklar tesadüf değildir, hep bahar aylarına ve takip eden sıcak günlere rastlar.

Evlenmeler, boşanmalar (boşanmaktan vazgeçenler de) hamilelikler sıcak aylarda artış gösterir. Bunun sonu neye varır bilinmez. Biri çıkıp diyor ki; “KAFASI KIYAK GENÇLİK İSTEMİYORUZ…” diyor. “Rakı, bira içmenize ne gerek var ki, ahlaksız olursunuz, bol-bol meyve yiyin onlarda da alkol var. Hele daha çok üzümde… Meyve ucuz biliyorsunuz. Ama birbirine karıştırmayın…”

öcal sanat2

Sıcak günlerin avantajı kızlarımız, kadınlarımız için oldukça fazla ve tebessüm eder. Günü birlik de olsa plajları dolduranlar ya da sayfiye yerlerinde sıcakların etkisinden kurtulmak isteyenler doğal olarak rahat giysileri tercih ediyorlar. Hal böyle olunca da, iletişim, etkileşim, odaklaşım, gülüşüm, sırıtışım, derken kısa bir süre sonra da parmaklarına birer yüzük takıyorlar. Denizde top oynamaya başlıyorlar, ama bunun için yüzüklenmiş değiller.

Söylemek istediğim, yaz ayları fakir işidir derler ya, aslında herkes bu güzel günlerden yararlanıyor, en doğalı da bu olmalı. Sıcak mevsim güneşten dolayı sıcaktır. Güneş de kendisine çok yaklaşanları sevmez. Hele alkol alanları hiç…

Güneş batar, her taraf serindir, denizin o gizemli sesini duyarsınız bu anlattıklarım şairlere ilham verir. Kadehinize bulut renkli lezzet, iki parça buz ilave edin. Aceleye gerek yok, aheste yudumlayın. İki duble size inanın sağlık kazandırır. Ömrü kısaltırmış falan filan olurmuş. İnanmayın!

Rakı İçen Öldü de Su İçen Ölmedi mi?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Neden Evet Demedim!

Değerli okurlarım, bu makaleyi okuduğunuzda 2015 genel seçimleri yaklaşmış da olabilir. Muhtemelen bu seçimin üstünden aylar da geçmiş olabilir. Koşullar ne olursa olsun, emek verip yazdığım, sizlere ulaştırmayı amaçlarken dosyamda araziye uyan ve daha sonra elime geçen bu makalemin içeriğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Önemli gelişmelerden sonra (referandum, genel ve yerel seçimler olabilir) televizyonların hemen hepsinde konu ile ilgili akademisyenlerin büyük bir yalanın ve yanılsamanın etrafında dolaşıp durduklarını görüyorum. Son yıllarda ülkemizde üç önemli kavram gündem oluşturmaktadır.

Özgürlük, Demokrasi, Yoksulluk… Bu üçlü sacayağının aralarında ki ilişki son derece karmaşık ve de problemlidir. Nedense bu problemleri çözmeye çalışmıyorlar.

Öncelikle, *Demokrasi özgürlük içindir…

*Ülkemizde yoksullar özgür değildir.

*Başka şeylerle kandırıldıkları için, yoksullar ve işsizler demokrasi için oy vermezler…

*Özgür olmayan birey demokrasiyi seçemez…

*Özgür olmak için de birey olmak gerekir…

*Birey olmak için de özgür irade şarttır…

*Özgürlüğün raconunda, bireyin kendi kendisinin efendisi olması yatmaktadır…

*Cemaat ve tarikat mensupları özgür iradelerini emanete verdikleri için, demokrasi ve özgürlük bilincinden yoksundurlar…

*Ülkemiz gibi aynı paralelde seyreden ülkelerde, muhafazakârların özgürlük ve demokrasi gibi temel insan haklarıyla ilgilendiği tezi bir yakıştırmadan başka bir şey değildir.

*Muhafazakârların değişiminden yana olması doğasına aykırıdır.

*Muhafazakârlar, toplum düzeni, mülk ve zenginliğini, töre ve adetlerini, tutuculuğunu muhafaza etmek ister. Zaten onun için de onlara “MUHAFAZAKÂR”  deniliyor.

*Demokrasi ve özgürlük değişimin lokomotifidir. Muhafazakâr bu lokomotifin arkasına bir vagon olarak bağlanmaz. Referandum da ve diğer seçimlerde “EVET” oyu kullananların büyük bölümü demokrasi ve özgürlük anlayışı ortaçağ düzeyindedir.

Evet diyenler, yukarıda saydığım erdem ve nitelikler için oy kullanmadılar. İktidar partisine oy vererek, tutucu, gündelik hayatı, gelenek ve töreleri, sadaka törenlerini, muhafaza etmek için, kızları erkeklerle aynı okulu aynı sırayı paylaşmasınlar diye, genel liseler imam hatip okullarına dönüşsün diye… Valiler, kaymakamlar camilerde imamlık yapsınlar diye, işsiz öğretmenler dağlarda bayırlarda nohut kömür taşısınlar diye, en kuvvetli cemaat ve tarikatın şeyhi cumhur reisi olsun diye…

En kuvvetli cemaat timi, sağlık, sanayi ve tarımı işgal eden İslamcıların, tarikatların, askeri okulları, harp okullarını ele geçirsinler diye… Bir imamı genelkurmay başkanı yapmak için, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirmek ve böylelikle Cumhuriyet iğdiş ve kötürüm edilsin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri duvarlardan indirilsin diye erdemsizlere “EVET” dediler ve olumlu oy verdiler.

Umarım, Yüce Türk ulusu oyunlara gelmeyecek, bu gericiliğe alet olmayacaktır. Cumhuriyeti ve özgürlüğünüzü korumak adına nasıl hareket edeceğinizi tahmin ediyor ve biliyorum. Bana gelince; Hayatım boyunca onlara oyum nasip olmamıştır. Bundan sonra da aynı münhal üzere devam edecektir. “Evet” dediysem namerdim. Namert!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Rakı Denilen Meret

Öyle bir merettir ki o meret. O mereti yudumlamak için mutlaka bir neden vardır. Neden yaratmaya gerek yok. O kendiliğinden hemen ortaya çıkar.

öcal sanat5

Yeter ki masaya oturmayı ya da bir çam altını, limon altını bulun. Ondan sonra hiçbir sorun yaşamazsınız. Sorun karşınızda…

Bu meret, acıyla içilir, tatlıyla içilir. Çiğköfteyle içilir. Bu işte harika bir olay, deneyin. Kavunla içilir, peynirle içilir, ikisiyle beraber daha da iyi gider. Mutlaka denemişsinizdir. Yemekle de gider, yemeksiz de…

Sulu da içilir, susuz da zevk alınır. Sodayla da içir, şalgam suyuyla da… Gelin görün ki “anneme söz verdim ve ağzıma bile sürmedim” diyen salaklarla içilmez. Bir tek onlarla içilmez.

Doğruları söylemekte fayda var.

Günün Sözü

Bilgi ve Kültür Kadını Güzelleştirir!

Öcal’dan İnciler

Mutlu Eden Kadın Daima Güzeldir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here