Sevginin Karşılığı, Sevgidir!

0
144

Doç. Dr. Sayın Akın Çam Ve Özel Sigorta Sorumlusu Pınar Onay’a Teşekkürlerimle…

Konumuz sevgi-saygı değil şu anda. Fakat ekmek-su gibi daima ihtiyacımız olan olgudur bunlar. Hayatının sevgi ile dolu olmasını istemeyen tek insan çıkacağını sanmam. O halde; bunu gerçekleştirmek üzere ilk çabayı bizim göstermemiz gerekir. İstediğimiz sevgiyi bize başkalarının sağlamasını beklemektense, kendimiz bir sevgi kaynağı olmalıyız.

Sevgi dolu bir hayatın başlangıç noktası ya da temeli, önce bir sevgi kaynağı olma isteği, kararlılığıdır. Ne kadar çok sevgi gösterirseniz, o kadar çok sevgiye muhatap olursunuz.

Sevecen bir insan olmak sizin elinizdeyken, sevilen ve sayılan bir kişi olmak sizin denetiminizde değildir ya da olmayabilir.

Yüreğinizdeki sevgi ne kadar büyükse, ödülü de muhteşemdir. Yani kendisidir. Yüreğinizde sevgi varsa, insanlarla yaşanacak muhtemel gerginlik buharlaşacak, bu sayede stres yaşamanıza neden olacak tartışmalar da başlamadan son bulacak.

Aslında konumuz bunlar değildi ama böyle olma zorunluluğu hâsıl oldu. Nedenini izninizle anlatmak istiyorum, sevgili okuyucular…

Bir süre önce kendimde yani sağlığımda bazı olumsuzluklar hissettim. Baş dönmesi, nefes alıp vermelerde istikrarsızlık vesaire… Eşim de bazı şeyleri hissetmiş olmalı ki apar topar beni hastaneye götürdüler. Özel bir hastaneydi.

Hastaneye girdik ya bir kompleks çöktü omuzlarıma. Grip, nezle dışında hiç hastalık yaşamadım. Eski bir futbolcuyum, sporu hiç bırakmadım. Uzun yıllardan beri günde iki saat sporum vardır. Abur-cubur yemem, günde ortalama 5 adet sigara içerim, haftada iki kez bulut renkli lezzetle beraberliğim olur.

Yakın arkadaşım Sayın Süleyman Saygılı bile “Keşke herkes senin gibi olsa” demişti. Doktor olduğunu söylememe gerek yok. Konuyu dağıtmayalım. Sıramız geldi, içeriye girdim ve Doçent Doktor Sayın Akın Çam ile tanıştık. Sekreteri arkadaşımın çocuğu olduğundan torpilliyim.

Beni yatırdılar hem de 8 gün. Hastalığın adı zatürree imiş! İlk kez duymuyorum ama nereden bulaşmış anlamış değilim.

Doç. Dr. Sayın Akın Çam ve ekibi fevkalade. Sayın Akın Çam telefonla da arayarak bazı önerilerde de bulundu. Belirtmek isterim ki özellikle 35-40 yaşlarında bu hastalıktan rahmetli olanları da duyunca Sayın Akın Çam ve ekibi gözümde daha da büyüdü. Kendilerine teşekkür ederim.

Şu aşamada özel sigorta sorumlusu Pınar Onay Hanımefendi’den söz etmek istiyorum. Hastalarla yakından ilgilenerek onları rahatlatan ve ekibi ile temayüz eden Sayın Pınar Onay ve ekibinin hastaları gösterdikleri bu sevginin hem Gelişim Hastanesine hem de kendilerine çok şeyler kazandıracağı düşüncesindeyim. Sayın Pınar Onay’a ve ekibine teşekkür ederim.

Değerli okurlarım, bu iki muhterem hakkında bilgilenmek için hastaneye gittiğimde yerlerinde bulamadım. O nedenle de sevgiye saygıya geniş yer verdim. Gazetem ciddi bir gazetedir ve ben de söz vermiştim.

Gönül Köşemden

‘İyi Adamdı’ Desinler… Yeter!

Değerli okurlarım, ömrümüzü tüketirken, her şeyin istediğimiz gibi gittiğini söyleyemesek de, yaşamın güzel olduğunu söylemekten de geri durmuyoruz.

Bir yazar olarak makalelerimde, şiirlerimde ve de imha ettiğim 3 taslak romanımda da hep güzelliklerden söz etmeye özen gösterdim. Fakat öyle bir an geliyor ki, duygularınla ters düşüyorsun ve hemen yazdıklarının bazı yerlerini değiştiriyorsun.

Neden?

Üzülmeden, acı çekmeden yaşamak hiç kimseye nasip olmaz. Şayet acı çekmek, üzülmek, yalnız kalmak, kendimizi boşlukta hissetmek özgürlükse, o zaman hepimiz özgürüz.

Burada amaç, acı çekmeden, üzülmeden, kendimizi boşlukta hissetmeden özgür olmak en önemli dileğimiz olmalıdır. Bunu her zaman gerçekleştirebiliyor muyuz?

İnsanlar yedikleriyle değil, yaptıklarıyla anılırlar… Bu ne saltanat, bu ne safahat kardeşim? Hanlar, hamamlar, saraylar, özel uçaklar… Bu insanlara hakaret et, iltifat olarak kabul ederler. Bu adamların yüzüne tükür, yağmur yağıyor zannederler.

Milletin yüreğine ve mutfağına ateş düşmüşken, bu adamlar çıkıp demokrasi ve hürriyetten alabildiğine söz ederler. Aslında bu adamlara kızmak değil acımak lazım.

Neden biliyor musunuz? Ölümü düşünmeyen bu insanlara öbür tarafta soracaklardır eminim. Bunları neden yaptın? Neden bu kadar günah işledin? Benim haberim yoktu, millete iyilik olsun diye yaptım.

Ya öyle mi? Yemezler!

Güzel sözler söyleyerek, örnek olacak davranışlar sergileyerek, dostlar arasında yıkılmayacak gönül köprüleri kurarak, gıybetin, cinayetlerin, ihanetlerin, menfaat için yapılan hırsızlıkların, Allah’ı, dini, vatanı ve milleti istismar etmenin bir gün hesabı sorulacağını bilerek son nefesimizi vermeliyiz.

Toprak Ana’ya da ihanet etmemeliyiz. Yaşıyorsak onun sayesinde yaşıyoruz. Görevi çok büyük Toprak Ana’nın! O bizi terk etmiyor ve öldükten sonra da en sevdiklerimiz bizi onun kollarına bırakıyorlar. Toprak Ana bizi daima koruyor.

Topraktan çok söz ettim ya. Hemen aklıma Büyük Usta Aşık Veysel’in bir dörtlüğü geldi. Hemen sunuyorum…

Havaya bakarsam hava alırım, / Toprağa bakarsam dua alırım,

Topraktan ayrılsam nerede kalırım, / Benim sadık yarim Kara Topraktır…

Büyük Usta Aşık Veysel’i minnetle, şükranla ve rahmetle anıyorum. Yattığı yer nurla dolsun, mekanı cennet olsun.

Günü gelip bize de bir emr-i hak vasıl olduğunda, fazla şatafata gerek yok, camilerde mevlütmüş, hocalarmış, bunlara gerek yok. ‘İyi Adamdı’ desinler, Yeter! Muhtemelen bu ifade Allah’ın da hoşuna gidecektir. Böyle olsun diliyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Hastalanmak!

Her şey insanlar için diyoruz ya, hastalık da öyle. Bir anlık gaflet, kişinin ağzını, burnunu ufalıyor. Kontra yumruk almış boksör gibi nakavt oluyorsun. Sakın ola ki hastalanmayasınız. Tadınız tuzunuz kalmıyor. Hele zatürree hiç olmayın. Vücudunuz lapa gibi oluyor. Aşırı yorgunluk, kondisyon yetmezliği, sizinle kanka oluyor. Ne zaman geçeceğini de bilmiyorsunuz. Doktorlar mutlaka biliyorlardır. Yine de hastalanmayın. Benden söylemesi…

Öcal’dan İnciler
Emekçinin iyisi Onay ve Çam…

Günün Sözü
Sevgi içindeyse hiç korkma…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here