Adam, Şener Şen’in “Namuslu” filmimdeki kadar namuslu. Kamu da çok önemli bir görevde. Kendisine teklif edilen tüm rüşvetlere kapalı. Defalarca kendisine altın tepsi içinde sunulan çok büyük fırsatları “duymamış, görmemiş olayım” diye geri çeviriyor.
Gel zaman git zaman kendi akranları ve arkadaşları arasında maddi anlamda en geride kalıyor. Üstüne üstlük, çevresi, tolumun geneli kendisiyle “İşini bilmedin, bilmiyorsun” diye alay ediyorlar. Maddi sıkıntılar, çevrenin alayı bizim namuslunun canına tak ediyor…
Namuslu adam sonunda bir psikologa giderek uzun-uzun durumunu anlatıyor ve “Ben namuslu olmaktan yoruldum hatta bıktım. Ben şerefsiz olmak istiyorum, lütfen beni tedavi edin” diyor. Uzman psikolog adama “şerefsizliğin bir tedavisi ya da ilacı yok. Sizin düşündüğünüz şekilde ben sizi bugünden yarına Şerefsiz yapamam” şeklinde konuşuyor.
Namuslu adam psikologa ısrar edince, Uzman psikolog size bu konuda sadece bir önerim olabilir o da şudur: “Sabah uyanır uyanmaz evde boy aynasının önüne geçip ‘Ben şerefsizim, Ben şerefsizim’ diye kendinize sürekli telkinde bulunun. Bunu makam odanızda kimsenin olmadığı anlarda devam ettirin. Akşam eve geldiğinizde yatmadan önce yine boy aynası önünde ‘Ben şerefsizim…’ telkinini sürdürün. Belki bu telkinleriniz bir süre sonra zihninizde yer eder ve gerçekten şerefsiz olursunuz” diye konuşur…
*Başlar Telkine…
Bizim namuslu öneriyi kabul eder. Akşam eve gelir gelmez, geçer boy aynasının karşısına ve başlar “Ben şerefsizim” telkinine. Namuslunun telkini evde, makam odasında günlerce sürer. Fakat adamda şerefsizlik meyilli hala yoktur. Günlerden bir gün, namuslu adam akşam evinde telkinini yaparken durum eşinin dikkatini çeker. Kadın eşini bir süre sessizce gizliden izledikten sonra kocasına ne yaptığını sorar. Namuslu durumu karısına açıklar. Esasen namuslunun eşi de ekonomik sıkıntıdan, eşinin iş bilmezliğinden şikâyetçidir.
*Kendini Yorma Hayatım…
Kadın bir süre düşündükten sonra eşine sorar; “Şimdi, sen şerefsiz olursan yeni bir alabilecek miyiz?” Adam “Evet” der. Kadın bunun üzerine peş peşe sorularını sıralar.“Pırlantalarım, kolyelerim, bileziklerim ve altın setlerim de olacak mı? Ben ayrı sen ayrı sıfır km. otomobillere sahip olacak mıyız? ABD, Canada, Havai Adaları ve Rusya’da tatil yapabilecek miyiz? Hem sahilde, hem yaylada ayrı ayrı yazlık evlerimiz olacak mı? Bankalarda, TL ve döviz hesaplarımız olacak mı? Evimizde aşçımız, hizmetçilerimiz ve bahçıvanımız olacak mı?”
Namuslu adam karısının bu ve benzer sorunlarının hepsine “Evet” diye cevap verince, kadın çok mutlu olur ve bir an önce ekonomik manadaki refaha ulaşmak için eşine döner ve onu tam anlamıyla motive etmek için “‘Ben şerefsizim, Ben şerefsizim’ diye söylenerek kendini yorma hayatım. Sen zaten şerefsizsin” der…
*Banka Danışmanı
Bir banka danışmanı, yol kenarındaki ovada koyun otlatan çobanı görüp, otomobiliyle çobana yanaşmış.
“-Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir tanesini verir misin?”
Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış,
“-Tamam” diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS´ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 Excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş,
“-Tam olarak 1586 adet koyunun var” demiş.
Çoban
“-Doğru” diye cevap vermiş,
“-Koyununu alabilirsin.”
Genç adam koyunu almış ve jeep’inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç adama dönmüş.
“-Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verir misin?” diye sormuş.
Adam,
“-Evet neden olmasın” diye yanıtlamış.
“-Sen Dünya Bankası’nda Danışmansın” demiş çoban.
Adam sormuş,
“-Nasıl oldu da bildin?..”
Çoban;
“-Çok basit” diye cevap vermiş.
“-Buraya çağrılmadan geldin, bu bir… İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!”
*Bankacılar Kesin Bizi Bulur!…
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avustralya’da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Pencereden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı. Sessizliği pilotun anonsu bozdu: “Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız…
Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız.” Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak.”
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı. Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı;
“Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?”
“Hayır, sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?”
Adam endişeyle yine sordu: “Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?”
“Özür dilerim canım, onu da ödememiştim.”
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. Aferin Karısı şaşkın, korkarak sordu:
“İyi misin tatlım?”
“Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar kesin bizi bulacaklar!”