Ve Sonunda CHP’nin İskenderun Adayı Belli Oldu, Sayın Şahutoğlu… Başarılar Diliyoruz Yolu Açık Olsun. Darısı Arsuz Adayının Başına…
Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Şu anda “kimin yerinde olmak istemezsin” diye sorsalar “CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerinde olmak istemezdim” diye yanıt verirdim. Çünkü adamcağız içten dıştan baskı altında; Aday adayları aday olmak için her türlü baskıyı uyguluyor. Başta “oy vermeyiz” tehdidi ile. Bu yetmezmiş gibi bir taraftan da diğer partililerin ağır sözlerine katlanmak zorunda kalıyor. Ne demek bir liderin diğerine “senden bir halt olmaz” demesi. Bilgisayar bile hata verdi “argo bir söz bu” dedi. Yakışıyor mu kocaman adamlara böyle sözler kullanmak valla sırf bu üslup yüzünden siyasetten ve siyasilerden uzak durmaya çalışıyoruz.
Ve Sayın Kılıçdaroğlu’na sanırım şimdide Arsuz belediye başkanı Nazım Culha için baskı uyguluyorlar. Oysa halk kesinlikle Sayın Asaf Güven’i istiyor. Her iki adayda geçmişte denenmiş. Asaf Güven kesinlikle deneyler sonucu daha çok istenen ve özlenen aday ve ne hikmetse önce kazanmış göründü sonra ne olduysa oldu şu ana dek kesinleşmiş bir şey yok ortada.
İnsanlar çok tedirgin, sinirli, üstelik CHP’nin şansı Asaf Güven’e bağlı görünüyor, burada bir yılı geçkin gözlemlerim ve duyumlarım sayesinde bunları söyleyebiliyorum. Her iki aday değerli ancak halkın gönlü diğerinde yapılacak şey basit, kamuoyu yoklaması çekmişseniz bunu sizde bilirsiniz. Neyse bizde baskı uygulamayalım ve sabredelim. Ama oyunlarla iş bozmak hiç kimseye yakışmaz onu da söyleyelim. Ve Hipokrat yemini etmiş insanlar yeminlerine her konuda sahip çıkar diye düşünüyorum.
İskenderun adayımız Sayın Yılmaz Şahutoğlu ise tamam, gönül rahatlığı ile gidip oyumuzu verebileceğimiz sağlam bir aday. Şimdi üzerimizden bir yük kalktı ne de olsa çoktan beri kerhen oy veriyorduk ama şimdi içimizden geldiği gibi vereceğiz çok şükür.
Ve şimdi Sayın Yılmaz Şahutoğlu hakkında ufak bir bilgi vermek istiyorum. Dün görkemli bir törenle halkın karşısına gelen Sayın Şahutoğlu halaylar ve davul zurna eşliğinde karşılandı. Uzun zamandan beri halkın içinde olan Sayın Şahutoğlu’nun da Hipokrat yeminine güveniyoruz. Ayrımsız, gayrımsız, kayırmasız, yandaşız, adil, şeffaf bir politika izleyeceğine inanıyoruz. Yolu açık olsun.
Yılmaz Şahutoğlu Kimdir?
Yılmaz bey, 25.11.1971’de Samandağ’da dünyaya gelmiş İlk, orta ve lise eğitimini Antakya’da yapmış. Daha sonra 1989-1995 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini tamamlayarak Tıp Doktoru olarak mezun olmuş. 1996-2001 yılları arasında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanlığı alanında eğitim almış. İstanbul’da görev yaptıktan sonra 2001 yılında İskenderun SSK Hastanesi’nde göreve başlamış, 10 yıl kamuda hizmet verdi. 2011’den beri siyasetin içinde olan Sayın Şahutoğlu önceki seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı oldu. Evli ve iki çocuk babası olan Şahutoğlu halen İskenderun’da özel bir hastanede mesul müdür ve başhekim olarak çalışıyor. Onu tanıdığımız günden beri toplumsal ve siyasi çizgisinden ve alçak gönüllüğünden, güler yüzünden ki bu çok önemli ödün vermediğini gördük. Sayın Şahutoğlu’na gönülden başarılar diliyoruz.
Ve sevgili okuyucularım. İnsanları karalamak çok kolay ancak bunun vebali çok ağırdır. Her koşulda duygudaşlık yapmak daha az hata yapmamıza neden olur unutmayalım. Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, her zaman ayrımsız gayrımsız. Yase
& & & & &
Önce Kendi Çizgini Uzat
Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye: “Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.
Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım.”
Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak, “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.
Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.
Öğrenci utana sıkıla, “Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi: “Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir…”
& & & & &
Her yaş ve meslek için geçerli bir öykü, özelikle siyasilerin bunu iyi okuması gerekir diye düşünüyorum…
Günün Şiiri
Bağlanmayacaksın
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
Can YÜCEL
Kayıp Çocuk
Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
Unutayım bir anda her şeyi,
Nerde oturduğumu,
Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.
Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
İlk defa görmüş gibi dünyayı,
Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
Hatırlamam artık garipliğimi?
Can YÜCEL
Günün Fıkrası
Büyük Laf
Misafirlere Temel’in akıllandığını kanıtlamak isteyen babası: “Uşağum Temel, hadi emicelerine büyük bi laf et da, senin ne kadar büyuduğuni görsunlar.” Küçük Temel tek kelimeyle cevap vermiş: “Fil.”
Günün Sözü
Okuma ruhu yüceltir…
Voltaire
İyi görüneceğine, iyi ol…
Sallust
Tenkit kolay, sanat güçtür.
Destouches