“Sarı Gelin” Türküsü bir Ermeni kızı için dizilmiş dizelerdir. Kars ve yöresinde dillere destan olmuştur. Ermenilerin kendilerinin yaptıkları katliamı örtmek için, bazı guruplarca köprü olarak kullanılmak istenmiştir. Hrant Dink’in öldürülmesi ile binlerce kişinin “Hepimiz Ermeni’yiz” diye protesto yürüyüşü ile katılanların çoğunun akademisyen oluşu, dikkati şayan olmuştur. 1915’in yüzüncü yılında ABD, AB ve Rusya’nın da katılımı ile katliam yasasını tanıyan 36 ülke tanımayan ise 156 ülkedir.
Yapmadığımız, adına türkü söylenen, hepimiz Ermeni’yiz diye bağırılan meselenin aslı; malum olduğu üzere, savaş halindeki bir imparatorluğun vatandaşlarından, Millet-i sadıka olarak bilinen Ermenilerin, ABD, Fransa ve İngiltere’nin kışkırtması ile isyan çıkarmalarıdır. Devletin, isyanı önlemek için bunları, ülkenin daha verimli olan diğer bölgelerine, o şartlarda kendi imkânları ile göçe tabi tutması, yani tehcir olayıdır. Bu göç olayında taşınanlara en verimli topraklar verilmiş, o şartlarda hepsine iş kurmaları için, karşılıksız kredi de verilmiştir.
İşin aslı bu olmasına rağmen bir asırdır yabacıların desteği ile gündeme getirilerek, “Türkiye’den toprak ve tazminat koparılması” haline dönüştürülmek için çalışılmaktadır. Bunun için, ASALA ile 78 diplomatımız öldürülmüş, Çatlı ve ekibinin bunu etkisiz hale getirmesi ile içerden de destek bulacak olan Marksist bir örgüt PKK onun yerine ikame edilmiştir. Bu kanlı örgütünde 35 yıldır 40 bin kişinin katli ile birkaç devlet kuracak kadar ekonomik kaybımıza neden olmuş, hala devam etmektedir.
Hal böyle iken, biz ne yapmışız. Etliye sütlüye karışmadan hiçbir tepki göstermeyip iyi ilişkiler içerisinde halledelim diye her yıl ABD soykırım demedi diye alkış tutmuşuz. Neden çekiniyoruz? Onların yaptıklarına karşı bizim horozlanmamız gerekirken, adamlar Azerbaycan’ın 5/2 toprağını işgal etti, 870 kişiyi de Osmanlı döneminde olduğu gibi hunharca katletti. Anlamak mümkün değil ama Orhan Pamuk gibi birine “1,5 milyon Ermeni ve Kürt katliamı yaptık” iftirası karşılığı, Nobel Ödülü verilmiş. İhanetten dolayı sınır dışı edilmesi gerekirken, devlet tarafından taltif ve takdir edilmiştir. Birkaç üniversitede Soykırım Sempozyumu yapılmış, hepimiz Ermeni’yiz diye bağırtılmış, tüm TV’lerden aylarca Ermeni oturum ve programlarına ses çıkartılmamıştır. Sarp sınır kapısı açılabileceği söylenmiş, Türkiye’de oynan maçta Türk ve Azerbaycan Bayrakları toplanarak çöpe atılmış, Erivan’da ise Türk Bayrağı yakılmıştır. Yapılmadığı halde, çözüm için, yapılmayan katliam için özür dileme ve katliamlara uğrayanların torunlarına yer ve tazminat ödenebileceği en yetkili ağızlardan söylenmiştir.
Ama yüreğimizi soğutan gelişmeler de olmuştur. Dönemin Belediye Başkanı Mete Aslan, bu yalana karşı sahilimizde ‘Fransa Mezalim’ Anıtı yaptırmıştır. Kendisini tebrik etmişizdir.
“Biz katliam yapmadık, Vatanımızı savunduk. Ermeni Katliamı Avrupa’nın yalanıdır” diye yasak olmasına rağmen, Doğu PERİNÇEK, Merhum Cumhurbaşkanı Rauf DEKTAŞ, Merhum MHP Milletvekili Mehmet GÜL, Bakan Yaşar OKUYAN ve Yargıtay emekli Başsavcısı Vural SAVAŞ, Lozan’da yürüyerek protesto etmiş ve ceza almışlardır. Ancak (AİHM) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu isimleri haklı bularak “Soykırım yapılmamış Vatan savunulmuş” kararını vermiştir. Bu en büyük koz olan kararla hiç ilgilenen olmamıştır.
Üniversitede araştırmacı olarak görev yapan ve Rusya’nın arşivlerinin altını üstüne getirip soykırım yapılmadığını belgelerle ispatlayan Mehmet PERİNÇEK’in belge ve kitabı ile ilgilenilmemiştir ve görevinden alınmıştır. Devletimize karşı yapılan bu çirkin iftira ve yalandan dolayı, çaba gösteren ve karşı koyan vatanseverleri, şahsım ve benimle paylaşanlar adına şükranlarımı sunuyorum.
Bu gerçek bilgi ve belgeleri baz alarak, Ermeni arşivlerini de karıştırıp, “Ermeni Soykırımı yapılmadığını” ortaya çıkaracak Yiğitler ve Aslanlar vardır diyerek, hoşça kalın Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com