Bugün sansürün kaldırılışının 106. yıldönümü! 24 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilamıyla birlikte, bir nebze de olsa basının üzerindeki baskıların sona erdirilerek, sansür belası kaldırıldı.
Sansür, Ortaçağ karanlığının ve zihniyetinin kalıntısıdır. Tek adam ve onun çevresinde toplanan bir avuç çıkar gruplarının yönettikleri diktatörlük rejimleri…
Yasadışı uygulamalarını örtbas etmek amacıyla kendilerine karşı tehlikeli saydıkları, düşünce, uyarı ve eleştirilerin halkla paylaşılmasını engellemek isterler. İşledikleri haltlarda foyalarının ortaya dökülmesinden rahatsızlık duyarlar.
“Yıldırma, sindirme, işkence hatta öldürmeye” kadar varan insanlık dışı önlemlere başvurmaktan kaçınmazlar. Yasa dışı olan her şeyi mubah sayarlar. Yeter ki, imal ettikleri “pis kokular” etrafa yayılıp çıkmasın. “Düşün ama düşüncelerini başkalarıyla paylaşma. Üç maymunu oyna, görmemezlikten gel, kulağını tıka ve dilini tut” dayatmaları…
Ortaçağ karanlığının zihniyetini yeniden hortlatmak isteyenler, öyle anlaşılıyor ki, 21. yüzyılın dünyasında yaşadıklarının farkına varamamışlar. Deve kuşu misali, kafalarını kumdan çıkarıp hangi çağda yaşadıklarını öğrenmeyi bile akıl edemiyorlar.
Her şeyin ortaya döküldüğü, gizliliğin bertaraf edildiği yaşadığımız bilgi ve iletişim çağına rağmen, sansür anlayışı hala varlığını sürdürmeye direnmektedir. Ama nafile, çırpındıkça batıyor.
Artık hiçbir yasa dışı faaliyet, gizli saklı kalmıyor. Gizli tutulmaya çaba gösterilse de eninde sonunda gün yüzüne çıkıveriyor.
Özgür düşüncelerin imdadına yetişen iletişim teknolojisinin karşısında sansürün savaşacak gücü kalmamıştır. Çünkü yaşanan olaylar ne ince ayrıntılarına kadar dünyanın öbür ucuna bütün çıplaklığıyla anında ulaşabiliyor.
Sansür tarihinin hiçbir döneminde uzun süre etkisini kalıcılığını sürdürmemiş, özgür düşüncelere boyun eğmek zorunda kalmıştır. Sansür, hiçbir zaman bir baltaya sap olamamış, sapı elinde kalmıştır.
Sansür, düşüncelere uygulanmak istenen bir ambargodur ama özgür düşünceler bir yolunu bulur.
Bu devirde objektiflik çerçevesi içinde kamu yararı adına serbestçe tartışıp doğruları ve gerçekleri ortaya çıkarmak suç sayılıyorsa, sansüre can simidi gözüyle bakanlar pes etmeye mahkûmlardır.
Gün gelecek devran tersine dönecek. Özgür düşünceler “özgürleştiğinde” sansürün inine girilerek yasaklanacak. Sansürle mücadelede “durmak yok, yola devam!”