İnternet ve televizyon gibi sanal ortamdaki ürün tanıtım ve alışverişlerinde “hileli satışa” dayalı bir sahtekârlık ve dolandırıcılık furyası almış başını gidiyor.
Hilekârlığın bol olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sahteciliğin ardı arkası kesilmiyor, azdıkça azıyor. Gün geçmiyor ki “yeni icat” sahtecilik olaylarıyla karşı karşıya kalmayalım. Özellikle “gıda ve sağlık” alanlardaki “sahte bal, sahte içki, sahte lokum, sahte cinsel uyarıcı ilaçlar, sahte çikolata, sahte peynir, sahte sucuk…” listesi uzayıp gidiyor. Hileciliğin neredeyse el atmadığı, girmediği sektör kalmamış.
Vatandaş şaşkınlık içerisinde, kime neye güveneceği konusunda kafası karışık! Yapılan araştırmalara göre sayısız yöntem kullanılarak ilginç hileler saptanmış. Sanal alemdeki tanıtıcı reklamlar, birer “mayın ve buby” tuzağına dönüşmüş durumda.
Yetkili ve ilgili ağızlardan gıda maddelerine eklenen kimyasal madde içerikli katkı maddelerinin insan hayatını tehlikeye soktuğu belirtiliyor.
“Gıda kodeksine uygun üretilmeyen insan sağlığını tehlikeye sokan gıda ürünlerini üretenler için taklit ve tağşiş (aldatma) fiilli eylemli risk oluşturan ürünlerin imha edileceği ve idari para cezalarının ağırlaştırılacağı” gündemdeymiş.
Hileli ürünlere karşı caydırıcı önlem olarak idari para cezasıyla geçiştirmek çözüm değildir. Parayı ödeyen yine bildiğini okumaya, hileli ürün satmaya devam edecektir.
Saf ve bilgisiz vatandaşlar, sanal âlemdeki reklâmlara kanarak alış verişini yapıyor. Bu durumda halkın boşa giden parasını ve sağlığını kim koruyacak? Sözde ürün iadesi güvencesi verilen 70-80 liralık hileli ürünlerin parasını iade almak için başvurmaktansa, vatandaş hakkından vazgeçmek zorunda kalıyor. Çünkü “astarı yüzünden daha pahalıya” patlayacağını biliyor.
Böylece binlerce tüketicinin aldatılmasından elde edilen paralar satanın cebine iniyor, yanına kar kalıyor. Sonuçta “mağdurlar ordusu” yaratılıyor.
Para cezalarıyla caydırıcılık geçici ve etkisiz önlemlerdir. Yasalardaki boşluklar, hileler açık kapı bırakmaktadır. Bu şarlatanlarla baş etmek sonuçsuz kalıyorsa, kesin ve kalıcı çözümlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Zira gasp edilen paralar bir yana, insan sağlığı üzerinden tehlikeli ve sakıncalı oyunlar oynanmaktadır.
Bu işin gittikçe tadı kaçıyor. Artık “Sahtecilik ekonomisi”ne dur demek ve bu fırsatçılara göz açtırmamak için harekete geçerek duyarlılık göstermenin zamanıdır.