Aziz İskenderunlu hemşerilerim, çocukluk yıllarımdan beri, bu şehir “Akdeniz’in İncisi” olarak bilinirken, güzel Amanoslar’ın yamaçlarındaki 13 taş ocağı ile ne hale geldiği yürekler acısıdır. 2004 yılından bu yana İs-Der Başkanı olarak on yıl imza kampanyaları ve İskenderun Gazetesinde köşemde devamlı dillendirdiğim bu konu maalesef sonuca varmadı. Defalarca yazılarım ve uyarılarım arşivdedir.
Sahipsiz şehir İskenderun’da çocuk ya da torununuzla gezerken, ucube görüntü veren yamaçlar için, “Baba, Dede niçin böyle oldu? Hiç görmediniz mi? Neden müdahale etmediniz?” sorularına muhatap olursunuz diyerek, yazılarımı sahipsiz şehir olarak noktalamıştım.
Ama göz görüyor, yürek dayanmıyor. Duramadım, kerelerce uyardım, sonuç alamadım, Tehlike geldi çattı!
2011 seçimleri arifesinde ben dahil Milletvekili Aday Adayları ve sivil toplum kuruluşları ile Karayılan, Azganlık, özellikle Sarıseki ve Denizciler Belde halkı ile büyük bir protesto mitingi düzenlenmişti. Ben ve diğer aday adayı arkadaşlarda birer konuşma yapmıştık. Sonuç yok. Ne idi bu? Sıkı duralım, Çin teknolojisi ile ve oradan getirilecek kömürle çalışacak Termik Santral bacasından çıkan Kanserojen ihtiva eden Baca küllerinin depolanması.
Deniz ve sahili, çevrede hiçbir yer kabul etmemişken Akarca Köyü karşı mahallesi Kuyulargediği denilen ve mahalleye 200 metre mesafede bulunan doğal vadiye orman da katledilerek büyük bir kül deposu baraj yapılmıştır. Buraya şekil olarak lazımeye uymak için yapıldı kesinlikle depolama yapılmayacak denmişti. Üç yıl geçti ve başladı her gün dev araçlarla üstü dahi kapalı olmadan kanserojen ihtiva ettiği bilinen ve söylenen küller devamlı baraja dökülmektedir.
Şimdi, yılın 6 ayının acımasız estiği Yarıkkaya Fırtınaları ve aşırı yağışların Sarıseki’yi üç beş defa bastığı, daha iki yıl öncesi İsdemir Taş Ocağının ince kumlarının yağışla İskenderun-Adana Karayolunu sel baskını ile kapattığı hatıralardadır.
Rüzgârla ya da başka bir tabiat olayı ile atmosfere yayılacak bu küller, Payas’tan İskenderun’a hatta Arsuz’a kadar olan alanı etkisi altına alacaktır. Bu durum özellikle Değirmendere, Peynirlik, Esenbek, Kaledibi, Yonsul, Ecevit Mahallesi, Bedrik, Kırmızıtarla, Haymaçınar, Kösrelik ve Alan’da yaşayan yaz sezonu elli binin üzerindeki nüfusun güzergâhındadır ve son yıllarda sebze ve meyve ağaçlar dahi, değil kül Sarıseki Boğazından gelen baca dumanı ile yanmakta ve çürümekte olduğu bilinmektedir.
Buna sebebiyet veren, görmezden gelen, göz yuman ve bizzat rıza göstererek izin veren Bölge belde, köy ve şehir yetkililerinin tüm uyarılara rağmen ne yaptıklarını anımsatırım ve görmelerini öneririm. Amaç sadece insan hayatı ve güzel İskenderun’umuza sahip olunması ve gerekli tedbirlerin alınmasıdır, tehlikenin durdurulmasıdır.
Acımasızlık yerinde görülmelidir diyerek, her zaman olduğu gibi, hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
nurettincan1071@hotmail.com