Yıllardır İskenderunluların en büyük talebi olan ve geçtiğimiz günlerde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş tarafından yeniden gündeme getirilen İskenderun’un ‘Serbest Bölge’ ilan edilmesi konusu hakkında görüşlerini aldığımız Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Suzan Şahin, bu konuya herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi.
Konuşmasını, konuyu yeniden gündeme getirdiği ve bu yönde çaba gösterdiği için Başkan Savaş’a teşekkür ederek başlayan Milletvekili Şahin, muhalefet milletvekilleri olarak, iktidarın Hatay’a yatırımları konusunda bir çok kez meclise önergeler, kanun teklifleri verdiklerini, yaptıkları meclis konuşmalarında sürekli taleplerini yinelediklerini kaydetti.
Hatay’a ilişkin geleceğe dönük bütüncül planlamaların yapılması gerektiğini ifade eden Şahin; “Serbest bölge sadece bunlardan birisi. Yüce Atatürk Kurtuluş Savaşı’ndan çıkıp, fakir, yoksul, yorgun haliyle bile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuş ve 13 yılda da ciddi devrimlere imza atmış bir liderdir. Ya O’nun milyonda biri kadar olun! O zamanlar bile serbest bölge konusunu dillendiriyor. Hatay Anavatan’a katılmadan, katılacağını öngörüyor, katıldığı noktada Hatay’da yapılması gereken dev adımlar ne olmalı onu konuşuyor. Burası serbest bölge olmalı diyor. Türkiye’de ilk olacak serbest bölge olarak burayı tayin ediyor, dönemin başbakanına talimat veriyor. Sayın İsmet İnönü birtakım keşifler yapıyor. Hatta 1956 yılında, bütün bölgelerden önce İskenderun’un ilk serbest bölge olması, bakanlar kurulu kararı ilan ediliyor. Maalesef o zamandan bugüne Hatay’ımıza kimse ciddi anlamda sahip çıkmamış.
Serbest bölge konusuna herkesin yeniden dört elle sarılması lazım. Çünkü bu serbest bölgenin avantajları var. Kurumlar vergisine, gelir vergisine %100 istisnası var, muhtasar ödemesi muafiyeti var, KDV muafiyeti var. Serbest kar transferleri var, gümrük vergisi muafiyeti var, kaynak kullanımı destekleme fonu muafiyetleri var. % 3’de olsa ciddi bir etki yaratıyor ve ucuz enerji kullanımı söz konusu olacak. Tüm bu sağladığı avantajlar dikkate alınarak her şeyden önce olması gereken İskenderun’a Serbest Bölge hakkının teslim edilmesi lazım. Hatay hakkını iktidardan istiyor. Her konuda istiyoruz” dedi.
Hatay’ın yıllardır, hak ettiği oranda yatırım alamadığını da dile getiren Şahin; “Burası Türkiye’ye, sanayide, ticarette, ihracatta, ithalatta, tarımda, turizmde aklınıza gelecek her konuda ciddi katkılar sunan bir il ve Türkiye’nin 7. sırada en büyük vergi veren ili konumunda. 2018 yılında, Türkiye’nin 5 ve 7. en çok vergi veren ili konumunda olmuş ancak 56. sıradan daha yukarıda hizmet alamamış, şimdi ise 78. Sıradayız, geriye düşüyoruz her yıl. Verdiğimiz vergiye göre 78. sırada yatırım alan iliz, sondan 4.yüz. Mutluluk sıralamasında da öyleyiz, işsizlik sıralamasında da, icra dosyaları konusunda da böyleyiz. Her şey geriye gidiyor, herkesin bu konuya sıkı sıkıya sarılması lazım.
Hatay olarak 7. sırada vergi veriyoruz diyoruz ya ortalama 11 yıllık süreç içerisinde yatırım ortalamamız yüzde 2.8 civarında. Bu trajikomik bir durumdur. Ben bu kadar bir vergi veriyorum verdiğim vergilerin %97’si yok! Bu %97 nereye ve kimlere gidiyor, hangi illere yatırım yapılıyor? Bazı örnek iller var 10 milyar vergi ödeyen 20 milyar yatırım alan! Böyle örnekler de var, ödediği vergilerin üstünde rakamlarla yatırım alan illerimiz var. Peki onların bizden farkı ne?” şeklinde konuştu.
İlimize yapılan yatırımların da plansız olduğunu öne süren Vekil Şahin; “Buradaki yatırımlar noktasında da darmadağınık, plansız, programsız yatırımlar bu şehrin çevresini, doğasını, havasını, suyunu yok eder konumda yok eder konumda planlanıyor. Bunların da doğru düzgün bütüncül planlamalar ile yapılması gerekiyor. Burada kaç tane liman olmalı, kaç kilometre aralıklarla olmalı, denizdeki yapılanması, projesi ne olmalı, nasıl olmalı, bütüncül planlarla ortaya konmalı, talip olanlar o bütüncül planlamanın dışına çıkmadan yatırımlarını yapmalı. Ama bizde öyle değil, her fabrikanın bir limanı, her fabrikanın bir enerji santrali olmaya başladı. Ekolojik dengeye, çevre katliamına izin vermeyecek, dengeli bir şekilde yapılması lazım dolgu alanlarının. Hunharca yapılması, gerekli fizibilitenin yapılmadan yapılıyor olması ve buna emsal teşkil eder faaliyetlerin gerçekleşmesi emsal olacak bakanlık kararlarının yer alması devamının da geleceği anlamında kötü müjde veriyor bize.
Siz bir planlama yaparken bir limanı yapacaksanız, bir iskeleyi dolduracaksınız, orada daha önce faaliyet gösteren işletmelerin de menfaatini etkilemeyeceksiniz, zarar vermeyeceksiniz, onların rekabet şansını ortadan kaldırmayacaksınız, tekelleştirmeyeceksiniz. Dolayısıyla bu rekabet şansını yakalayabilmek için aynı adımları diğerlerinin de atması gibi bir sonuç doğuyor. Bunların tamamı, keyfiyete dayalı, ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile gelişiyor. Her şeyden önce bu beni bir vatandaş olarak çok üzüyor, milletvekili olarak da omzuma sorumluluk yüklüyor. Ama biliyorsunuz ki muhalefet olarak, mecliste de, burada da, çoğunluk bize ait olmadığı için sadece tarihe not düşer konumda oluyoruz. Bu konuda sivil toplum örgütleri, bürokrasi, belediyeler, basın yayın kuruluşları, vatandaşlarımız aynı sesi çıkarırsak belki kulakları duyar, belki bu ses çığlık olur, bu çığlığımıza bir dönüp bakarlar” dedi.
Serbest bölge dışında farklı yatırımlara da ihtiyaç olduğunu, deniz kenti olan İskenderun’un denizden daha çok faydalanması gerektiğini ifade eden Şahin; “Bizim burada başka yatırımlara da ihtiyacımız var. Burası bir liman şehri evet ama aynı zamanda yayla şehri, deniz şehri. Deniz kıyısı olan 5 ilçemizde Erzin Burnaz plajı dışında başka bir plajımız yok. Her taraf deniz ama denize giremiyor insanlar. Biz Büyükşehir olarak bazı çalışmaları yapıyoruz, Dörtyol’da, Payas’ta bir plaj çalışması yapıyoruz ama bugüne kadar olmayışı büyük bir hüsrandır aslında. Bu şehirde insanlar denizi seyrediyor ama denize giremiyor. Butik plajların da sık sık yapılması lazım, büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Deniz sporlarını geliştirecek, denizciliği geliştirecek, deniz canlılığını çoğaltacak ona ait projelerin gerçekleşmesi lazım. Deniz Ticaret Odası’nın bilime dayalı, ayakları yere basan çok güzel raporları, önerileri var, birileri buna kulak vermeli, iktidar bunlara kulak vermeli. Bir tarım şehriyiz ama bugüne kadar bir sulama kanalımız olmadı, içme suyu barajımız yok. Cazibeyle su dağıtıyoruz memleketimizde ve bu oldukça pahalıya mal oluyor. Maliyetlerimiz düşerse su ücreti de düşecektir. Belediyelerden, akaryakıt ve elektriğin KDV’sini, vergilerini almayın belediyeler bu konuda hizmet yapabilsin, daha ucuza su verebilsin, daha ucuza ulaşım sağlayabilsin.
Bu şehre özel yatırımların gelmesi için tüm bürokrasiye, sayın valimize, sayın kaymakamlarımıza, belediye başkanlarımıza, iktidar-muhalefet tüm milletvekillerimize buradan çağrı yapıyorum. Lütfen herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin, Hatay’ımız hak ettiği yere gelebilsin” diye konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)