Değerli Okurlarım, renk aşkını anlatırken neredeyse edebiyatçı olacaktım. Ufak tefek eksikliklerimiz olursa, bunu “METAL YORGUNLUĞU”na bağlanmayın. Birileri duyarsa halimiz harap. Aslına bakarsanız bu metal yorgunluğu hiç de imrenilecek bir şey değil. Nereden çıktı şimdi…
Siyasi literatürde özümlenmiş şöyle bir ifade vardır. SEÇİMLE GELEN, SEÇİMLE GİDER. Seçimle gelen, keyfi olarak yada KHK ile gönderiliyor veya istifaya zorlanıyorsa, burada biraz düşünmek gerekmiyor mu? Ya önemli suiistimalleri vardır ya da gülenlerden birisidir. Bunun metal yorgunluğu ile uzaktan yakından bir ilgisi olduğu düşünülemez. İtibarları, prestijleri sıfırlanan o kişilerin yan-yan yürüyenin hakkında söyleyecekleri bir şey yok mudur?
Bunları söyledikten sonra, evvelsi gün sunduğum Mevlana’nın dizelerini yinelemek, sizlere sunmak istiyorum. “Eğer sana bir diken batmışsa, / Bil ki onu sen dikmişsindir… Şayet yumuşak ve latif kumaşlar içindeysen, / O kumaşı sen dokumuşundur…”
Ne kadar doğru ne kadar ibret verici bir deyiş değil mi? Benim renk aşkıyla bağım vardır da, siyasetle aram hiç de iyi değildir. Hiçbir siyasi partiyle bağımda bulunmamaktadır. Sadece Devrimciyim O Kadar! Bana ait olan bir ifadeyi de söylemeden geçemem.
“İnsanlar en iyi, en güçlü dönemlerinde, büyük yanlış yaparlar…” Öyle yanlışlar yapılıyor ki; izahı güç yanlışlar ve milletle adeta alay ediliyor. Dikiş tutmaz artık, Yemezler! Her insanın gönlünde bir aslan yatar, herkes farklı düşünebilir, bunlar bizim doğamızda vardır. Bu hür düşüncedir, gündem oluşturan şey metal yorgunluğu değildir, onunla alakası yoktur.
Şöyle düşünelim. Birbirinden tamamen ayrı düşünen binlerce insanın, bir gün aynı duygular içinde ve aynı renklerin coşkusuyla, aynı yerde görebilmek mümkün olur mu? Aynı renk formalar, flamalar, kıyafetler kuşanarak maçtan saatlerce önce aynı stadın kapısı önünde sloganlar atarak toplanmaya başlarlar. İşte burada gözle görülemeyen çok önemli mesajlar vardır.
Çünkü burada dil, din, ırk, mesajlar, çirkinlikler yoktur. Herkes birbirine güzel gözükür, kalpler aynı renkler için atar, slogan atarken sesler kısılır. Ufak tefek zayiatlar da verilir. Kısa süre önce birbirini tanımayan bu insanlar, renk uğruna takımlarına destek verirler. Allah ne verdiyse yeşil zemine gönderirler.
Biz buna renk aşkı diyoruz. Renk aşkı parayla satın alınmaz. Onun okulu da yoktur. Renk aşkı kişinin kendini ortaya koymasıdır. Ben buyum diyebilmesidir. Herkes başka yöne giderken, stada yürümektir. Saatler önce kuyruğa girmektir. Renk aşkı elle tutulmaz ama gözle net olarak gözükebilir. Yüreklerde filizlenir. Renk Aşkında Metal Yorgunluğu Olmaz… Tuttu değil mi?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA