Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Seçimler yapıldı, okullar kapandı, şimdi tatil zamanı birçoklarımız için. Mahallemizdeki çocuklara tatilde kitap okusunlar diye kitap almayı yıllardan beri alışkanlık haline getirdiğimden bugün itibari ile yine kitapçılardayım. Ve belediye başkanı Sayın Seyfi Dingil ve Ramazan paketleri hazırlayan herkese buradan seslenmek istiyorum. Bu Ramazan paketlerinin içinde lütfen çocuk ve genç kitapları olsun. Biri şiir diğeri ünlü dünya yazarlarının çocuk kitaplarından… Kaliteli ve basımı güzel olmalı özellikle. Çünkü basımı bozuk ve kalitesiz kitaplar, çocukları okumaktan soğutabilir ki bu da zaten okumayı sevmeyen bir ülke olduğumuzdan bir çoğununun ekmeğine yağ sürer. Eğer istenirse, bendeniz kitap alma işini üstlenmekten onur duyarım. Yeni bir sergi hazırlığı içinde olmama rağmen…
& & & & &
Ve Çok Teşekkürler Sevgili Kırmızıoğlu…
CHP’yi tek başına birinci sıraya oturtan Riyat Kırmızıoğlu diyoruz. Bu kesin ve objektif bir tespit. Seçim meydanlarında, ara sokaklarda, pazarda, esnafta, dağlarda, köylerde o vardı. Refik Eryılmaz ve HDP’ye rağmen CHP oylarının bu kadar artması onun sayesinde oldu. Beşinci sıraya kadar olan adaylar ve partisi için. O, ailesi, sevenleri ve destekleyenleri canla başla çalıştı. Partisi belediye seçimlerinde bu kadar yoğun çalışsaydı kesinlikle el değiştirmezdi diye düşünüyorum. CHP seçmeni aslında küskündü yönetime, aday adayları üzerinde hem fikir değillerdi ve Riyat Kırmızıoğlu aslında birinci sırada olmalıydı. Seçmen kızgındı, üzgündü ve birçoğu “Riyat bey çıkmayacaksa bizde HDP’yi destekleyeceğiz” dedi. Ama Kırmızıoğlu onlara rağmen beşinci sırada olmasını mazeret olarak kullanmadı. Seçilemem demedi. En önemlisi “ben” demedi. “ Biz CHP” dedi. Ve CHP birinci parti oldu. Onu bir defa sırf bu yüzden kutluyorum!!!
HDP’nin baraj atlaması kesinlikle çok iyi oldu. Ama keşke Refik Eryılmaz bağımsız aday olmasaydı ve bütün gücünü CHP’ye kullansaydı. Çünkü Kımızıoğlu’ndan sonra seçim alanlarında en çok o vardı. Gezmediği, girmediği yer kalmadı. Ve aldığı oy oranı küçümsenmeyecek kadar çoktu! Güçler birleşseydi keşke. Ama artık olan oldu ve her zaman dediğim gibi olaylardan ders almak çok önemlidir. Ve bizimde alacağımız dersler çokk. Kendi hesabıma üzüldüm! Çünkü Sayın Kırmızıoğlu, gerçekten mecliste bizi temsil edebilecek genç, dinamik, ağzı laf yapan karizmatik bir insan. Bir doktor, hem pratisyen, yani halkın içinden ve halk içinde bir insan… Tabi ki bizim için büyük eksiklik.
Ancak onun bundan sonrası içinde çalışmaya devam edeceğini her zaman ki gibi biliyorduk. Ve bir gün arayla, dün gördük, partililerle yaptığı toplantıda duygusal olmasına rağmen çalışmak için start verdi. Ona yakışan ve baştan beri yaptığı şey bu. Bizler ona teşekkür ediyoruz. Canını, malını –azımsanmayacak miktar- enerjisini, zamanını en iyi biçimde kullanarak CHP’ye kazandırdığı oylar için. Kendisi, yalnızca “kendisi” olduğu için Mecliste olmaması bizim için kayıp ancak kuşkusuz ona yazık olmadı çünkü o bir ideoloji insanı ve keşke onun kadar ideoloji illerine sahip CHP’liler olsa diyorum. Ve yeniden teşekkür edip çalışmalarında ve hayatında başarılar diyorum.
& & & & &
Ve çokbilmişler ve her işte kusur bulan ve her devrin adamı iken başkasına bunu söyleyen ve “ben” ve “ben” ve benim dediğim, benim yaptığım, benim taptığım, benim inandığım, benim güzelim, benim çirkinim. Benim dizim, benim filmim, benim hayatım. Diyenler var ya ah onları ne yapmalı bilmiyorum? Sabır mı etmeli, kusurlarını yüzlerine mi çarpmalı mı ya da yeter be kardeşim biz varız biz ve bizim hepimizin doğruları yanlışları var. Birbirimizi görelim bakalım gözlerimizin içine ta içine. Orada kendimizi görelim bakalım o zaman ben mi oluyoruz biz mi? Aha öleceğim ve ahrette şikayetçi olacağım demiştim geçen yazımda hala o durumdayım bu yanar döner ve dediğim dedik çaldığım düdük diyenlerin yüzünden.
Allah’tan çocuklar var gençler var daha ben demeye başlamayan. Onlarda olmasa valla al başını çık dağlara, taşlara börtü böceklerle ağaçlar ve kır çiçekleri ile yaşa çok daha güzel. Onlar doğalarının dışına çıkmazlar yalan dolan bilmezler. Senin benim kavgası etmezler. Ederler mi yoksa?
Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte. Dilerim çocuklarınızın karnelerindeki notlar hem sizi, hem onları mutlu etmiştir. Bendenizi Berke çok mutlu etti. 180 kişilik sınıfta ilk ona girdi. Ama girmeseydi alttan bir sürü dersi olsaydı bendeniz yine mutlu olurdum yalnızca çocuğumuz olduğu için. Size de tavsiye diyorum. Yase
Ve atölyeme gelerek kitabımı alıp onun üzerine söyleştiğimiz bütün okuyucularıma teşekkür ediyorum.
Günün Şiiri
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN
Günün Fıkrası
Uçakta Sohbet
Uçağın havalanmasını beklerken adamın yanında oturan diğer yolcu, adama dönmüş ve “Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum eğer yolculuk esnasında yanınızdaki ile sohbet ederseniz, seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana.”
Kucağındaki kitabı okumak üzere yeni açmış adam, kitabı yavaşça kapatmış ve adama; “Hangi konuda sohbet etmek istersiniz?”
“Bilmem ki, nükleer enerji konusunda konuşmak ister misiniz?”
“Olabilir, bu ilginç bir konu olabilir ancak nükleer enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru sorayım. Bir at, bir inek ve bir keçi, üçü de ot yiyerek beslenmelerine rağmen, keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde, at ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar. Sizce neden?”
Sohbet etmek isteyen adam, hayretle bakmış; “Hiçbir şey aklıma gelmiyor, bilmiyorum.”
Kitabını okumak isteyen adam; “Hiç bir bok hakkında bilgin yoksa ne demeye nükleer enerji konusunda sohbet etmek istedin.”
Günün Sözü
Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
F. Bacon